Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof. Dr. Salih ŞİMŞEK - (Ziyaretci) 31.01.2014 19:48:52

YOLLARIN HÂL Ü PÜR MELÂLİ

-Birileri bir zamanlar demiş ki; ``Her şey yolunda gidiyor gibi görünüyorsa, senin dünyadan haberin yok´´. Aslında bu doğru değil. Eğer yol varsa, yolunda giden şey de vardır.

-Ar ve âdaptan yoksun, manen "çıplak" olup yollara düşenlere, yolların yapacakları bir şey yoktur. Bunlar, kullandıkları yolların, kendilerini menzile ulaştıracaklarını sanırlar ve yanılırlar.

-İki kişinin söylediği iki cümle, tek cümle ile ifade edildiğinde, şöyle bir cümle çıkarmış ortaya: Dönemeci (virajı) olmayan yol "uzun" ve düz görünse de,"kaza olmaz" sanılsa da, düz yolda da sürçer insanın ayağı...

-Saf ve iyi bir niyetle "dünyayı değiştirmek" için yollara çıkanlar, yollardaki mola noktalarında mutasyona uğrayıp değişirlerse, onlar dünyayı değiştiremezler, ancak kendileri değişirler, fakat bunun farkında bile olmazlar.

-Bernard Shaw, bir zamanlar demiş ki "eğer yürüdüğünüz yolda engel yoksa bilin ki o yol bizi bir yere ulaştıramaz"... Siz, onun öyle dediğine bakmayın, şu fâni ve garip âlemde yollar hep yol, yolcular da hep yolcudurlar...

-Şu "ömür" veya "hayat" ya da "yaşam" denilen ince uzun yolda, ölümün insanları nerede ve hangi noktada beklediği meçhuldür. Onun için en iyisi, insanoğlunun, yolun her hangi noktasında veya bir mola yerinde, onunla selamlaşmaya hazır olması gerekir...

-Yolların çoklarında duraklarda ve mola yerlerinde bekleyen, "çok-bilmiş" bir kısım zevat vardır ki, bunlar gelip geçene "it ürür kervan yürür!" der ve orada beklemeye devam ederler. Kervanlar sürekli, mütemadiyen gelir geçerler, ama onlar aynı yerde bekleyip, durmadan aynı teraneyi terennüm ederler.

- Evet, o yollardır insanları kavuşturan bazen de uzaklaştıranlar. Ama onlar kendiliklerinden bir şey yapmazlar, isteyeni birleştirir isteyeni de uzaklaştırırlar. O yüzden severim, insanlara hiç ihanet etmezler. Yolların eğrisi- doğrusu da yoktur: onları yanlış veya doğru kullanan insanlar veya insancıklar vardır. Onlar da yolun kusuru değildir.

-Hicret, "yol almak" demektir. İnsanın içine (ruhuna) ve dışına doğru iki yönü vardır. İnsanlık tarihinin önemli kilometre taşlarından biri olan yüzyıllar önceki kutsal hicreti, insanın hem içine, hem de dışına doğru yapılan hicreti, anlamak isteyenler, karışılacakları meşakkat ve sıkıntıları dert edinmeden, uzun yolları kat etsinler.

-Birleri bir zamanlar şöyle demiş: "Sınırsız bir (yol ve) yolculukta olmak isterdim. Ne gitmek için acelem olsun, ne de dönmek için nedenim...". Ben de diyorum ki: ``Bunların yanında arabamda sadece Orta Asya bozkırlarında esen yellerin sesini veren, Tanrı Dağları`nın büklümlerinde koşuşan atların kişnemeleri duyuran bir müzik olsun. "Mihriban" da yanından hiç eksilmesin.

-Sait Başer Hoca diyor ki: Aramızda "ev sahibi" yok! Hepimiz yolcuyuz, yolcu yolunda gerek! Önemli olan geçtiğimiz güzergâhlardan, helâlinden bir "nispetler ağı", bir "biliş", bir "arınmış gönül" elde etmekti... Biz ise tersine var olan küllî fıtratımızı cüziyyete mahkûm ederken, kendimizi ev sahibi olmaya adadık ve gönüller siyah sahtiyana döndü... Ünsiyyet varlığı olacakken nisyana batıp nas olduk!.. Unuttuuuk!

-Yollar, öyle mübarek yapılardır ki, kendileri ile seyahat eden insan kılıklı istismarcılara değil, mücahitlikten müteahhitliğe terfi (!) eden tacirlere değil, sadece insanlara, insanlara, can yoldaşlarına, duraklarda abdesti bozan şeyleri sormazlar; onların sordukları, imanı bozan şeylerdir.
Her türüyle, virajlı-düz, stabilize, patika, asfalt, duble, otoban, deniz veya havayolu olsun yollar, kişiliklerini makamlardan alan, ancak makamları ayaklar altından kayıp gidince yılışıklaşan, deveden düşmediği havasını vermek için kuyruklarını dik tutan ve kişiliksiz kalan zevatı hiç sevmezler.

-Yollar, "Allah`ın selâmı" olan selâmı, "Selâmün Aleykûm" diye verme alışkanlığı olmayıp; sadece, teknolojik ses aygıtlarının, ses robotlarının "bu bir teyp kaydıdır" benzeri, tek düze mekânik bir sesle, "Merhaba" diyen, sözüm ona "selâm veren", kendilerini çok beğenen zevattan da hiç hoşlanmazlar; ama yine de müsamaha eder, ses çıkarmazlar. Ancak kendisine gösterilen müsamahanın kıymetini bilmeyenleri ve istismar edenleri hiç sevmedikleri gibi hiçbir zaman da unutmazlar!!!

Hülâsa:
Uyarıcı birisi, bir zamanlar şöyle haykırmıştı: Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkarsın ki sabaha; bir kupkuru çöl var, ne ışık var ne de vaha...

Âhh, yollar ah... Siz neymişsiniz be!



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.