Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10196
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2286) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (624) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (30)
Görüşler (512)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Numan ALADAĞ - (Ziyaretci) 19.07.2014 09:07:14

İslamiyet ve ruh sağlığı

Ey Yüce Türk İslam alemi! Sohbetimizin konusu, İslamiyet ve ruh sağlığı hakkında olacaktır:

Kıymetli okuyucularımız! Ruh ve sinir hastalıkları daha çok dini inançları zayıf ve menfaatler müşterektir (Rüşvet-Haram) ilkesini benimsemiş kişilerde görülür. Bilimsel araştırmalarda alınan sonuçlar da ruh hastalıklarının, daha çok riyakar ve dinsizlerde görüldüğünü ortaya koymuştur. İlgili tıp bilim adamları, gençlerin buhranlı çağlarda başı boş, kontrolsüz bırakılmamalarını, onlara gerekli din eğitiminin verilmesini tavsiye ettiklerini unutmamalıyız?

Din insanlar ve onların meydana getirdiği toplumlar için en büyük ihtiyaç ve gerekli temel taşıdır. Bir din ne kadar güçlü temellere ve ne kadar derin hikmetlere dayanırsa, değeri de o oranda artar. Şüphesiz İslam dini bir çok üstün vasıflara haiz olduğu gibi. bahsettiğimiz bu özelliklere de sahiptir.

Tarih boyunca hiçbir toplumun dinsiz yaşadığı görülmemiştir. Bu ihtiyaç zaruri ve vazgeçilmez demirbaş bir ihtiyaçtır. Müslümanım diyebilenin mutlu bir yaşamı olabilmesi için, hayatın bir kısım zevklerinden ve alışmış olduğu gayrimeşru alışkanlıklarından uzaklaşması ve başkalarına karşı fedakar ve anlayışlı olması şarttır.

Allah yolunda uzaklaşanların sıkıntıya düştüklerini ve daima ruh hastalıkları ile karşı karşıya olacaklarını unutmamalıdırlar?

Akıl denilen cevher, daima insanı Allah`a, Kur`an-ı Kerime, Hz. Muhammed (s.a.v.) ve hadis-i şeriflerinin gereğini yapmaya sevk eder. Daha doğrusu insanoğlu Allah`ın emrettiklerini yapmakla yükümlüdür. Bu duygu herkeste mevcuttur, sosyal yönden de zorunludur, insan yaşadığı müddetçe de devam edecektir. Onun içindir ki hiçbir kimse inançsız yaşayamaz; ancak namusunu, şerefini, ailesini ve Vatanını düşünmeyen ve daima lanet ve nefretle anılmaya layık kimseler hariç, herkes Allah`a inanmak zorundadır.

Bugün Ruh hastalıkların ilmi olan psikiyatri; Ruh ve sinir hastalıklarıyla çeşitli şahsiyet ve intibak bozukluklarında, ruhi faktörlerin en hassası ve birinci derecede rol oynadıklarını kabul etmiştir. Modern tıbbın bilimsel tetkikleri; hükmetme duygusu ve kendini gösterme talebinin veya insanın gurur, arzu ve isteklerinin karşılanamaması yüzünden ruhi tatminsizliğin ortaya çıktığını belirtmek suretiyle, bunların ruh ve sinir hastalıklarının oluşmasında veya ruh sağlığının bozulmasında birer ruhi faktör olduklarını savunmuşlardır.

Burada ``Ferdin arzu ve isteklerinin yerine getirilememesi, böylece ruhi tatminsizliğin ortaya çıkması`` konusu üzerinde eğildiğimiz zaman ruhi tatminsizliğin başında ``Dini inançtan yoksun olma ve haram kazanç elde etmeye kendini adayan`` başka bir ifade ile ``Dini doyumsuzluk`` gelmektedir.

Din tacirliği yaparak, perde arkası kendisini rüşvet ve haram kazanç elde etmeye adayan ve dini inançtan yoksun olmanın da doğurduğu iç sıkıntısı, zamanla şiddetlenerek, ferdi çeşitli ruh hastalıklarına, şahsiyet ve intibak bozukluklarına sürükler. O zaman Ailesinin ve Vatanının huzurunu düşünüyorsa, insanların bu olumsuz felaketlerden uzaklaşması ve mutluluğa erişebilmesi için, diğer tedbirler yanında İslam dininde ki prensiplere de kesin olarak bağlanmaları ve icra etmeleri gerekir. Çünkü, insanın bu prensiplere uymak şartıyla ancak gerçek vicdan sahibi bir Müslüman olabilir ve gerçekten iyi bir ruh sağlığına kavuşabilir.

Ruh hastalıklarının en önemli sebeplerinden biri de soya çekimdir. Ruh hastalığı olan anne, babanın çocuklarının hastalanması sebeplerinden biri de, ruh hastalığı olmayan anne babanın çocuklarından daha fazladır. İrsiyet yolu ile intikal eden uygun yapının hastalanması için, bunun filizlenip gelişmesini sağlayacak uygun çevre ve tesirlerin olması şarttır.

RUH HASTALIKLARI VE SEBEPLERİ:
Ruh hastalıkları birden bire, bir olayın etkisiyle ortaya çıkmaz. Ancak hastalık, kişinin psikolojik yapısında yıllarca kronikleşip geliştikten sonra, herhangi bir sebeple patlak verir. Bu ana kadar da insan yavaş yavaş ruh sağlığından uzaklaşır. Ne yazık ki bu sure içinde, kişinin ruh sağlığının yıkılışının farkında olamıyoruz. Bu da ruh hastalıklarının sebeplerini, ilk bozukluklarını, gelişme devrelerini kavrayamamaktan kaynaklanmaktadır.

Ruh hastalıklarının sebeplerini iki temel bölümden araştırmak gerekir:
1- Hazırlayıcı sebepler (Gerçek sebepler).
2- Meydana getirici sebepler (Bencilik ve çıkarcı-kamçılayıcı sebepler).

HAZIRLAYICI SEBEPLER:
1- Dini inançlardan yoksun olma,
2- Irk,
3- Daima dünya işleri ve cüzdan muhasebesi hesaplarını yapmak,
4- Haram yemesi tescilli olduğu halde, halen dürüstüm diye direnmek ,
5- Uygun bir beden yapısına sahip olma,
6- Bekarlık ve evlilik hali,
7- Erginlik ve yeni yetmezlik,
8- Meslek ve meslek uyuşmazlığı,
9- Kültür ve medeniyet,
10- İç salgı bezleri,
11- Mevsimler ve iklim,
12- Hamilelik dönemi,
13- Rüşvet ve haram faaliyetleri olan idareciler,
14- Vatan sevgisi ahlakından yoksun olmak,

MEYDANA GETİRİCİ SEBEPLER:
1- Organik-fiziki faktörler (zehirli meddeler, vitaminsizlik, beden hastalıkları, enfeksiyonlar, yorgunluk gibi.):
2- Psikolojik sebepler (Duygu, heyecan ve sosyal yaşamla ilgili):









Bu mübarek günler hürmetine İslam coğrafyasında akan kanın durması ve barışın hakim olması temennisiyle...

Hakk`ı Hakk bilip Hakk`a ittibâ, batılı batıl bilip batıldan ictinâb eyleyen zümre-i sâlihîne Mevlâ cümlemizi ilhâk eyleye..

























































Kaynakça:

Hindistan İslam aleminin, ünlü din adamlarından, Mevlevi Prof. Dr. Seyyid Asaf Ali (Kur`an-ı Kerim tefsir Hocası).

Numan Aladağ`ın, Yurtdışı seyahat notları.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.