Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Diğer konuları
Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular (3429)


Diğer - Görüş bildirmek istediğiniz diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 28.09.2011 23:26:58

ZAMANIN ARKASINDA

ZAMANIN ARKASINDA


İngiliz fizikçi Stephen Hawking, "The Grand Design-Büyük Tasarım" adlı kitabında doğa kanunlarını açıklamak için Tanrı`ya gerek olmadığı mesajını veriyor ve "Bilim giderek dinin açıklama getirdiği sorulara cevap vermeye başladı" diyor.
Ya da Hawking,"Tanrı olabilir ama bilim bir yaratıcı olmadan da evrene açıklık getirebilir." ifadesiyle bilge,sonsuz, yaratıcı Tanrı tasavvurunda olan insanın giderek devasa bir evren bilgisiyle yetkinleştiğine işaret ediyor.
Tanrı tasavvurunda insan, özelinde ebedi mutluluğunu araştıradursun,o mutluluğa sahip olabilmek için evreni iyi algılaması ve algısının sorumluluğunu taşıması gerekiyor.
Bu karışımdan iyi bir vatandaş ve iyi bir kul çıkıyor.



Bakınız!İnsan internetin dünya çapında ağı, siber uzay ve siber kültürle yerelinden küreselleşmektedir.
Denetimsiz,açık entellektüel sermaye giderek bütün üretim faktörlerinin önüne geçiyor.
Hükümetler ve devletler girdisi-çıktısı bilgi olan,bu her an değişen dünyada daha çok bilgi üretmek ve kullandırmak üzere şeffaflık,verimlilik ve kaliteyi hedefliyor.
Bu anlayışla vatandaşlarının daha çok entellektüel sermaye üretebilmeleri için bilgilerini geliştirdiği ve paylaştığı platformlar oluşturuluyor ve teşvikler sunuluyor.



Böylesi bir dünyada Musta Kemal, Türkiye`yi olması gereken konumu için,"Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak,önce biz kendimize,benliğimize,milliyetimize bu hürmeti; Hissen,fikren,fiilen,bütün ef`al ve harekâtımızla gösterelim. Bilelim ki millî benliğini bulamayan milletler,başka milletlerin avıdırlar"ifadesiyle açıklıyor.



Nitekim dünün emperyalizmi, bugünün küresel entellektüel sermayesi yine bilinen yöntemi kullanmakta ve
sermayesini gelişmekte olanın üzerinde kurmaktadır.
Sonuçta -mesela, Türkiye`nin zengini-yoksulu,yaşlısı-genci,kadını-erkeği, doğulusu-batılısının gücünü ya da fiziksel,ruhsal ve entellektüel birikimiyle varlığını satın alıyor.
Her satışta olduğu gibi satış gerçekleştikten sonra satılan satanın değil;alanın oluyor!


İşte, küresel entellektüel sermayenin muhtelif projelerindeki eşbaşkanı Başbakan Erdoğan,Mısır`da özel bir TV kanalında,"Ben Recep Tayyip Erdoğan, Müslümanım ama lâik değilim. Fakat lâik bir ülkenin başbakanıyım"
diyebiliyor!
Bu söylem çağdaş hiçbir ülkede fikir hayatına,ekonomik ve siyasal yönetim anlayışına ve dinamik bir toplumsal yapının inşa edilebilmesine olanak tanımıyor.



Çünkü, Başbakan Erdoğan`ın,"Müslümanım ama lâik değilim" ifadesi şahsında,dini arayışları öne çıkaran partileşmeye inanan bir siyasetçi profili çiziyor.
Bu profilde bir siyasetçi ya da kişi;ebedi mutluluğunun arayışında ve o mutluluğa sahip olabilmesinde evreni iyi algılaması ve sorumluluğunu taşıması gerekmemektedir; Allah rızası ve Kader yeğane belirleyendir!


O nedenle -mesela,islamın adalet, doğruluk,dayanışma, zekat ve infak temelini oluşturan konularıyla değil,şekliyle-işte,daha namaz,daha oruç,daha camii,daha küçük yaşta Kuran eğitimi vb.leriyle sosyolojik yapılar oluşuyor.
Ne siber uzay ne de siber kültür insanı yetişmiyor ya da yerel küreselleşmiyor!
Küresel entellektüel sermaye merkezinde anayasası Tevrat ve amacı Tevrat`ı yerleştirmek olan İsrail`in bulunduğu, etrafındaki bölgede ABD çıkarlarına şemsiye oluşturan ülkeler istiyor ve teminen yerel kalanı satın alıyor!


Ya Laik Devlet? Küresel entellektüel sermayenin satın aldığı yerelin yarattığı değerlerin dönüşümünde kullanacağı ortak devlet anlamındadır.
Küresel entellektüel sermayenin siber uzay ve siber kültür karakteri ve bu karakterin bilinen adlarıyla CIA ve MOSSAD`ın ekonomik,siyasi,kültürel ve güvenlikle ilgili görevlileri ile kravatlı hacı ve hocalar lâik devletin idaresini oluşturuyor!


O halde Başbakan Erdoğan`ın siyaset dili ve hedefinin;Niccola Machiavelli`nin siyaset ve ahlâkın iki ayrı alan,iki ayrı gerçeklik olduğu söyleminde de ilkesizlik ve olumsuzluk olarak algılanması kaçınılmaz oluyor.
İlkesiz ve olumsuz!


Bu noktada, küresel entellektüel sermayenin Türkiye`den satın aldığı;zenginin-yoksulun, yaşlının-gencin,kadın-erkek,doğulu-batılının,gücü ya da fiziksel,ruhsal ve entellektüel birikiminin ya da varlığının-nasıl olurda, kalıcı bir refaha ulaşılabileceği sorusu önem kazanıyor?


Bilginin mütemadiyen geliştiği,sermayeleştiği günümüzde-doğrusu siyasetimiz,kurumlarımız,sermayemiz ve vatandaşlarımız için Mustafa Kemal şunu söylüyor...
"Anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış!"
Ahmet Kılıçaslan AYTAR




Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.