Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet Koçak - (Ziyaretci) 5.02.2010 17:25:09

YAŞANANLAR UTANÇ VERİCİDİR

Yaşananlar utanç vericidir

Mehmet KOÇAK

Meclisin saygınlığını hepimizden önce o meclise seçip gönderdiklerimiz korumalı ve örnek olmaları gerekmektedir. Geçen gün TBMM`de yaşananlar utanç vericidir. İktidar partisi vekilleri tahriklere kapılarak yanlış yapmışlardır. Şartlar ne olursa olsun tahriklere kapılmadan daha sabırlı, daha soğukkanlı ve sakin olmaları gerekirdi. Meclisi yöneten Sayın Başkan Güldal Mumcu, CHP milletvekili olabilir ancak o meclise başkanlık yapmak için tam bir tarafsızlık içinde görev yapmak zorunluluğu olduğunu unutmamalıydı. Bu ülkenin Başbakanına İslam Peygamberi anılarak alaycı ifadelerle hakaret edilmesine müsaade etmekle suç işlemiştir. Çünkü meclis iç tüzüğünü işletmiş olsaydı hatibin mikrofonunu kapatıp ``Bu kürsü millet adına size verilmiştir. İç tüzük gereği bu kürsüden kişiler hedef alınamaz ve kişilere hakaret yapılamaz´´ diyerek uyarmış olsaydı o çirkin olaylar yaşanmayacaktı. Ancak asıl suçlu hiç şüphesiz MHP adına konuşma yapmak üzere kürsüye gelip, görüşülen konuyla hiçbir ilgisi olmayan pervasızca ve terbiye dışı, edebe mugayir benzetmelerle hem İslam peygamberine hem de Başbakana hakaret eden sayın hatiptir.

Şunu herkes iyi bilmeli ki; orası hiç kimsenin egolarını tatmin etme ve şov yapma yeri değildir. O kürsü ve o meclis millet adına seçilmişlere teslim edilmiştir. Orada milletin ve memleketin meseleleri konuşulur. Şahsi menfaat ve siyasi rant yapma yeri değildir. Herkes, ne konuştuğunu bilmeli ve meclis iç tüzüğünde belirtilen disipline uyma mecburiyetinin bilincinde hareket etmelidir. Ayrıca halkın seçilmişleri ve vekilleri olarak birbirine karşı saygılı, ölçülü ve nezaketli olma anlayışı bir zorunluluk değil ancak insan olmanın gereğidir.

Şu bir gerçek ki; bu ve benzeri olaylarda sonuçlardan çok sebepler önemlidir. Bu olayları çıkaranlar kadar bu olayların çıkmasına sebep olanlar suçlu ve sorumludur. Mecliste utanç verici olayların çıkmasına sebep olan konuşmanın içinde iki önemli konu dikkati çekmektedir. Birincisi; Peygamberimiz ile alay edercesine bir benzetme ki, bu benzetmede kendini bilmez bir partilinin açıklamalarından yola çıkılmış. İkincisi; TSK`nın (Türk Silahlı Kuvvetleri) içinde bir kesim tarafından ısrarla sürdürülmeye çalışılan baskıcı, dışlayıcı ve din düşmanlığına varan tutumun dışa vuruşudur. Başbakanın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi`nin bir askeri hastane olan GATA`ya yapmak istediği bir hasta ziyaretinin başörtüsü nedeniyle engellenmesidir. Bunun hiçbir savunulur yanı olmadığı gibi &8216;Ordunun demokrasiye bağlılığı ve insanların inanç hürriyetlerine saygısı` yeniden tartışılmaya başlanmıştır. Altını çizerek belirtmek isterim ki, bu engelleri koyan ve koyduranlar kim olursa olsun bu milleti ve bu milletin inanç değerlerini kabullenemeyenlerdir. Hiçbir kanuni dayanağı olmayan bu engellemeler ve dayatmalar bu milleti millet yapan değerleri içine sindiremeyen hukuk dışı örgütlerin uzantılarıdır. Türk milleti yaşananlardan fevkalade rahatsızdır ve bu çağdışı düşüncelerin, dayatmacı anlayışlar ile bulunduğu makamı kanunlara göre değil, kendi ideolojik düşüncelerine göre yönetenlerden hesap sorulmasını beklemektedir. Çünkü bazı ordu mensupları, yaptıkları yanlışlar ve örgütsel hareketlerle TSK`yı yıpratmaktadırlar. Meclisin saygınlığını ilk önce bu meclise seçilip gönderilenler koruması gerektiği gibi TSK`nın milletimiz nezdindeki güvenirliğini, saygınlığını korumak ve kollamak da öncelikli olarak ordu mensuplarının asli görevidir.

İnsanların inançlarına göre yaşamları ve kıyafetlerini belirleme hakkı konusunda dünyanın hiçbir ordusu müdahil olmamıştır, olamaz. Bu çağ dışılık ve yobazlıktır. TSK`nın işlevleri arasında böyle bir görev tanımı olmadığına göre, yapılanlar ideolojik ve kanun dışıdır. Bunu yapanlar hakkında TSK yetkili kurumları gereğini yapmalıdır. Yapmıyorlarsa onlar da suç işlemektedirler. O zaman ``her devletin bir ordusu var, Türkiye`de Ordunun bir devleti var´´ iddiası haklılık kazanır. Tüm yaşananlara rağmen milletçe şanlı ordumuzun şerefli mensuplarına inanıyor ve de bu hukuk dışı çetelerden TSK &8216;yı temizleyecekleri konusundaki güvenimiz tamdır. Çünkü bu ordu Türk milletinin ordusudur ve ordu bu milletin iradesiyle iktidar olan siyasi iradenin emrindedir. Bunun dışındaki gizli yapılanmaların hepsi yok olmaya mahkûmdur. Aksi halde hukukun üstünlüğünü esas kabul eden devlet yapımız gölgelenmiş olur.

Madalyonun bir diğer yüzü ise şudur; siyasilerin yanlışlardan kendi siyasi çıkarları uğruna kazanç sağlamaya kalkmalarıdır. Bu çok üzücü bir gelişmedir. Siyasiler demokrasinin varlığı sayesinde bu mecliste olduklarını unutmamalıdırlar. Demokrasi, hayatiyetimizin bekası ve devlet yapımızın teminatıdır. Demokrasiyi hedef alan her türlü vesayete ve kanunsuzluğa karşı durmak her siyasetçinin asli görevidir. Eğer bir ülkede Başbakanın eşinin bu devletin ordusuna ait olan bir hastaneye başörtüsünden dolayı hasta ziyaretine müsaade edilmiyorsa; bu, demokrasiye ve insan haklarına müdahaledir ve ilk karşı çıkan kesim siyasiler olmalıdır. Bu kanunsuz uygulamaya tavır koyacağına bir partilinin yanlış ifadeleri üzerinden Başbakana peygamber benzetmesi yapılarak hakarete varan ithamlarda bulunulması ve meclisin bir &8216;arena`ya dönüşmesine sebep olunması yüz kızartıcı olduğu kadar utanç vericidir. Bir de buna sebep olan talihsiz konuşmayı yapan hatibin ``Kanımız aksa da zafer İslam`ın´´, ``Ülkümüz göklerde dalgalanan bir sancak Allah`ın huzurunda eğiliriz biz ancak´´ sloganlarıyla ocağını tüttürmüş bir siyasi partinin vekili olması ise çok daha üzücüdür. Bu partinin grup başkanı olan zatı muhteremin, elinde bir CD göstererek basitleşmesi ise çok ama çok yakışıksız olmuştur. Binlerce dava adamını şehit vermiş bir hareketin devamı olduğu iddiasındaki bu siyasi partinin bazı mensuplarının sorumsuzluğu ise kabul edilir gibi değil.

Tek kelimeyle ifade etmek isterim ki; tahriklere kapılanlar, tahrikçilik yaparak olayların çıkmasına sebep olanlar ile sorumluluğunun gereğini yerine getirmeyenler suçlu ve sorumludurlar. Çünkü Türkiye`nin gündemi boş tartışmalara sürüklenmiş, zaman ve milli menfaatlerimiz heba olmuştur. Hâlbuki bu millet, bu devlet ve millete hizmet edilsin diye bu meclisin oluşmasına destek vermiştir. Bu millet ve devlet bunları hak etmemiştir.




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.