Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU - (Ziyaretci) 15.07.2017 12:09:29

TÜRKİYE`DE İHTİLALLER (1-2)


Mustafa Mete İSLÂMOĞLU
TÜRKİYE`DE İHTİLALLER
( 1 )

27 MAYIS 1960
BAŞLARKEN:- Bu yazı; Türkiye`nin Cumhuriyet tarihinde milli ve manevi inancın ayaklar altına alınışını ve kanlı askeri darbeleri özetleyerek anlatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti`nin ilk darbesi, 27 Mayıs 1960`da, Demokrat Parti`nin (DP) "Türkiye`yi baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçesiyle, Türk Silahlı Kuvvetlerindeki bir grup subayın ülke yönetimine el koymasıyla gerçekleşti.
Türkiye`de 1946 yılında çok partili hayata geçilmesinin ardından 1950 yılında iktidara gelen DP, 10 yıl iktidarda kaldı. DP iktidarının son dönemlerinde ülkede yaşanan gerilim, zaman zaman şiddetle kendisini gösterdi.
Muhalefet partisi CHP`nin genel başkanı İsmet İnönü, bazı yurt gezilerinde saldırıya uğradı. Üniversite öğrencileri, hükümet aleyhine gösterilere başladı. İstanbul Beyazıt Meydanı`nda üniversite öğrencilerinin eylemi sırasında Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz, polis kurşunuyla hayatını kaybetti.
Ülkede yaşananlar nedeniyle İstanbul ve Ankara`da sıkıyönetim ilan edildi. Ankara`da, 5 Mayıs 1960`da bir öğrenci grubu, ``555K`` yani "5`inci ayın 5`inde saat 5`te Kızılay`da" koduyla gösteri düzenledi. 21 Mayıs`ta da Harp Okulu öğrencileri sokağa çıktı ve Zafer Anıtı`na kadar ``sessiz" yürüyüş yaptı.
BİLDİRİYİ ALPARSLAN TÜRKEŞ OKUDU
Olaylardan rahatsızlık duyan Türk Silahlı Kuvvetleri içerisindeki bazı general ve subayların oluşturduğu 38 kişilik Milli Birlik Komitesi, "DP`nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğü" gerekçesini ileri sürerek, 27 Mayıs sabaha karşı yönetime el koydu. Kurmay Albay Alparslan Türkeş tarafından Ankara Radyosu`ndan okunan bildiriyle ``ihtilal`` duyuruldu.
Bildiride, şöyle denildi:
"Bugün demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek maksadıyla, Türk Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini ele almıştır. Bu harekata Silahlı Kuvvetlerimiz; partileri içine düştükleri uzlaşmaz durumdan kurtarmak ve partiler üstü tarafsız bir idarenin nezaret ve hakemliği altında en kısa zamanda adil ve serbest seçimler yaptırarak, idareyi hangi tarafa mensup olursa olsun seçimi kazananlara devir ve teslim etmek üzere girişmiş bulunmaktadır."
CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN GÖZALTINDA
Milli Birlik Komitesi, Anayasa ve TBMM`yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükümet üyeleri, DP`li milletvekilleri, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun ile asker ve bazı üst düzey kamu görevlileri gözaltına alındı.
Menderes, aynı gün yurt gezisi kapsamında bulunduğu Kütahya`da, Albay Muhsin Batur tarafından gözaltına alınarak Ankara`ya götürüldü ve daha sonra diğer tutuklu DP üyeleriyle Yassıada`da hapsedildi.
Yassıada`daki yargılamalar ise 14 Ekim 1960`ta başladı, 15 Eylül 1961`de karara bağlandı. Toplam 19 dosyada toplanan davalar, "anayasayı ihlal" davasıyla birleştirildi. 592 sanıktan 288`i için idam istendi. Kararı açıklayan Yüksek Adalet Divanı, 15 sanığı idam cezasına çarptırdı.
Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, eski Başbakan Adnan Menderes, eski Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu, eski Maliye Bakanı Hasan Polatkan`ın idam kararları oy birliğiyle alındı. 77 yaşındaki Bayar hakkındaki karar, yaş haddi nedeniyle müebbet hapis cezasına çevrildi.
Eski TBMM Başkanı Refik Koraltan, eski TBMM Başkanvekilleri Agah Erozan, İbrahim Kirazoğlu, eski Tahkikat Komisyonu Başkanı Ahmet Hamdi Sancar, eski Tahkikat Komisyonu üyeleri Nusret Kirişçioğlu, Bahadır Dülger, eski bakanlardan Emin Kalafat, eski milletvekilleri Baha Akşit, Osman Kavrakoğlu, Zeki Erataman ile eski Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun hakkındaki idam kararları ise oy çokluğuyla alındı.
Aralarında eski bakan, eski milletvekilleri, Tahkikat Komisyonu üyeleri, İstanbul Valisi ile İstanbul Belediye Başkanı`nın da bulunduğu 31 sanık hakkında ise müebbet hapis cezası verildi. Sanıklardan 92`sine 6 ile 20 yıl arasında ağır hapis, 94`üne de 5 yıl ağır hapis cezası verildi. Sanıkların bazıları kısa süreli hapis cezaları alırken, bazı sanıklar ise beraat etti.
Birçok yabancı ülke lideri, idamların durdurulması için Cemal Gürsel başkanlığındaki Milli Birlik Komitesine defalarca çağrıda bulundu. Bunun üzerine Komite, Celal Bayar, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu dışındakilerin idam cezasını affetti.
77 yaşındaki Celal Bayar`ın cezası yaş haddi nedeniyle ömür boyu hapse çevrildi. Yassıada`dan Kayseri`ye nakledilen Bayar, 7 Kasım 1964`te rahatsızlığı nedeniyle tahliye edildi. 1883 doğumlu Bayar, 22 Ağustos 1986`da 103 yaşında İstanbul`da hayatını kaybetti.
Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961`de sabaha karşı, o gün başarısız bir intihar girişiminde bulunan Adnan Menderes ise İmralı Adası`nda 17 Eylül 1961`de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden "sağlam raporu" alındıktan sonra saat 13.21`de idam edildi.
İTİBARI 1990`DA İADE EDİLDİ
TBMM tarafından 11 Nisan 1990`da kabul edilen kanunla, Adnan Menderes ve onunla idam edilen arkadaşlarının itibarları iade edildi.
Aynı kanun uyarınca Menderes, Polatkan ve Zorlu`nun naaşı 17 Eylül 1990`da İmralı`dan alınarak, devlet töreniyle İstanbul Vatan Caddesi`nde yaptırılan anıt mezara taşındı.
Türkiye Cumhuriyeti`nin ilk darbesinin üzerinden 52 yıl geçtikten sonra 11 Nisan 2012`de, TBMM`de Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu kuruldu.
ÜMRAN MENDERES 27 MAYIS`I ANLATTI
Merhum Başbakan Adnan Menderes`in gelini Ümran Menderes, 27 Mayıs 1960 askeri darbesinin 56. yılında, o döneme ışık tutacak anılarını aile albümünden fotoğraflarla paylaştı. Menderes, "Biz o ihtilalle ayrıştık. Çok zor günlerdi, çok acılar çekildi. Onlar, bunları hak etmediler. Ama çok şükür o devir bitti, darbe dönemleri kapandı." diye konuştu.
Adnan Menderes`in idam edildiği dönemde henüz aileye katılmadığını ve genç bir kız olduğunu anlatan Ümran Menderes, "Çok acı bir gündü hepimiz için. Bunları dışarıdan izleyen bir insandım ama Menderesçiydim. Ne olduğunu anlayamamıştım. Kimse dışarıya çıkamıyordu. Bilmediğimiz, alışmadığımız çok tuhaf bir dönemdi. Bizler, 1960`daki ihtilalle ayrıştık. Pek çok insan 1960 darbesine `iyi`, 12 Eylül darbesine `kötü` diyor. Halbuki darbelerin hepsi kötüdür, darbelerin iyisi olamaz." Diyordu.
DEVAMI 2 BÖLÜMDE

( 2 )


12 MART 1971 MUHTIRASI
12 Mart askeri muhtırasına ilk destek verenler başta DEV GENÇ olmak üzere solculardı ama...
Ömer Çapalı / Dünya Bülteni -Tarih Dosyası
12 Mart 1971&8217;de Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyicioğlu, Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanına bir muhtıra vererek, hükümetin istifasını ve yeni bir hükümet kurulmasını istedi. Başbakan Süleyman Demirel de bu muhtıra sonrası istifa etti.
Muhtıranın belirli bir nedeni olmamasına rağmen, askerler gerekçeyi ekonominin bozulması, paranın değerinin düşmesi, üniversitelerde başlayan öğrenci gösterileri, sendikaların grevleri sonucu üretimin düşmesi, Aleviler ile Sünniler arasında çatışmaların başlaması, İstanbul&8217;sa İsrail başkonsolosunun sol bir örgüt tarafından kaçırılarak öldürülmesi olduğunu belirttiler. Genelkurmay başkanı, bu muhtırayı kendisinin ağlayarak yazdığını öne sürerek, demokrasinin gelmesi için bu muhtırayı verdiklerini iddia etti.
Muhtırayı ilk alkışlayanlardan biri TİP lideri Behice Boran oldu. Adalet Partisi iktidarının sivil faşizme geçtiğini savunarak hükümetin anayasaya aykırı faaliyetlerin içine girdiğini iddia etti. DİSK muhtıraya destek verdiğini, solcu liderlerden Mucip Ataklı, askerin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek &8220;hukuki bir ihtilal&8221; yaptığını açıkladı. Sol Kemalist dernekler ortak bir bildiri yayınlayarak muhtıraya destek verdiklerini ilan ettiler.
Muhsin Batur, anılarında muhtıranın sağ hükümete karşı yapıldığını fakat olayları tırmandıranların muhtıraya destek veren radikal sol örgütlerin de etkili olduğunu söyleyecektir. 1970&8217;in başlarında ODTÜ&8217;de solcu gençlerin başlattığı olaylar, polisle öğrencilerin çatışmaları muhtıranın gerekçelerinden birini oluşturacaktı. ODTÜ öğretim görevlilerinden Bahri Savcı, Cumhuriyet gazetesine yazdığı bir yazıda öğrencilerin daha fazla eylem yapmasını isteyecek, ülkenin geleceği için solcu gençlerin sokağa dökülmeleri çağrısı yapacaktı. Banka soygunları, adam kaçırmalarda bir artış olmuştu. Ankara Emniyet Müdürü Rüştü Ünsal&8217;ın demeçlerine göre Ankara`nın Emek semtinde gerçekleştirilen banka soygununu, Deniz Gezmiş ve arkadaşları gerçekleştirmiş, Balgat&8217;taki Amerikan askeri solcu gençler tarafından kaçırılmıştı.
Muhtıradan sekiz gün önce dört Amerikalı asker THKO adlı solcu örgüt tarafından kaçırılmıştı. Memduh Tağmaç, bu olayın arkasında radikal örgütlerin olduğunu söyleyerek polise bulunmaları için çağrı yapmıştı. Ankara Emniyet Müdürü istihbarat bilgilerine göre kaçıranların Deniz Gezmiş ve ekibi olduğunu söyleyerek örgütün karargahı konumunda kurtarılmış bölge olarak görülen Erdal İnönü&8217;nün rektör olduğu ODTÜ&8217;ne polis baskın düzenledi. Solcu öğrenciler polisle çatışmaya girdi ve bir gün süren çatışmada 3 kişi ölürken 26 kişi yaralandı. Ama 12 Mart`ın en önemli sebebi ülkede Baasçı bir siyaset gütmek için medya ve TSK içinde yapılanan ve daha sonra darbe yapacakları tarihten dolayı `9 Mart Cuntası` olarak adlandırılacak olan cunta yapılanmasıdır.
9 MART DARBE GİRİŞİMİ
27 Mayıs&8217;ın önemli generallerinden Cemal Madanoğlu, 1967&8217;den 1971&8217;e kadar sol bir darbe hazırlığı içerisindedir. Doğan Avcıoğlu, Mümtaz Soysal, İlhan Selçuk gibi gazete ve yazarlarla yakın ilişkide olan &8220;Madanoğlu Cuntası&8221; 27 mayıs&8217;ın amacından saptığını düşünerek demokrasinin Türkiye gerçekleriyle uyuşmadığı savı ile hareket edip &8220;Milli Demokratik Devrim&8221; arayışına girerler. Türkiye&8217;yi asker-sivil işbirliğinin yönetmesi gereken grup gazetecilerin ve ordudaki solcu Kemalist subayların desteği ile yeni bir darbe yapacaktır.
Darbenin tarihi 9 Mart 1971 düşünülmüş ve darbenin nasıl gerçekleştirileceği bütün ayrıntılarıyla hazırlanmıştı. Yeni bir anayasa kurulacak MDD ilkeleri yürürlüğe girecekti. Devlet başkanlığına önce Faruk Gürler getirilecek daha sonra yerini Milli Demokratik Devrimcilerin lideri Mihri Belli&8217;ye devredecekti. Başbakanlığa ise Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur getirilecekti. Bütün kuvvet komutanları değiştirilecek bu komutanlar aynı zamanda yeni oluşturulacak Devrim Partisi hükümetinde bakanlık görevlerini üstleneceklerdi.
Darbe girişimi Mahir Kaynak`ın cuntacıların içine sızarak MİT&8217;in Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç&8217;a haber vermesiyle önlenir. Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler ve Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur, darbe girişiminden desteklerini çekerler. Memduh Tağmaç, 8 Mart&8217;&8217;ta 200 subayın katıldığı olağanüstü bir toplantı düzenler. Darbe de ismi geçen subaylardan bir kısmı açığa alınır bir kısmı da emekli edilir.
9 MART CUNTASININ DARBESİ 9 MART`TA ÖNLENDİ
9 Mart&8217;ta Genel kurmay başkanı Memduh Tağmaç, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay&8217;a çıkarak &8220;Genç subaylar rahatsız&8221; der. İlk defa bu tabir siyasi tarihe girmiş olur. Fakat üst subaylar genç subaylardan erken davranarak muhtırayı ilan edecekleridir. Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eycioğlu, genç subaylardan önce hareket ederek muhtırayı yaptıklarını aksi halde 27 Mayıs benzeri bir darbenin olabileceğini söyler.
12 Mart Muhtırası, genelkurmay sekreterliği tarafından üç subaya verildi ve TRT&8217;ye götürülmesi emri verildi. 13 haberlerinde TRT haber spikeri muhtırayı okudu. Aynı saatler içerisinde Meclis başkanına tevdi edilen muhtıra Meclis Başkan vekili Fikret Turhangil tarafından meclis genel kurulunda okundu. Muhtıraya ilk tepki senato başkanı Tekin Arıburnu&8217;ndan geldi. Adalet Partisi milletvekilleri, muhtırayı sessiz bir şekilde karşılarken, CHP&8217;liler muhtırayı alkışladılar. Bakanlar kurulu Hasan Dinçer başkanlığında toplandı. Toplantı, 4 saatten fazla sürdü ve muhtıraya nasıl tepki verileceği ve olası gelişmeler görüşüldü. Süleyman Demirel, bir askeri darbeye yol açmamak için hükümetin istifa edilmesinden yanaydı, bazı bakanlar ise istifanın çözüm olmadığını Cumhurbaşkanının desteğini alarak karşı bir muhtıranın yayınlanmasını istiyorlardı. Demirel, Cumhurbaşkanının da bu muhtırada askerden yana olacağını söyleyerek karşı bir muhtıraya sıcak bakmadığını söylüyordu. Demirel&8217;in isteği oldu ve hükümet sadece Demirel&8217;in imzasını taşıyarak istifa etti.
12 MART`I DEV GENÇ DE DESTEKLEMİŞTİ!
DEV-GENÇ, Deniz Gezmiş ve arkadaşları muhtıra ve hükümetin istifasını memnuniyetle karşılamışlar sivil diktatörlüğün sona erdiğini ilan etmişlerdi. Muammer Aksoy, Nadir Nadi, Mümtaz Soysal, Ferruh Bozbeyli gibi isimler de muhtırayı desteklerken Ülkü Ocakları ve muhafazakar Mücadele Birliği de muhtırayı destekledikleri yönünde beyanatlarda bulunmuşlardı.
Hükümetin istifası Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından memnuniyetle karşılanır ve partiler üstü bir hükümetin kurulması için Nihat Erim&8217;e görev verilir.
12 Mart muhtırasını gerçekleştirenlerin 1961 darbesini yapanlar gibi düşündükleri sanılıyordu. Fakat askeri yönetim ilk olarak kendisini destekleyen solcuların başlarını ezdi. Türkiye işçi Partisi, DEV-GENÇ kapatıldı ve liderleri tutuklandı. Yunanistan&8217;daki Albaylar Cuntası tecrübesini görmüş bu muhtıracı subaylar, yönetimi devralmak yerine iplerin kendi kontrollerinde olduğu hem AP&8217;li hem de CHP&8217;li milletvekillerinden oluşan bir hükümet kurdurdular. Sola karşı MHP gençliğini öne çıkararak 9 yıl sonra yapacakları darbenin ortamını hazırladılar.
12 Mart muhtırası, bir bakıma 1961 anayasası ile oluşturulan siyaseti yeniden tanzim edilme projesinin adıdır. Devletçi seçkinler düşündükleri ve tasavvur ettikleri rejimin devam etmediğini görünce müdahale etme gereğini duyarak hatalarını, eksiklerini gidermeye çalışmışlar, vesayetçi anlayışı güçlendirmeye çalışmışlardır.
DEVAMI 3.. BÖLÜMDE




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.