Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (33)
Görüşler (610)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Ömer Sağlam - (Ziyaretci) 25.08.2010 13:58:35

AHRETTEN SİZE SELAM GETİRDİM DOSTLAR

Ahretten Size Selam Getirdim Dostlar

Bilinen fıkradır; Nasreddin Hoca odun getirmek için gittiği ormanda bindiği dalı kesiyormuş. Durumu gören bir yolcu,

-``Hocam ne yapıyorsun, şimdi düşeceksin´´ demiş.

Hoca adamın lafına kulak asmamış ve neticede biraz sonra kesmiş olduğu dalla birlikte iki seksen bir doksan yeri boylamış. Neden sonra aklı başına gelen hoca, biraz önce düşeceğini söyleyen adamın arkasından koşup yetişerek yapışmış adamın yakasına;

-``Arkadaş, madem benim düşeceğimi bildin, öleceğimi de bilirsin. Söyle bakalım ben ne zaman ve nasıl öleceğim?´´

Adam şaşırmış.

-``Bunu bilmeyecek ne var hocam! Sen bindiğin dalı kesiyordun. Bu durumda senin düşeceğini ben değil, çocuklar bile bilirdi´´ dediyse de hocanın elinden yakasını bir türlü kurtaramamış. Hoca diretmiş;

-``Yoook´´ demiş. ``Sende bir keramet var. Sen mutlaka benim ne zaman öleceğimi de bilirsin´´

Adam bakmış olacak gibi değil, şöyle bir hikâye uydurmuş hocaya:

-``Hocam sen şimdi git eşeğine yaş odunlardan oluşan ağır bir yük yükle ve eşeği yokuşa vur. Hayvan birinci defa yellendiğinde canın dizlerine çıkar. İkinci kere yellendiğinde canın beline çıkar ve üçüncü kez yellendiğinde ölürsün!´´ demiş.

Hoca dönüp adamın dediğini yapmış. Eşek arka arkaya yellendikçe hoca ``Aha canım dizime çıktı, aha belime çıktı´´ deyip üçüncü yellenmesinde ``Aha ben öldüm´´ deyip atmış kendini yerlere! Epeyce bir zaman yatmış boylu boyunca. Ancak ne gelen var ne giden. Odun yüklü eşek kendi kendine köye ulaşmış, ancak hoca yok. Ertesi sabah olmuş hoca ortalarda yine yok. Hocanın karısını almış bir merak. Hoca ise açlıktan ölmek üzere. Bakmış olacak gibi değil, hoca kalkmış varmış köye. Kapıyı çalmış ve karısına;

-``Hanım ben filanca yerde öldüm. Komşulara söyle gelip benim cenazemi kaldırsınlar!´´ demiş.

Karısı;

-``Yahu hoca, sen delirdin mi? İşte yaşıyorsun ya!´´ demiş.

Hoca;

-``Uzun etme hanım, ben filanca yerde öldüm. Komşular gelip benim cenazemi kaldırıp defnetsinler´´ demiş. Aslında hocanın bir niyeti de dostunu düşmanını öğrenmekmiş. Onun için böyle bir numara çekmiş karısına ve köylülere. Bu konuşmadan sonra hoca dönüp aynı yere atmış kendisini ve orada yine sabahlamış. Sabah olunca hanımı bir yas ve bir feryat koparmış köyde;

-``Amanın komşular yetişin. Hoca filanca yerde ölmüş. Tez gidip, kurda kuşa yem olmadan cenazesini getirelim!´´.

Kadının başına toplanan köylüleri;

-``Hanım hanım, sen ne diyorsun? Hoca ne zaman ve nasıl ölmüş? Bunu sana kim haber verdi?´´

Hocanın şu cevabı vermiş;

-``Garibin kimi olur komşular. Kendisi geldi haber verdi de gitti!´´



Şimdi gelelim bizim başımızdan geçen olaya. Efendim, iki gün öncesiydi. Bahçe evinde kalıyordum. Allah kabul etsin; Sahurdan sonra bir Yasin-i Şerif okudum ve bütün ölmüş akrabalarım ruhlarına hediye ettim. Onların ruhlarına ulaştırması için de Allah`a duâ ederek âmin dedim. Sonra da sabah namazını kılarak yattım. Daha uykuya dalar dalmaz, vefat etmiş bütün akrabalarım sökün edip karşıma gelmezler mi? Haydiii, güler misiniz, ağlar mısınız? Bir tarafta babam, bir tarafta Cemile Halam, bir tarafta Tevfik Dedem ile Meryem Ebem ve nihayet dayım. Babam dedi ki;

-``Oğlum bana işte burayı verdiler!´´

Gösterdiği yer iki derenin kesiştiği noktada bir yer. Yandaki derelerden birisinde su akıyor.

-``Gayet güzel baba´´ dedim. ``Bak suyun bile var. O suyu senin arsaya akıtırız!´´

Cemile Halam ise aynı dünyadaki Cemile Halam. Yine çul çaputla uğraşıyor, elbise dikiyor filan.

Dedemle ebeme gelince onlar da gayet iyi ama, çok geçmeden dedem başka bir akrabama, 5-6 yıldır felçli olarak yaşamakta olan dilsiz kayınpederime dönüşüyor ve şakır şakır konuşmaya başlıyor;

-``Kasıma kadar buradayız. Ondan sonra ne olur bilmiyorum´´ diyor.

Dayıma gelince; diğer bütün akrabalarımı dünyadaki halleriyle ve görüntüleriyle gördüğüm halde dayımı küçük ve hastalıklı bir bebek gibi görüyorum. Bir ara kayıp birkaç metrelik bir çukura düşüyor, ancak boynundan tutup çıkarıyorum çukurdan! Dayım tıpkı bir uzaylı yaratık gibi ama ``Bu senin dayın´´ diyorlar.

Sizler nasıl yorumlarsınız bilmiyorum ama ben bu rüyayı, ruhlarına hediye edilmek için okuduğum Yasin-i Şerif`in akrabalara ulaştığı, onların da bundan haberdar olarak bana teşekkür ettikleri şeklinde yorumladım. Kim demiş, ölülerle irtibat kurulmaz ve yaşarken ahret hayatı görülmez diye? Ben gördüm arkadaş! Hem de kendi gözlerimle!

Felçli ve dili lal olmuş kayınpederim ``Kasıma kadar buradayız. Ondan sonra ne olur bilmiyorum!´´ dedi ya. Şimdi hanımla durduk Kasım`ı bekliyoruz! Acaba Kasım`a kadar olacak? Beş-altı yıldan sonra adam konuşmaya mı başlayacak, yoksa vefat mı edecek? Yoksa bizden birine mi bir şeyler olacak? Eğer bunlardan birisi olursa bilin ki; ben biraz erdim dostlarım! Aksi takdirde ya kıçımız ayazda kaldı, ya da Sahur`da yemeği biraz fazla kaçırdık.

Şaka bir yana; buradan bütün dostlarıma iki mesaj iletmek istiyorum. Ramazan ayının, aynı zamanda ``Kur`an Ayı´´ olduğundan hareketle vefat eden yakınlarınıza hediye edilmek üzere bol bol Kur`an okuyup dualar edin. Onların adına hayır ve hasenatta bulunun. Mutlaka ulaşıyor. Ulaşmaması mümkün değil. Bunu ben bizzat yaşadım. Daha önce de inanıyordum ama gözlerimle görünce(!) bu konudaki inancım biraz daha güçlenmiş durumda.

Dayımın çocuklarına ve torunlarına tavsiyem ise eğer imkânları varsa mutlaka fakir fukaraya yardımda bulunsunlar, bol bol Kur`an okusunlar, yetim torunlarına iyi sahip çıksınlar. Onları iyi yetiştirsinler. Çünkü babaları ve dedeleri gayet zor durumda! Benden söylemesi. Ben sadece ahretten gelen bir elçiyim dostlar. Malum; elçiye ise zeval olmaz&8230;

24 Ağustos 2010

Ömer Sağlam





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.