Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10189
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 7.05.2016 23:21:41

TÜRK MİLLETİ ve.. MİLLİYETÇİLİK


Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
TÜRK MİLLETİ
ve...
MİLLİYETÇİLİK
BAŞLARKEN:Türk Milletiyle meselesi olanlar bilmelidirler ki laiklik devletimizin temel esaslarındandır.
``Birlikte Türk Milletiyiz Hareketi´´ olarak; TBMM Başkanı İsmail Kahraman`ın, çelişkiler yumağı halindeki "Yeni anayasa ve laikliğe´´ dair infial yaratan sözlerini şiddetle kınıyor, Türk Milletinin huzuruna atılmış bir bomba olarak görüyoruz.
Kahraman (?) diyor ki: "Anayasa inanca göre tasnif edildiğinde, bu 82 Anayasası da, 61 Anayasası da dindar anayasalardır. Neden? Resmi tatiller, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı`dır. Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Tarifi de yok. İsteyen, istediği gibi bunu yorumluyor. Böyle bir şey olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım.´´
Nedense Diyanet İşleri Başkanlığını hatırlamayan Meclis Başkanı hem Anayasalarımız ``dindardır, seküler değildir´´ demekte, hem de ``Dindar anayasa meselesinden, [yeni] anayasamızın kaçınmaması lazım´´ şeklinde konuşmaktadır. Amacı gizleyen bu çelişki masum görülemez.
Yine, ``devletin inanca dayalı yapısına göre laikliğin tarifi olmalı, tarif olmadığı için isteyen istediği gibi bunu yorumluyor´´ şeklinde şikâyet ediliyor. Anayasamızda, laikliğin tarifi yok ama, belirlenen sınırları vardır. (M. 24) Doğru olan da budur. Çünkü inanç sistemlerinin tarifi yapılacak olursa, ortaya, ``benim istediğim gibi inanacaksınız´´ dayatması kaçınılmaz olarak çıkar ki bu, inanç ve özgürlük alanını iyice daraltacağı için tehlikelidir, çatışmaya yol açar. Asıl kaçınılması gereken budur; kabul edilemez.
Meclis Başkanı Kahraman, bir yandan anayasalarımızın ``dindar´´ olduğunu açıklarken öte yandan, ``Yeni anayasa´´da ``Lâdinilik [Din dışılık] ve ``Laiklik olmamalı´´ diyebiliyor. Bu inkârcılıktır.
İsmail Kahraman`ın sorumsuzca ortaya attığı bu görüşler yeni değildir. 2012 yılında başında bulunduğu Birlik Vakfının ``Anayasa Teklifi´´nde de aynen mevcuttur. Farkı ise, o zaman vatandaş, ama bugün TBMM Başkanı olmasıdır.
Daha da önemlisi; Birlik Vakfı`nın anayasa taslağında, ``ana dilde eğitim´´ yapılması öngörülürken, ``Türk Milleti´´ adı tek bir defa bile geçmemektedir. Milletvekili yemini ise, adı belli olmayan meçhul bir ``millet´´ adına yapılmaktadır.
Ortalığı karıştıran ``laiklik´´ açıklaması ile ``Türksüz anayasa´´ tuzağı birlikte düşünüldüğünde, ne yapılmak istendiği daha iyi anlaşılmıyor mu?
Aslında laiklik yolunda ilk adım, Osmanlı Türk Devletinin dağılmasını önlemek üzere Sultan II. Mahmut döneminde atılmıştır. ``Mecelle´´ dâhil pek çok temel yasa bu anlayışa göre yapılmıştır. Meclis Başkanının anayasamızın değiştirilemez maddelerini hedef alan konuşması, Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk Milletiyle meselesi olduğunu göstermektedir.
Sarf edilen sözler ``Kişisel görüşlerdir.´´ denilerek geçiştirilemez. Konuşma, TBMM Başkanı sıfatıyla yapılmıştır. Vatandaşlıkla TBMM Başkanlığı arasındaki farkı bilmediği veya bu farkı ciddiye almadığı düşünülemez. Devletimizin temel bir ilkesine karşı çıkan birinin işgal ettiği, ``Devletin 2 Numaralı makamını´´ derhal boşaltması gerekmektedir.
Demokrasi Oyunu. Vatandaş sitem ediyor &8216;`Meclise gittim de vekil yüzüme bakmadı`` demektedir.
Vekili, kendisinin seçtiğine inanıyor,
Oysa parti başkanının seçtiğine onay verdi haberi yok, seçtiği vekilin tek muhatabı var kendisini listeye yazanlar,senin yüzüne dahi bakmayan vekili sen alkışlarken, vekil de kendisini seçilecek yere yazan kişiyi alkışlar, sistem böyle kurulmuş ve sistemden beslenenler de hallerinden memnun.
1934 yılında Türk Kadınına seçme ve seçilme hakkı verilmiş ti, seçim sistemine baktığınızda sanki erkeğin seçme ve seçilme hakkı varmış da, bu hakkı kadınlarımıza da vermişiz gibi her yıl törenler düzenler kutlarız. Büyük sandığımız adamlar çıkar o törenlerde konuşurlar,
konuşurlar da konuştuklarına kendileri de inanmazlar,
Bazılarımız geçmişte kalmışız,
Geçmişte, seçmen vekil için çok önemliydi.
Şimdi &8216;` nasılsa alternatifimiz yok, mecbur seçecekler`` kafası hakim.
Vekile ulaştığında yüzüne bakmıyorsa, Başbakana ve Cumhurbaşkanına da sen ulaşamıyorsan sistem de hakkı olana hakkını vermiyorsa kendi ülkende yabancısın demektir.
Demokrasi oyununu az çok hepimiz biliriz,
Demokrasi varmış gibi oyun oynama yöntemidir.
Apartman yöneticisi, dernek, oda, spor kulübü başkanlarını ve yöneticilerini seçerken hepimiz oynarız.
Bu işe oldukça aşinayız.
&8216;` Muhalefet kötü`` gerekçesi ile &8216;` kötünün iyisini tercih ettim`` mazereti hakim kılınmış ise,
Senin değil,
Ne istediğini bilen bir toplumun hakkıdır`` Demokrasi``
Değilse,Milletçe daha çok &8216;`Demokrasi`` oyununu izleriz.

Türk Milleti &8216;`TÜRK`` adı ile tarihte &8216;Göktürkler`` ve &8216;`Türkiye Cumhuriyeti`` adı altında iki devlet kurmuş, diğer kurulan sülale devletlerinde TÜRK unsuru olmuş ama ülke yönetiminde ne yazık ki hiç söz sahibi olmamıştır.
Türkiye Cumhuriyetinde ise ATATÜRK dışında Türk Milliyetçilerine yönetimde fırsat verilmemiş, gerek içte gerekse dışta Türk adının silinmesi, Türk Milliyetçiliğinin etkisizleştirilmesi bir proje kapsamında yürütülmüş üstelik başarılı da olunmuştur.
Bugün bakıldığında Türk Milliyetçiliğini yeniden dizayn etmeye çalışanların Türk ve Türk Milliyetçisi olmadığını çok rahat görürsünüz.Kürt ırkçısı,Arap Milliyetçisi ve ABD dahil gayri Türk,ler Türk Milliyetçiliğini dizayn etme yarışına girmişler,TÜRK milliyetçisiyim diyenler de ne yazık ki onların insafına kendilerini teslim etmişlerdir.
Milliyetçilik, dışarıdan müdahaleyi reddeder.
Güçsüz,dağınık ve teşkilatsız bir TÜRK toplumu Türk düşmanlarının en büyük arzu ve hedefleri arasındadır.Ne yazık ki buna çanak tutanlar da Türk Milliyetçisiyim diyenler eliyle yapılmakta,TÜRK,ün iktidarını engelleyip TÜRK düşmanlarına fırsat vermektedirler.
Tabanda &8216;`TÜRK BİRLİĞİ`` özlemi içerisinde olanlara inat yönetim kademesinde Türk Milliyetçilerinin temsilcisiyim diyenlerin ağzından tek kelime &8216;TÜRK BİRLİĞİ`` duymamışınızdır.Oysa,Türk Milliyetçilerinin iktidarına bu ülkenin ve Türk dünyasının çok fazla ihtiyacı var.
Proje sahipleri, TÜRK milletinin en büyük ihtiyacı olan TÜRK birliği ülküsünden uzaklaştırmak ve unutturmak için kendi ideallerine hizmet ettirdiği sahte Milliyetçileri ve menfaat düşkünlerini destekleyip koruyup kollamaktadır.
TÜRK Milliyetçiliği dünya TÜRK,lüğü ile entegre olma,bütünleşme,ortak alfabe, ortak TÜRK tarihi ve ekonomik işbirliği konusunda zaten çalışma içerisindeler. Türk düşmanları belki süreci geciktirebilirler ama engelleme konusunda güçleri yetmeyecektir.Bu sevda bu özlem vardır ve bu ateş yeni yanmamıştır.
Türk Milliyetçiliği, parti çıkar ve menfaatlerinin arasına sıkışmış insan topluluğundan daha büyük bir kavram ve davadır.
Yörüngesinden sapmayan dün de bugün de &8216;`TÜRK BİRLİĞİ`` diyenlerin sayısı hızla artmaktadır. Proje sahiplerinin de onlara uşaklık edenlerin de oyunu mutlaka bozulacaktır.
Koltuk kavgası yapanları dışarıdan üzülerek izleyen ve asla dahil olmayan çok sayıda TÜRK Milliyetçisi var, onların sevdası koltuk kavgası edecek kadar küçük değil.

"MİLLİ BENLİĞİMİZDEN
UZAKLAŞTIRILIYORUZ"
Türkiye Milliyetçiler Birliği Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Genel Başkanı Ali Emekli, arkadaşımız Muhammet Erdoğan`a konuştu.
1997`de Konya merkezli kurulan Türkiye Milliyetçiler Birliği Kalkınma ve Dayanışma Vakfı`nın Genel Başkanı Ali Emekli, Vahdet`e açıklamalarda bulundu.
Şu an vakfın çalışmalarını Ankara`da yürüten Başkan Emekli vakfı kurma amaçlarını, ``Türk milliyetçisi gençlerin ülke geleceği için elzem olduğunu, milliyetçi gençlerin sayısının artırılması ve onlara sahip çıkılması gerektiğini düşünerek bu vakfı faaliyete geçirdik´´ şeklinde anlattı.
AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ
Türk gençliğinin ve toplumunun en büyük sorununun ahlaki çöküntü olduğunu söyleyen Ali Emekli, ``Siyasilerde de var, pazarcısında da var, televizyoncusunda da var, toplumun her kesiminde var. Okullarda ahlak derslerinin arttırılması gerekiyor. Diziler, ailelerimizi maalesef bir ahlaki çöküntü içine soktukları gibi bazı insanlar da toplumda daha önce olan o milli heyecanı, o milli ruhu, birlik ve beraberliğin oluşmasını özellikle etkiliyor. İnsanların milli heyecanını elinden alıp onları ruhsuzlaştırmaya çalışıyorlar. Ben bu tür şeylerin insanları nemelazımcılığa, vurdumduymazlığa sevk ettiğini söz konusu dizilerinde yine aynı şekilde bu tür davranışlara sevk ettiğini düşünüyorum´´ demekte...
TEPKİSİZ BİR TOPLUM
``Akşam 7 tane şehidiniz geliyor sabah bir bakıyorsunuz konunuza komşunuza, arabasına binmiş pikniğe gidiyor. Umurunda değil yani. O hale getirilmiş. O hale getirilen bir toplum yeniden milli bir uyanışla ancak bir araya gelir. Yani topyekun başımıza bir darbe gelecek de öyle mi uyanacağız? Bu sorular geliyor aklımıza. Milli benliğimizden bizi uzaklaştırıyorlar, ruhsuz, tepkisiz bir toplum oluşuyor. Tepkisiz bir toplumun kime ne faydası var. Onu da bilmiyorum.Yarın cepheye düşman geldiği zaman &8216;hadi git bakalım` dendiğinde gidecek olanlar sadece bir avuç garibanlardır.
29- NİSAN-2016

KAYNAK: Ali EMEKLİ Türkiye Milliyetçiler Birliği Kalkınma ve Dayanışma Vakfı Genel Başkanı .Mustafa Nevruz SINACI. Muhammet ERDOĞAN. Sadi SOMUNCUOĞLU ve Ulusal haber





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.