TÜRKİYE DÜNYA GÜNDEMİNDE
Türkiye dünya gündeminde
Mehmet KOÇAK
12 Haziran 2010
Türkiye`nin yoğun gündeminden ayrılarak ülke dışına çıktım. İtalya`nın Bologna (Bolanya) ve Milano (Milan), Almanya`nın Frankfurt şehrinden sonra Paris`e geçtim. Bazı özel temaslardan sonra sokaklarda dolaştım ve Avrupalıların Türkiye hakkında neler düşündüğünü öğrenmeye çalıştım.
Anayasa Mahkemesinin, paketi şekil yönünden inceleme kararı alması ve İran`a yönelik yaptırımların oylandığı BM Güvenlik Konseyi`nde Türkiye`nin ``ret´´ oyu vermesi ile İsrail`in yardım filosuna saldırısı gibi konuların nasıl değerlendirildiğini araştırma fırsatı buldum.
Hünerli ve marifetli usta ressamların fırçasından çıkan yağlı boya tablolarına yakından değil uzaktan bakıldığında hem güzelliği hem de resmedilen tablonun ne anlama geldiği daha kolay anlaşılırmış.
``Bu gerçekten hareketle, dünyanın yetkili siyasetçileri ve etkili medya organları, Türkiye ve ekseninde yaşananları nasıl yorumluyor? Türkiye`nin bölgedeki etkinliği ve geleceğe yönelik politik girişimleri Batı başkentlerindeki siyasi kulislerde nasıl resmediliyor?´´ sorularına cevap aradım.
Bir zamanlar trafik kazası geçirmiş ağır yaralı, elinde serumla ayakta durmaya çalışan bir hasta insana benzetilen Türkiye, artık belirlenen gündemlerde rol bekleyen değil; gündem belirleyen ülke durumuna yükseldi gerçeğini artık batılı siyasiler de kabul ediyor.
Milletler camiasında silik ve sessiz, aynı zamanda dışlanmışlığın verdiği eziklikle Uluslararası sistem içinde piyon rolüne layık görülen o Türkiye`nin yerine bugün BM Güvenlik Konseyini ve NATO`yu çağrısı üzerine saatler içinde toplamayı başaran bir güce ulaştığına dikkat çekiliyor.
Avrupa basınında yer alan haber ve yorumlarda Türkiye`nin değişimlerle elde ettiği güç ve etkili dış politikalarına geniş yer veriliyor.
Diğer bir çarpıcı örnek ise şu;
Batılı siyaset çevrelerinin her işaretini bir emir olarak kabul edip teslimiyetçi bir ruh içinde verilen görevleri itirazsız üstlenen Türkiye`nin artık Batıya rest çekebildiğine işaret edilmektedir.
TBMM, tarihinde ilk defa Amerika`ya rağmen tezkereye hayır demiştir. AB görüşmelerinde Türkiye ilk defa ``almazsanız siz zararlı olursunuz, bizim için dünyanın sonu değil. Biz Ankara kriterleri deriz ve yolumuza devam ederiz´´ şeklindeki Başbakanın sözleri hatırlatılıyor.
İsrail konusundaki Türkiye hükümetinin net ve acık tavrı ile İran`a yaptırımlar konusunda BM Güvenlik Konseyindeki oylamada Türkiye`nin ``ret´´ cephesinde yer almasının getirdiği tartışmalar siyasi kulislerde sebepleri araştırılıyor.
Bir hafta içinde takip etmeye çalıştığım İtalyan, Fransız ve Alman basınındaki yorumların özeti ise şöyle; ``Türkiye`nin bölgedeki etkisi ve gücü son yaşanan olaylarda kendini göstermiştir. Bunu maalesef batılı siyasiler keşfedemedi. Erdoğan Başbakanlığındaki Türk hükümetinin yeni vizyonu hala okunamıyorsa bu Avrupa için büyük bir kayıptır. Afrika`dan orta doğuya, Avrupa`dan Amerika`ya tüm sokaklarda Türk bayrakları dalgalanıyor. Bu gerçeklerin görmezlikten gelinmesi siyasi bir basiretsizliktir´´.
Batı ile Doğu arasında en etkili ülke ``Türkiye´´
Türkiye`nin rolünü iyi oynadığını, artık yüzünü sadece batıya değil, aynı zamanda doğu`ya da döndüğünü, yorumlarında hatırlatan etkili siyasiler, yeni bir vizyonla Türkiye`nin, bölgesinde güçlü ve dünya siyasetinde etkili olduğu görüşünde birleşiyorlar.
Bölgesel rekabeti fırsata dönüştürme fikrine paralel olarak ikili işbirliği anlaşmalarıyla işleyen süreç içinde Türkiye`nin &8216;Stratejik derinlik` politikaları geliştirmesi elbette dost ve kardeş ülkeleri sevindirirken, bazı çevreleri de rahatsız etmekte olduğu bir gerçektir.
Çünkü Türkiye yeni bir anlayış ve yeni bir vizyonla politik hamlelerini gerçekleştiriyor. Komşularıyla sıfır noktada sorunsuz, sömürüyü değil, paylaşımı esas alan &8216;komşuluk hukuku, stratejik bağlar ve karşılıklı çıkarlara dayalı işbirliği, bölge ülkeleri tarafından da büyük ilgi görmektedir.
Asırlardır çeşitli yöntemlerle paylaşım yerine sömürüyü temel esas kabul eden batı anlayışı artık Türkiye`nin bu girişimleriyle ciddi yara almıştır.
Türkiye`nin sergilediği girişimler bölge ülkelerini de cesaretlendirmiştir. Türkiye ile her türlü işbirliğine hazır olduklarını belirterek bir ortak politika belirlenmesini arzu etmektedirler.
Ancak şu bir gerçek ki;
Bölgesel ve dünya politikalarında ki bu etkili ve yönlendirici başarıların devamı için içerde bizi zorlayan, ayaklarımıza dolanan sorunlar mutlaka çözüme kavuşturulmalıdır.
Bir insanın aldığı gıda ne olursa olsun kanını emen içindeki solucanlardan kurtarılmadıkça cehresi renk bulmaz. İçte ve dışta Türkiye`yi siyasi ve ekonomik istikrarsızlığa sürüklemek isteyen bu malum güçlerin hedefinde ise hükümet vardır. Çünkü bu güçler Türkiye`nin her alanda güçlenerek bölge ve dünya siyasetinde söz hakkına sahip olmasını hazmedemiyorlar.
Ancak gelinen noktada oynanmak istenen oyunların milletçe farkında olduğumuz kanaatindeyiz.
Mesele parti değil, burada Türkiye`nin ve Türk milletinin geleceği söz konusudur. Daha demokratik ve daha güçlü bir Türkiye için milletimizin akliselim ile hareket edeceği inancındayım.
|
