BATI`NIN İSLAMI AYRIŞTIRMA PROJELERİ!
Nurullah AYDIN 12 Ocak 2011
BATI`NIN İSLAMI AYRIŞTIRMA PROJELERİ!
ABD yeni cepheyi Afganistan, Irak işgalinden sonra Yemen`e açtı. Peki neden? Çünkü Yemen stratejik bölge! Oraya gidip ağlayanlar niçin ağladılar dersiniz? Yemen türküsü için mi yoksa başka bir şey için mi?.
Geçen yüzyılda; İngilizlerin İslam ülkelerindeki vahdaniyeti bozma girişiminde uyguladığı yöntemi, bu kez ABD ılımlı İslam dinlerarası diyalog safsataları ile uygulamaya çalışıyor.
Bakın; Osmanlı İmparatorluğunun şemsiyesi altındaki Ortadoğu coğrafyasını, İngilizler hangi stratejik planla ele geçirdiler?
Yaşanan tarihi gerçekler doğru değerlendirilirse, bugün yaşananların pek de farklı olmadığı görülecektir.
İngilizler; Hz. Muhammed`in anne ve babasının kabrini yok eden, Peygamberimizin kabrini yıkmayı isteyecek kadar sapkın bir mezhep olan Vahabi Mezhebinin (ki bu yıkıma Atatürk engel olmuştur) Arap yarımadasını ele geçirmesini sağlayarak; Arapların Osmanlıyı arkadan vurmasının temellerini atmıştır.
Dört hak mezhepten biri olmayan ve kendi dışında diğer mezhep inananlarını dışlayarak kafir ilan eden Vahabi mezhebinin; bugün Kutsal topraklara sahip olması İngilizlerin sayesinde olmuştur. Haçlı zihniyetinin neler yapabildiğine örneklerden biridir Vahabilik mezhebi.
Bu mezheple ilgili en ilginç bilgi ise Saddam arşivlerinin Amerika`ya götürülüp tercüme edilmesi ile gün yüzüne çıkmıştır. Mart 2008`de Washington Post gazetesinde yayınlanan bu haberde Vahabiliğin kurucusu olan Şeyh Muhammed bin Abdülvahhab`ın dedesi Bursalı bir Yahudi! Washington Post`un köşe yazarı Al Kamen Pentagon`un; Saddam dönemine ait kamyonlarca yer tutan arşiv belgelerinden önemli bulunanları, İngilizce`ye çevirterek beş cilt halinde bir araya getirilmesini sağladığını yazdı.
Tercüme edilen bu belgelere göre, Şeyh Abdülvahhab`ın dedesinin adı Süleyman değil Şulman`dı. 16. Yüzyılda Bursa`da yaşayan Yahudi bir tüccar olan Şulman, daha sonra Şam`a göç etti. Sakal bıraktı, Müslüman sarığı sardı; ancak büyücü olduğu suçlamasıyla Osmanlı yönetimi tarafından Şam`dan kovuldu.
Batı öteden beri; kendisi savaşmak yerine ülkeleri ve halkları birbirine düşman etmeyi ve onları savaştırmayı başarmıştır. Yüzlerce yıl Doğu topraklarını istila etme teşebbüsünde bulunan emperyalist Batı; savaşla elde edemediğini hile ile elde etmiştir. Batı akılcı, Doğu ise kadercidir. Bu yüzden Doğu insanlarını birbirine düşürmek için en iyi yöntem; din olarak belirlemiş ve bu konuda da başarılı olunmuştur.
İngilizler; toplumları birbirine düşürme hedeflerini gerçekleştirmek için Arabistanlı Lawrence`den çok önce İngiliz ajan Humpher`ı görevlendirmişti. Humpher; kaleme aldığı hatıralarında görevini açıkça yazmış: "1710 yılında İngiltere Sömürgeler Bakanlığı beni Mısır, Irak, Hicaz ve Osmanlı Halifelik merkezi İstanbul`da casusluk yapmak ve gizli bilgiler toplamak için gönderdi. Benim görevim Müslümanları birbirine düşürmek ve sömürüyü İslam ülkelerine sokabilme yollarını aramak için yeterli bilgileri toplamak idi. Bu amaçla Ebu Hanife`den çok bildiğini ve Sahih-i Buhari kitabının yarıdan fazlasının hiçbir işe yaramadığını iddia eden Abdülvahhab`la dost olmuştum; Sürekli olarak onu, Allah seni büyük bir dahi olarak yaratmış, sana Ali ve Ömer`den daha fazla akıl vermiş diye tahrik edip, eğer sen Peygamber zamanında yaşasaydın, kesin olarak onların yerine geçerdin diyerek yüreklendirdim.".
Batı`nın 1700`lü yıllardaki istila ve sömürü isteği; günümüze kadar artarak devam etmiştir. Her biri emperyalist Batı`nın ajanı olarak çalışan misyonerlerin başkanı Samaul Zouimer; sömürgeci Hıristiyanların fikirlerinde bir değişiklik olmadığını 1935 yılındaki beyanında açıkça göstermiştir: "Sizden Müslümanları Hıristiyan yapmanızı istemiyorum. Sizin asıl göreviniz Müslümanları İslam`dan uzaklaştırmaktır. Eğer bunda başarılı olursanız, İslam memleketlerinin sömürge haline gelmesi için fetih yollarını aşan ileri karakollar kurmuş olursunuz"
Bugün Katolik/Protestan misyoner çok yönlü faaliyetlerine devam ediyor. Devasa mali kaynağa sahip yeni dini örgütlenmeleri görünce tarih tekerrür ediyor demek lazım!
Türkiye başta olmak üzere İslam ülkelerinde; Katolikleşen, Protestanlaşan tarikat, cemaat mensubu o kadar kişiyi servete, şöhrete kavuşturdular ki!
İçimizde yüzlerce din adamı, profesör, sivil toplum mensubu, siyasetçi kisveli ajan var! İşbirlikçiler içi ırk, din renk cins ayırımına artık gerek yok!
GünüN SözÜ: Rakibinin ne yaptığını ve ne yapacağını bilmezsen, oyuna her zaman gelirsin.
|