Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10725
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (980) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (33)
Görüşler (947)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLAMOĞLU - (Ziyaretci) 8.11.2014 23:33:19

ŞİRK KOŞANLAR AFFEDİLMEYECEK

Mustafa Mete İSLAMOĞLU
YAZIYOR
ŞİRK KOŞANLAR AFFEDİLMEYECEK
Zikredilen Kur`an nasları açıkça şuna delalet etmektedir: İnsanların çoğu şirk ve cehalet vasfını birlikte taşımaktadırlar. Buna rağmen ALLAH (c.c)`nun: ``ALLAH kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz´´ sözünü, sadece bilen ve bildiği halde inat eden kimselerle sınırlandırabilir miyiz? Bu takdirde bu ayeti çok az kimseye tatbik etmiş oluruz. Halbuki bilindiği gibi Kur`an nasları nadir azınlık için değil, yaygın çoğunluk için inmiştir.
İmam Ebu Batin, İbn Teymiye`den naklettikten sonra şöyle diyor:
``İbn Teymiye (r.a), zikrettiği çeşitli konularda defalarca, şirk çeşitlerinden birini işleyen kişinin müşrik olduğunu kesin olarak belirtmiş ve alimlerin bu konuda icma ettiğini söylemiştir. İbn Teymiye müşrik hükmü verirken cahil olanla olmayan arasında bir fark gözetmemiştir.

ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
``ALLAH kendisine şirk koşulmasını asla bağışlamaz.´´ (Nisa:48 ve Nisa:116)
ALLAH (c.c) Kur`an`ı kerimde, Mesih (a.s)`ın dilinden şöyle buyuruyor:
``ALLAH `a şirk koşan kimseye cenneti haram kılar. Onun varacağı yer ateştir.´´ (Maide: 72)
Kim bu ayetteki geneli haslaştırır ve sadece bildiği halde inad eden müşriklere has kılar, cahil, tevilci ve taklidcileri bunun dışında tutarsa, ALLAH ve rasulünün gösterdiği yoldan başka bir yol tutmuş, mü`minlerin yolundan çıkmış olur.
İslam fıkıh alimleri, ALLAH `a şirk koşup mürted olanlarla ilgili hüküm bildirirken, bu hükmü hiçbir zaman, bildiği halde inat edenlerle sınırlandırmamışlardır. Bu açık olan bir meseledir. Hamd ALLAH `a mahsustur.´´ (El İntisar li Hizbillahi`l Muvahhidin)
İnsanlar Rasul gönderilmeden ve kendilerine huccet ikame edilmeden (hakkı ve delilleri açıklamadan) önce bazı konularda mazeretli, bazı konularda ise mazeretli değildirler. Yalnız Rasuller gönderilmeden ve hücceti (hakkı ve delilleri açıklamadan) ikame etmeden önce de şirk koşanlara müşrik sıfatı verilmiştir. Misak ayetinde (A`raf: 172-174) geçen misak hücceti (delili), şirk işleyene müşrik sıfatı verilmesi gerektiğini gösteren başlıbaşına bir delildir. Kim, imanı ve tevhid kelimesini bozan büyük şirk işlerse, tebliğ ona ulaşmamış olsa bile dünyada müşrik sıfatı verilir ve ona müşriklere davranıldığı gibi davranılır. Ancak müşrik olan kişi, kendisine tebliğ ulaşmadığı sürece, dünyada da ahirette de azaba uğratılmaz. Azap, ancak tebliğ ulaştıktan sonra olur. ALLAH (c.c) ``Biz rasul göndermedikçe azap etmeyiz´´ (İsra: 15) buyuruyor. Ayette ``azap etmeyiz´´ deniliyor. ``Biz rasul gönderinceye kadar onun şirkine hükmetmeyiz´´, denilmiyor. Müşrik hükmünü vermek ile azap görmek ayrı ayrı şeylerdir. Dünya ve ahiret azabını hak eden herkes müşriktir ve kafirdir. Fakat her müşrik azap görecek demek değildir. Bu ikisi arasında genel ve özel kesin farklar vardır. Buna çok dikkat etmek gerekir. Onların mazeretli oldukları konu, kendilerine risalet hucceti ulaşıncaya kadar dünya ve ahirette azaba uğratılmamalarıdır. Müşriklerin dünya ve ahirette azaba uğratılmaları ise ancak onlara risaletin ulaşmasından sonra söz konusu olur. Bu, ALLAH (c.c)`ın fazlı ve rahmetinin bir sonucudur.
Fakat onlar; şirk koşmaları konusunda ve şirk üzere öldüklerinde cenaze namazlarının kılınmaması, Müslümanların mezarlığına gömülmemeleri, onlar için istiğfar edilmemesi, kestikleri etlerin yenilmemesi, kadınlarıyla evlenilmemesi gibi hükümlerin onlara uygulanmasında mazeretli değildirler. Yani, risalet ve tebliğ ulaşmasa bile bu hükümler onlara uygulanır.
Her dönemde ve her zamanda fetret (Rasulsüz geçen zaman) ehli gibi insanlar vardır. Bu insanlar dünyada şirk işledikleri için onlara müşrik hükmü verilir. Fakat bu onların ahirette azap göreceği anlamına gelmez. Bunlar ahirette imtihan olacaktır. İmtihan olacağına dair sahih bir hadis vardır. İmtihana tabi tutulacak fetret ehlinden kasıt; Onlara tevhid ulaşmayan, tevhide ulaşmak için bütün gücünü kullananlar demektir. Tevhide ulaşmak için bütün gücünü kullanmayanlar, mazeretli olan fetret ehlinden değillerdir. Zamanımızda mutlaka bu sıfata sahip olanlar olabilir. Tevhide ulaşmak için bütün gücünü kullanmış fakat gerçek tevhide ulaşmamıştır. İşte böyle olan kişiler ALLAH katında mazeretlidirler ve kıyamet gününde imtihana tabi tutulacaklardır. Tevhid bir kişiye ulaşmışsa veya bu kişi tevhide ulaşma imkanı olupta bu imkanını kullanmazsa; fetret ehlinden sayılmaz mazeretli değildir.

ALLAH (c.c) Rasulleriyle hucceti ikame etmeden kimseye azab edecek değildir. Bu, ehli sünnetin çoğunun görüşüdür.
Delillerinden bazıları şöyledir:
1- ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
``Ve biz, bir rasul gönderinceye kadar (asla) azab edecek değiliz.´´ (İsra: 15)
2- ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:

``İnsanların ALLAH `a karşı bir delili olmaması için cennetle müjdeleyici cehennemle korkutucu rasuller gönderdik. ALLAH Aziz` dir, Hakim`dir.´´ (Nisa: 165)

3- ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
``Biz senden önce hiçbir rasul göndermiş olmayalım ki ona: ``Benden başka ibadete layık ilah yoktur, yalnız bana kulluk edin´´ diye vahyetmiş olmayalım.´´ (Enbiya: 25)
4- ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
``Öfkeden neredeyse parçalanacak! Oraya bir grup her ne zaman atılsa onun bekçileri onlara: ``Size bir (korkutucu ve) uyarıcı gelmedi mi?´´ diye sorarlar.´´ Derler ki: ``Evet, gerçekten bize bir (korkutucu ve) uyarıcı geldi. Fakat biz (onu) yalanladık ve dedik ki: ``ALLAH hiçbir şey indirmedi, siz ancak büyük bir sapıklık içindesiniz.´´ Ve yine derler ki: ``Keşke dinleseydik veya akletseydik de alevli ateşin halkından olmasaydık.´´ Böylece suçlarını itiraf ettiler. O halde o alevli ateşin halkına (ALLAH `ın rahmetinden) uzaklık olsun.´´ (Mülk: 8-11)
5- ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
``Ey cin ve insan topluluğu! Sizin içinizden ayetlerimi size anlatan ve karşılaşılan şu gününüzle sizi uyaran rasuller size gelmedi mi? Derler ki: ``Nefislerimiz üzerine şahitlik ederiz.´´ Dünya hayatı onları aldatmış ve gerçekten kafir olduklarına dair kendi nefisleri üzerine şahitlik etmişlerdir.´´ (En`am: 130)
ALLAH (c.c) şöyle buyuruyor:
``Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zâlimler oldular.´´ (Zuhruf: 76)
Zalim olan kimse; rasulün getirdiğini bilen veya herhangi bir şekilde öğrenme imkanı olan kimsedir. Rasulün getirdiğini bilmeyen veya öğrenmekten aciz olan kimseye nasıl zalim denilebilir?
Kur`an`ı kerimde buna benzer çokça ayetler vardır. Bu ayetlerin hepsi; ALLAH `ın, ancak kendisine rasul gelen ve bu rasulle kendisine huccet ikame edilen kimseye azab edeceğini haber veriyor. Bu kimse ise; kıyamet gününde suçunu kabul edecek olan suçlu kimsedir.
Bir kimse iki sebepten dolayı azabı hakkeder. Bu sebebler şunlardır:

Hüccetten yüz çevirmek, onu bulmak için gücünü kullanmamak, onunla amel etmek istememek. İşte bu, yüz çevirme küfrüdür.
Kendisine hüccet ikame edildiğinde inadı sebebiyle onu reddetmek, gerekleriyle amel etmek istememek. İşte bu, inat küfrüdür.
Cehalet küfrüne sahip olan kimse ise; kendisine huccet ikame edilmeyen, hucceti öğrenme imkanı olmayan kimsedir. İşte! Ancak bu gibi kişiler huccet ikame edilinceye kadar azab edilmezler. Bu görüş; ehli sünnetten çoğunun görüşüdür.
İbni Kayyım şöyle demiştir:
``ALLAH (c.c) aşağıda buyurdu
ğu gibi hucceti ikame etmeden önce hiç kimseye azab etmez.
ALLAH (c.c.) şöyle buyuruyor:
``Ve biz, bir rasul gönderinceye kadar (asla) azab edecek değiliz.´´ (İsra: 15)
Kur`an`ı kerimde bu ayete benzer çok ayetler vardır. ALLAH (c.c), bu ayetlerde ancak kendisine rasul gelen ve huccet ikame edilen kimseye azab edileceğini haber vermektedir.´´ (Tariku`l Hicreteyn s: 429)
İmam Şankıtiy şöyle demiştir:
``ALLAH (c.c) ancak; insanlara ALLAH `ın azabıyla uyarıp korkutan bir rasul gönderdikten sonra insanlar bu rasule karşı gelip, küfür ve günahlarında ısrar ederlerse, onlara dünyada ve ahirette azab eder.´´ (Edvau`l Beyan c: 3 s: 429)
İmam Şankıtiy şöyle demiştir:
``Kainattaki deliller ile fıtratta bulunan delillerin insanı azaba uğratabilmek için yeterli olmadığını açıklayan bir çok ayeti kerime vardır. ALLAH (c.c) uyarıcı rasullerle hucceti ikame etmeden hiç kimseye azab etmez.
Örneğin ALLAH (c.c) şöyle buyurmuştur:
``Ve biz rasul gönderinceye kadar (asla) azab edecek değiliz.´´ (İsra: 15)
ALLAH (c.c) bu ayette ``rasul göndermedikçe´´ buyurmuştur. Akıllar yaratmadıkça, kainatta ve fıtratta deliller varetmedikçe buyurmamıştır.´´ (Edvau`l Beyan c: 2 s: 201)
İmam Şankıtiy şöyle demiştir:
``Kur`an`ı kerimdeki bu ve benzeri ayetler, küfür üzere ölseler bile kendilerine bir uyarıcı gelmediği için fetret ehlinin özürlü olduğuna delalet eder. İlim ehlinden bir topluluk böyle demiştir. Diğer topluluk ise; ``Kur`an`ı kerimin bazı ayetlerinin ve Rasûlullah(s.a.v) (a.s)`ın hadislerinin zahirini delil alarak; ``Kim küfür üzere ölürse, kendisine uyarıcı gelmemiş olsa bile cehennemliktir´´ demişlerdir.´´ (Edvau`l Beyan Tefsiri c: 3 s: 431)
Hanefi alimlerinin çoğuna, mutezile ve başkalarına göre tevhid konusunda akıl tek başına insanın sorumlu tutulması için yeterlidir. İnsan tek başına tevhide ulaşabilecek bir fıtrat üzerine yaratılmıştır. Onun için düşünmekle ve kendi nefsinde ve kainatta bulunan delillere bakarak hakka ulaşması farzdır. Ona rasul gelmese bile ahirette hakka ulaşıp ulaşmadığından hesaba çekilecektir.
``Bedaiu`s Senai´´ kitabının yazarı şöyle demiştir:
``Ebu Yusuf, Ebu Hanife (r.a)`den şu ibareleri nakletmiştir. Ebu Hanife şöyle demiştir: ``Yaratılmışlardan hiçkimsenin, yaratanını bilmeme konusunda mazereti olamaz. Çünkü bütün mahlukatın, Rablerini ve onun tevhidini bilmesi farzı ayındır. Göklere, yere, kendi nefsine ve ALLAH `ın yarattığı diğer şeylere ibretle bakıp düşünen kişiyi bu düşünce, tek olan ALLAH `ın varlığına ve birliğine inanmaya sevkeder.
ALLAH `ın farz kıldığı şeyleri bilmek ise böyle değildir. Bunlar ancak, birisi bildirirse bilinebilir. Farzları bilmeyen, ona ulaşamayan bir kimseye huccet ulaşmamış demektir, bundan dolayı sorumlu tutulmaz.´´ (Bedaiu`s-Senai c:9 s:4378, Aliyul kari fıkhul ekber şerhi s:116)
Burada hatırlatılması gereken önemli bir mesele vardır.
Dünyada kendisine hüccet ikame edilmemiş müşriklerin azaba uğratılıp uğratılmayacakları konusundaki ihtilaf sadece ahiretle ilgilidir. Fakat şirk koştukları için dünyada müşrik hükmü verilmesi konusunda alimler arasında ihtilaf yoktur. Kendisine hüccet ikame edilsin edilmesin şirk koşan kimseye dünyada müşrik sıfatı verilir. Bu konuda alimler arasında ihtilaf yoktur.
İbni`l Kayyım şöyle demiştir:
``ALLAH (c.c) kıyamet gününde kulları arasında hikmeti ve adaletiyle hüküm verir ve sadece rasulleriyle hüccet ikame edilenlere azab eder. Genel olarak hüküm böyledir. Fakat belli olan şahıslara hüccet ikame edilip edilmediğini sadece ALLAH bilir. Bu konuda kulları ile ALLAH arasına girilmez. Kula farz olan şöyle inanmasıdır: ``Kim islam dininden başka bir dinle amel ederse kafirdir. ALLAH teala ise rasulleriyle huccet ikame etmeden kimseye azab etmez. Genel olarak hüküm böyledir. Fakat şahıslara tek tek huccetin ikame edilip edilmediğini ise ancak ALLAH bilir. Zaten bu ahirette sevap ve ceza hükmü ile ilgilidir. Dünya hükmü ise zahire göredir.´´ (Tariku`l Hicreteyn s: 413)
Alimler cehalet meselesini değişik yönlerden incelediler: Meçhul (Bilinmeyen) şeyler açısından:
Bunu iki şıkka ayırdılar: Temelde (usulde) cahillik ve teferruatta (fer`i konularda) cahillik. Temel (usulde) meselelerde İslamın aslında (ince noktalar dışında) cahilliğin özür sayılamayacağı konusunda alimler ittifak etmişlerdir. BCahil (kişi) açısından:
Alimler iki sınıf insanın cehaletini geçerli mazeret saymışlardır. (Tabi ki bu cehalet temel meselelerde olmamalıdır.)
1- Yeni İslam`a giren kimseler: Bunların mazeretli sayılabilmeleri; bu gibi kişilerin bilgi sahibi olup olmamaları ihtimaline bağlıdır. Mesela Darul İslam`da yaşayan zımmi (kitap ehli) Müslüman olursa, dinde herkesin bilmesi gereken meselelerde cehaleti kabul edilmez. Çünkü Dar`ul İslam`da yaşadığı için bunları bilir.
Bu kaideden dolayı; Ebu Bekir dönemindeki zekatı vermeyenleri tekfir konusunda alimler ihtilaf etmişlerdir. Bunları tekfir etmeyenlerin getirdikleri delil ise şöyledir: Ebu Bekir zamanındaki Zekatı vermeyen kimseler mazeretli olabilir. Çünkü İslam`a daha yeni girmişlerdir. Bu yüzden zekatın farz olduğunu bilmeyebilirler. Fakat Ömer döneminde İslam yayıldığı için zekatı vermeyenlerin kafir oldukları konusunda alimler arasında ihtilaf yoktur. Çünkü artık bilmeme mazereti söz konusu değildir. Hatalarımdan Allahın affına sığınırım.
03-11-2014
ALANYA
( m.meteislamoglu@hotmail.com )



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.