Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (33)
Görüşler (1019)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Ömer SAĞLAM - (Ziyaretci) 23.12.2022 15:33:21

DİYANETE GÖRE EVLENME YAŞI KAÇTIR-I

DİYANETE GÖRE EVLENME YAŞI KAÇTIR-I

Bilindiği gibi Osmanlı yönetimi “çok hukuklu” bir sistem üzerine oturuyordu. Örfi Hukuk denilen ve geleneklere dayalı hukukun yanı sıra, bazı konular Şeriat Hukuku da denilen İslam Hukuku’na göre, yani fıkha göre çözümleniyordu. Hatta bazı konularda azınlıklara ve konsolosluklara kendilerine has hukuka göre işlem yapmaları hakkı da verilmişti.

Kendisiyle yaptığımız özel yazışmada, yazısını, Selçuk Ü.Rektörlüğü de yapan Prof. Dr. Halil Cin’in konuya ilişkin kitabını okuduktan sonra yazdığını söyleyen emekli üst düzey bürokrat dostumuz Mehmet Özcan “Osmanlı’da Müslüman Kız Çocukları Kocaya Gayrimüslim Kızları Okula Giderdi” başlıklı ironik yazısında:

“Osmanlı`da evlenme, boşanma, miras vs. konularında İslam fıkhı (şeriat) geçerli idi.. İslam fıkhına göre de evlilik yaşı, kızlarda buluğ halidir. Yani sıcak iklim Arabistan’da, 8-9 yaşları, Anadolu`da ise,12-13 yaşlarıdır. Cumhuriyetin ilanına kadar, hatta 1926 yılına kadar böyle devam etti. Osmanlı`da, 70 yaşındaki bir erkek, 12-13 yaşındaki sübyan bir kızla evlenebiliyordu. Çok eşlilik de vardı. Osmanlı`da, Arabın evlilikle ilgili cahiliye dönemi geleneği, İslâm fıkhı adı altında uygulanıyordu. -Padişahlar- da, bu anlayışa göre hem kendileri, hem de kızlarını çocuk yaşta evlendiriyorlardı..” diyor ve Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu’yu kaynak göstererek bazı Osmanlı padişahlarının 2-3 yaşındaki kızlarını, buluğdan sonra evlenmeleri şartıyla nikahladıklarını söylemektedir.(1)

Buluğ Yaşı-Evlenme Yaşı-Rüşt Yaşı

Peki İslam Dini’ne göre; buluğ yaşı nedir, evlenme yaşı nedir, buluğ yaşı aynı zamanda evlenme yaşı mıdır? Bu yaş kaçtır?
Bu sorulara en doğru cevabı verecek olan otorite ise her halde Diyanet İşleri Başkanlığı’dır. Çünkü bu, aynı zamanda Diyanet İşleri Başkanlığı’nın anayasal ve yasal görevidir.
Peki, Diyanet İşleri Başkanlığı’na göre buluğ yaşı ve evlenme yaşı kaçtır?

Diyanet İşleri Başkanlığı, İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Y.Z.G’nin 6 yaşındaki kızını, 2004 yılında kendisinden 23 yaş büyük müridiyle evlendirmesine ilişkin iddialar üzerine yaptığı basın açıklamasında dedi ki:

“Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir defa daha ısrarla belirtmek isteriz ki, İslam’a göre, bireylerin hem fiziksel hem de ruhsal olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilmeleri söz konusu olamaz.”(2)

Görüldüğü gibi söz konusu açıklamada ne buluğ yaşı, ne de evlenme yaşı hakkında herhangi bir bilgi verilmemiş DİB açıklamasında. Üstelik araya bir de “Rüşt Yaşı” eklemiş DİB. Ancak Rüşt yaşının ne olduğunu da söylememiş ayaküstü yapıldığı izlenimi veren basın açıklamasında.

DİB, bu türlü kafa karışıklığını her zaman yapıyor çünkü. Hatırlanacağı gibi DİB, 2018 yılında medyada çıkan “Web sitesinde, nikâh tanımı yapan Diyanet, bulûğ çağına girmiş olanların da dinen nikâhlanabileceğini belirtti. Diyanet, bulûğ yaşının alt sınırını kızlarda 9, erkeklerde 12 olarak belirtti. Diyanet, kızların 9 yaşında gebe kalabileceklerini, erkeklerin de 12 yaşına girdiklerinde baba olabileceklerini bildirdi. Diyanet`e göre ergenlik çağına girmiş kız çocukları nikâhlanırken yanlarında velilerinin olmasının daha uygun olacağını da açıkladı ve ‘Veli olmasa da olur’ dedi”(3) şeklindeki haberler üzerine, Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı vasıtasıyla bir açıklama yapmıştı. Huriye Martı söz konusu açıklamasında "Başkanlık, İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları konusunda halkı doğru bir şekilde bilgilendirmesi için kurulmuştur." dedikten sonra devamla:

"Bu doğru bilgilendirme de dinimizin temel kaynaklarına dayanarak yapılır. Başkanlığımızın bu hususta dinin temel referanslarıyla çelişen herhangi bir açıklamada bulunması mümkün değil... Kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesi İslam’la bağdaşmaz. Yaş konusunda dinin benimsediği, bir insan kadın olsun erkek olsun evlenebilmek için rüşt yaşına gelmelidir. Rüşt yaşı bizim kanunumuza göre 18`dir. Rüşt yaşına gelmiş olmak demek bir insanın kendi ayakları üzerinde durabilen, hayatının sorumluluklarını alabilen, evliliğin anlamını sorgulayan olgunluğa erişmiş olması demektir. Anne olma noktasında kendini henüz yeterli hissetmediği zamanda kendi rızası dışında evlendirilmesi zaten dinin onay vermediği bir durumdur. Erken yaşta evliliklere asla onay vermedik, vermeyeceğiz." demiştir(4).

Bahse konu açıklamasına dikkat edilecek olursa, DİB tarihinde ilk kadın Başkan Yardımcısı olan Prof. Dr. Huriye Martı da İslam’ın benimsediği buluğ/ergenlik, evlenme ve rüşt yaşı hakkında bilgi vermemekte, sadece kanunlarımıza atıfta bulunarak konuyu geçiştirme yoluna gitmektedir. Şu halde gelin, Diyanet’in bu konulardaki görüşünü, çeşitli yayınlarından istifade ile biz tespit etmeye çalışalım.

Diyanet’in İslam Ansiklopedisi’nde “ÂİŞE” maddesinde, Âişe’nin 614 yılında doğduğu ve 624 yılında Peygamberle evlendiği belirtildikten sonra “Onun daha önce doğduğunu ve dolayısıyla Hz. Peygamber ile evlendiğinde on dört ile on sekiz yaşlarında olduğunu ileri süren bazı çağdaş araştırmacıların dayandıkları rivayetler sağlam değildir.” denilmektedir(5).

Yani Diyanet, bu hükme varmakla adeta bu konudaki tek doğru bilginin kendilerinin verdiği bilgiler olduğunu, konuya ilişkin diğer bilgilere itibar edilmemesi gerektiğini ima etmektedir!(6).

Huriye Martı, 2018’de konuya ilişkin yaptığı açıklamada “Başkanlık, İslam dininin inanç, ibadet ve ahlak esasları konusunda halkı doğru bir şekilde bilgilendirmesi için kurulmuştur. Bu doğru bilgilendirme de dinimizin temel kaynaklarına dayanarak yapılır.” dediğine göre ve İslam Ansiklopedisi’nin “Âişe” maddesi de Huriye Martı’nın sözünü ettiği dinimizin temel kaynaklarına göre yazıldığına göre; DİB de Âişe’nin 10 yaşında evlendiğini kabul ediyor demektir! Çünkü yayın onların yayını. Aişe’nin evlenme yaşı önemlidir. Çünkü muhafazakâr toplum kesimlerinde yapılan erken evliliklerde Âişe’nin evlenme yaşı örnek olarak gösterilmektedir!

DİB, resmi internet sitesinde vermiş olduğu bilgilerden hareketle, haber yapılmasının önüne geçmek için olacak; resmi internet sitesinde yer alan ve halkın kolayca ulaşabildiği bilgilerden bazılarına karartma uygulamaktadır. Bu tutum, kurumun kendi kendisini sansürlediği, yani oto sansür anlamına gelmektedir. Mesela, Diyanetin resmi internet sitesinde “Buluğ” ve “Nikâh” kavramlarını arattığımızda “https://www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavra...”; “www.diyanet.gov.tr/dinikavramlar/dinikavramlar-N/N...” şeklinde link verildiği halde erişim engeli uygulandığını görüyoruz! Demek ki DİB, bir şeyleri halkın gözünde gizleme ihtiyacı duymaktadır. Ancak Diyanetin bu konuda görüşlerini başka yayınlarından görmek mümkündür.

Mesela iki önceki Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu bir Diyanet yayınında diyor ki:

“Bulûğun ön şartı çocuğun belli bir alt yaş sınırına ulaşması olup bu da erkeklerde on iki, kızlarda ise dokuz yaşın tamamlanmasıdır. Bu sınır bulûğun asgari yaş sınırı olup Mecelle’nin de kaydettiği gibi (md. 988) bu yaşa ulaşmamış çocuğun bulûğ iddiası dinlenmez… Bulûğ ile insan hem bedenen hem de ruhen belli ve yeterli bir asgari olgunluğa eriştiğinden kural olarak edâ (fiil) ehliyetini kazanır.(7) Kişilerin edâ ehliyetini kazanması temyiz, bulûğ ve rüşd şeklinde ifade edilen üç kademede gerçekleşir. Temyiz çağına gelmemiş çocuğun, delinin ve bu hükümde olan kimselerin edâ ehliyeti yoktur. Henüz bulûğa ermemiş fakat ana hatlarıyla da olsa iyiyi kötüden, kârı zarardan ayırma gücü bulunan çocuk, aklî gelişimi henüz tamamlanmadığı için eksik edâ ehliyetliler grubunun modelini oluşturur.”(8)

Ali Bardakoğlu’nun “Edâ Ehliyeti” dediği şey, modern hukukta “Fiil Ehliyeti” olarak tanımlanır. Fiil ehliyeti, kişinin kendi özgür iradesi ile yapacağı eylemler sonucunda hak elde etmesi, borç ve taahhüt altına girmesini ifade eder. Kısaca kişinin hak ve sorumluluk anlamında hukuki sonuç doğuracak eylemlerde bulunma ehliyetini elde etmesi demektir. Evlenme de fiil ehliyetleri arasında olduğuna göre; buluğa eren (ihtilam olan erkeğin ve adet gören kızın) veya buluğa erişmese de 15 yaşına gelen bir kişinin evlenmesi/evlendirilmesi caizdir gibi bir anlam çıkabilmektedir İslam Hukuku uzmanı (Fıkıhçı) Ali Bardakoğlu’nun yukarıdaki ifadelerinden.

Zaten A.Bardakoğlu gibi İslam hukukçularının görüşünden hareketle DİB de şöyle diyor kendi resmi internet sitesindeki “Dini Kavramlar Sözlüğü” nde:

“İslâm hukukçularınca bulûğ çağının alt sınırı, erkekler için 12, kızlar için 9 yaş olarak belirlenmiştir. Bu yaşa ulaştıktan sonra erkeğin ihtilam olması, baba olabilme devresine girmesi; kızın da adet görmesi, gebe kalabilme çağına ulaşması fiilî olarak bâliğ olmalarıdır. Ancak erkek ve kızlar 15 yaşlarına ulaştıklarında, kendilerinde bu erginlik alametleri görülmese de bâliğ olduklarına hükmedilir…”(9)

(Devam Edecektir)

15.12.2022
___________
1- https://www.facebook.com/search/top/?q=Mehmet20C396zcan20OSMANLI27DA2020MC39CSLC39CMAN20KIZ20C387OCUKLARI20KOCAYA2C20GAYRIMC39CSLC4B0M20KIZLARI20OKULA20GC4B0DERDC4B0.
2- https://www.diyanet.gov.tr/tr-TR/Kurumsal/Detay/34052/cocuk-haklarinin-korunmasi-ve-cocugun-yuksek-yararinin-gozetilmesi-dini-hukuki-ve-insani-bir-sorumluluktur
3-https://www.sozcu.com.tr/2018/gundem/diyanete-gore-9-yasina-giren-kiz-evlenebilir-2156867/
4- https://www.trthaber.com/haber/gundem/diyanet-isleri-baskan-yardimcisi-prof-dr-huriye-marti-kiz-cocuklarinin-erken-yasta-evlendirilmesi-islamla-bagdasmaz-345357.html
5- https://islamansiklopedisi.org.tr/aise
Oysa Hz. Aişe’nin evlenme yaşını Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk 18-19, Prof. Dr. Süleyman Ateş 15-20, Dr. Reşit Haylamaz 17-18, Prof.Dr. Nihat Hatipoğlu 17, Mustafa İslamoğlu 16-19, Ali Himmet Berki-Osman Keskioğlu 17-19 olarak vermektedirler. Ayrıntılı bilgi için bkz. “Hz. Aişe Peygamberle Evlendiğinde Kaç Yaşındaydı” başlıklı yazımız. Oysa bu alimlerinin görüşlerini istinat ettirdikleri ve kaynak olarak gösterdikleri kişiler de ilmi kifayet olarak herhalde Diyanet’in görüşlerini dayandırdığı kişilerden aşağı kalmamaktadır ki; aslında gösterilen kaynakların birçoğu ortak kaynaklardır. Bu konudaki ayrıntılı bilgi için bkz. https://www.turkishnews.com/tr/content/2022/12/10/hz-aise-peygamberle-evlendiginde-kac-yasindaydi/
6- İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı’na bağlı bir özerk kurum olan İslam Araştırmaları Merkezi(İSAM) tarafından yayınlanmaktadır. DİB, gerektiğinde(başı sıkışınca) “ Bu yayın bize ait değildir. TDV ayrı, DİB ayrı kurumlardır” diyebilmektedir. Ancak Türkiye Diyanet Vakfı, ilk bakışta bağımsız bir STK gibi görünse de işleyişi ve yönetimi itibarıyla tamamen bir kurum vakfı hüviyetindedir. Senedi gereği Vakfın Mütevelli Heyeti Başkanı Diyanet İşleri Başkanı, Mütevelli Heyeti üyeleri de yarıdan çoğu aktif görevdekiler olmak üzere; DİB çalışanlarıdır. Vakfın yayın politikası da yine DİB tarafından belirlenmekte ve DİB tarafından yönetilmektedir. Hac, Umre ve Kuran hizmetleri konusundaki fonksiyonu itibarıyla TDV, tam anlamıyla bir resmi kurum hüviyetinde ve DİB’nın cüz’ü gibidir.
7-Prof. Dr. Ali Bardakoğlu; TDV İslam Ansiklopedisi, “BULUĞ” maddesi, https://islamansiklopedisi.org.tr/bulug
8- Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, TDV İslam Ansiklopedisi, “EHLİYET” maddeleri,
https://islamansiklopedisi.org.tr/ehliyet
9- http://www.diyanet.gov.tr/.../dy/DiniBilgilerDetay.aspx... DİB, bu linke erişim engeli koymuştur.



DİYANETE GÖRE EVLENME YAŞI KAÇTIR-II

(Dünden Devam)

Diyanet, 16.12.2022 tarihli Cuma hutbesinde dedi ki:

"Çocukların küçük yaşta evlendirilmesi ve çocuk istismarı vakalarının yüce dinimiz İslam ile anılması ve Müslüman kimliğinin zedelendiği bir sürece dönüştürülmesi asla kabul edilemez. İslam’a göre kadın ve erkek hem duygusal ve fiziksel, hem de ruhsal ve zihinsel olgunluğa erişmeden, aile kurmanın anlam ve sorumluluğunu idrak edecek rüşt yaşına gelmeden evlendirilemez. Zira evlilik için sadece ergen olmak yeterli değildir. Ergenlik biyolojik bir süreçtir. Evlilik ise reşit olmayı gerektirir. Nitekim ülkemizde evlilik yaşının asgari sınırı on sekiz olarak kanunlarla belirlenmiştir. Başta anne-babalar olmak üzere herkesin evlilik yaşı ile ilgili sınırlara riayet etmesi hem dini bakımdan gerekli bir davranış hem de ailede kalıcı huzur ve mutluluğu sağlamanın en temel şartıdır."

Bu ifadeler, akla, mantığa, fenne, insaf ve vicdan ölçülerine uygun ifadelerdir. Ancak bu ifadelerin, bir tarikat şeyhinin kızını 6 yaşında evlendirmesinin kamuoyunda yarattığı infial üzerine, bir nevi gaz almak amacıyla ve siyasi iktidardan gelen talep üzerine kullanıldığı ortada. Çünkü Diyanet, birçok yayınında 9 yaşına gelmiş kız çocukları ile 12 yaşına gelmiş erkek çocuklarının, baba ve dedelerince evlendirilebileceklerini, bazı yayınlarında ise bu yaşa gelmiş çocukların, bazı durumlarda ebeveynlerinin iznine gerek duymadan bile evlenebileceklerini söylemektedir. Diyanet bunu, direk söylemiyor da mezheplerin görüşü olarak aktarıyor. Ancak karşıt görüş bildirmeyerek bu görüşleri zımnen kabul ettiği gibi bir tavır sergilemektedir Diyanet. İsterseniz, yazımıza kaldığımız yerden devam edelim()

Yine bazı Diyanet yayınlarında:

“…Ayrıca eğer nesep veya evlilik sebebiyle ‘mahremlik’ söz konusu değilse buluğa erince erkek çocuğu kadına, kız çocuğu da erkeğe karşı ‘namahrem’ olur. Yani aralarında evlilik caiz olur. Kadının erkek çocuğu ile erkeğin de kız çocuğu ile tek başına bir yerde kalmaları dinen caiz olmaz.”(10). “Nikâh akdine gerek kendisi gerekse velâyet veya vekâlet ilişkisine dayanarak başkası adına katılan kişinin cumhura göre âkıl ve bâliğ, Hanefîler’e göre temyiz gücüne sahip olması gerekir. Fakihlerin çoğunluğu, gayri mümeyyiz çocuklarla akıl hastalarının velileri tarafından evlendirilmesini tecviz etmekle birlikte bunların kendileri için evlenme iradesi açıklama veya başkasını vekil kılma ehliyetlerinin bulunmadığı, âkıl ve bâliğ erkeklerin bu ehliyete sahip olduğu hususunda mezhepler arasında görüş birliği vardır; hür, âkıl ve bulûğa ermiş kadınlarla mümeyyiz çocukların ise bu ehliyete sahip olup olmadıkları tartışmalıdır. Fıkıh âlimlerinin büyük çoğunluğu, velinin velâyeti altındaki -mümeyyiz olsun olmasın- küçüğü onun yararına olmak şartıyla rızasını almaksızın nikâhlayabileceğini ileri sürmüş, ancak fiilen evlilik hayatı başlatılamayacağından bulûğ çağına ulaşıncaya kadar kendi ailesinin yanında kalacağını belirtmiştir”(11)

Denilmekle; henüz mümeyyizlik vasfını (aklen iyiyi kötüden ayırt etme yeteneğini) kazanmamış olsalar bile, buluğ çağına giren (kızlarda 9, erkeklerde 12 yaşını dolduran) çocuklarla akıl hastalarının evlenebileceklerinin/evlendirilebileceklerinin İslam uleması tarafından genel kabul gördüğü belirtilmektedir. Yani Hanefiler dışındaki mezheplerce bu konuda gerek evlenecek kişilerde, gerekse şahitlerde, kişinin Temyiz gücüne sahip olup olmaması bile önemli görülmemiştir.

Bir başka Diyanet yayınında ise şöyle denilmektedir:

“Geçerli bir evlilik yapabilmek için hukuken sahip olunması gereken yeterliliğe evlenme ehliyeti denir. Bütün hukukî işlemlerde olduğu gibi evlenme sözleşmesini başka bir kimsenin iznini almadan yapabilmek için de tam ehliyetli olmak gerekir. Hanefîler’e göre aile hukukunda tam ehliyetli olmak için akıllı ve bâliğ olmak yani temyiz gücüne sahip olarak ergenlik çağına ulaşmak yeterlidir. Bu mezhebe göre kadın olsun erkek olsun bu iki şartı kendisinde toplamış bulunan her şahıs başka bir kimseden izin almaksızın evlenme sözleşmesi yapabilirler. Bu kimselere tam ehliyetli denir. Hanefîler’e göre evlenme ehliyetine sahip olmak için rüşd şart değildir. Bir diğer ifadeyle mal varlığını gerektiği gibi idare edemeyen, gereksiz yere veya gereğinden fazla sarfeden sefihler, diğer hukukî işlemler bakımından eksik ehliyetli sayılırlarsa da aile hukuku bakımından tam ehliyetli kabul edilirler… Mâlikîler’e, Şâfiîler’e ve Hanbelîler’e göre ise tam evlenme ehliyetine sahip olmak için rüşd de şarttır...

Ergenlik biyolojik bir olgunluğu ifade eder. Bu da insandan insana, bölgeden bölgeye göre değişir. Bu bakımdan herkes için sabit bir ergenlik yaşı belirlemek mümkün değildir. Bu sebeple İslâm hukukçuları ergenlik için genel duruma bakarak bir alt bir de üst sınır belirlemişlerdir. Bu iki sınır arasında kişi ne zaman biyolojik olarak ergen olursa o andan itibaren bâliğ sayılır. Alt sınırdan önce ergenlik iddiası dinlenmez. Üst sınıra ulaşan kimse de ergenliğe ulaşmasa bile bâliğ kabul edilir. Alt sınır kızlarda dokuz, erkeklerde on ikidir. Üst sınır ise Ebû Hanîfe’ye göre kızlarda on yedi, erkeklerde on sekiz, İmam Mâlik’e göre her iki cins için on sekiz, Ebû Yûsuf ve Muhammed’e göre yine her iki cins için on beştir…

Hanefîler’e göre tam ehliyet için gerekli olan iki vasıftan birisi eksik olursa eksikliğin türüne göre kişi ya tam ehliyetsiz veya eksik ehliyetli olur. Kişide temyiz gücü henüz gelişmemiş bulunur veya akıl hastalığı gibi bir sebeple hiç bulunmazsa bu kişiler tam ehliyetsizdirler. Bunlar da gayri mümeyyiz küçüklerle akıl hastalarıdır. Temyiz gücü gelişmiş bulunan ancak ergenlik çağına gelmemiş olanlar yani mümeyyiz küçükler ile temyiz gücü tam olarak gelişmemiş bulunan akıl zayıfları ve bunaklar yani ma‘tûhlar eksik ehliyetli sayılır. Eksik ehliyetlilerle ehliyetsizler arasında evlenme sözleşmesini yapma bakımından şu fark vardır ki ehliyetsizler hiçbir şekilde böyle bir sözleşmeyi bizzat yapamazlar ise de eksik ehliyetliler ya velilerinin önceden izin veya yapılmış bir evliliğe sonradan icâzet vermesi suretiyle evlenebilirler.”(12)

Yukarıda geçen “Temyiz gücü gelişmiş bulunan ancak ergenlik çağına gelmemiş olanlar, yani mümeyyiz küçükler … eksik ehliyetli sayılır. Eksik ehliyetliler sözleşmeyi bizzat yapamazlar ise de velilerinin önceden izin veya yapılmış bir evliliğe sonradan icâzet vermesi suretiyle evlenebilirler” şeklindeki ifadelerden anlaşılıyor ki; ergenlik çağına girmemiş ve buluğa ermemiş çocuklar da bazı şartlarda, mesela velilerinin izniyle evlenebiliyorlar! Aynı kaynakta geçen “Hanefîler’de âkıl-bâliğ olan kadın, aynen erkek gibi velisinin aracılığına gerek olmaksızın evlenebilir.”(13) denilerek, buluğ çağına giren ve temyiz gücü (akli melekeleri) gelişmiş çocukların, Rüşt yaşına erişmeseler bile velilerinden izin almaksızın evlenebilecekleri belirtilmektedir.

“Hanefî mezhebinde çok geniş bir zümreye zorlayıcı velâyet yetkisinin verilmesinin muhtemel zararlarını önlemek düşüncesiyle velisi tarafından evlendirilen kimselere bulûğ muhayyerliği denilen bir seçim hakkı tanınmıştır. Buna göre babası veya baba-dedesi dışındaki bir velisi tarafından küçükken evlendirilen kimseler bulûğa erdiklerinde dilerlerse hâkime başvurup velilerinin yaptığı evliliği feshettirebilirler. Hâkimin feshetmesine kadar evlilik geçerliliğini korur. Baba ve baba-dedesi tarafından evlendirilenlerin yapılan evliliğe itiraz ve dolayısıyla bulûğ muhayyerliği hakkı yoktur.”(14) şeklindeki ifadelerden de anlaşılıyor ki; Hanefi mezhebi, babaların ve baba dedelerin, çocukları buluğ çağına (kızlarda 9, erkeklerde 12 yaşına) gelmeden önce de evlendirmelerine cevaz vermektedir!

Aynı yerde bu düşüncelere karşı çıkılmadığına ve herhangi bir eleştiri getirilmediğine göre; Diyanet’in de dini yorum olarak bu düşüncelere katıldığı ve bu görüşleri benimsediği sonucuna varılabilir mi emin değilim.

Bu durumda kızını 6 yaşında, kendisinden 23 yaş büyük müridi K.İ. ile evlendirdiği için, günlerdir medyanın ve kamuoyunun adeta üzerine çullandığı ve demediğini bırakmadığı, sonunda tutuklattığı Hiranur Vakfı Kurucusu Y.Z.G., kalkar da “Ben, devletin resmi kurumu olan Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verdiği fetvaya uygun olarak kızımı evlendirdim” derse kim ne diyebilecektir, doğrusu merak ediyorum.

Osmanlı Devleti de aynı zamanda şeriat hukukunu da benimseyen bir devlet olarak, en azından 1917 yılında çıkarılan “Hukuk-ı Âile Kararnâmesi”nin çıkarılmasına kadar, evlenme akdinin kurulması konusunda buluğ yaşını, yani kızlarda 9, erkeklerde 12 yaşını esas almış olmalıdır.

Bunu yine Diyanet’in aynı yayınlarından anlıyoruz. Onlardan birisinde şöyle denilmektedir: “Abdullah b. Şübrüme, Osman el-Bettî, Ebû Bekir el-Esam gibi bazı ilk dönem fakihleri ise çocukların evliliğin anlam ve mahiyetini bilmedikleri ve evliliğe de hiçbir şekilde ihtiyaçlarının bulunmadığı gerekçesiyle velilerin küçükleri evlendirme yetkilerinin bulunmadığını söylemiştir (Serahsî, IV, 212). 1917 tarihli Osmanlı Huk&363;k-ı Âile Kararnâmesi’nin 7. maddesinde bu görüş tercih edilmiştir.”(15)

“Nitekim Tanzimat’tan sonra hazırlanan Emvâl-i Eytâm Nizamnâmesi yetimlerin rüşd yaşı olarak yirmi yaşı belirlemiş ve ancak bu yaşa ulaştığında mallarının teslim edileceği esasını getirmiştir. Mecelle’de, bulûğ yaşının sonu yani hükmî bulûğ konusunda Ebû Yûsuf ve İmam Muhammed’in görüşüne uyularak on beş yaş ölçüsü getirilmişken (md. 986) 1917 tarihli Huk&363;k-ı Âile Kararnâmesi’nde evlenme ehliyeti için Ebû Hanîfe’nin görüşüne uyularak erkeklerin on sekiz, kızların on yedi yaşını bitirmiş olmaları şartı aranmıştır (md. 4). Kararnâmede bu yaşa ulaşmamış kızlar için velisinin izni aranmış (md. 6), kızların dokuz, erkeklerin ise on iki yaşından önce evlendirilemeyeceği hükme bağlanarak (md. 7) evlenme ehliyeti için bir de alt sınır getirilmiştir. On yedi yaşını tamamlamış kızların evlenebilmesi için denklik (kefâet) açısından velisinin görüşünün alınması (md. 8), edâ ehliyetini kısıtlamadan çok ailenin sağlıklı temeller üzerine kurulması ve özellikle evlenecek kızın haklarının korunması düşüncesine dayanır.”(16)

Bir başka yayında ise şöyle denilmektedir: “(Hukuk-ı Âile Kararnamesi) 7. maddesinde ise, ‘12 yaşını itmam etmemiş olan sağîr ile 9 yaşını itmam etmemiş olan sağîre hiç kimse tarafından tezvic edilemez’ hükmünü koymuştur. Bu hükümler, klasik fıkıhta evlenmede genel anlamda yaş şartı bulunmaması hasebiyle İslam hukukunda yenilik sayılabilir. Lâyihada ise bu durumun gerekçesi şöyle açıklanmaktadır: ‘Evlenmede muayyen bir yaş şartı aranması ve belli bir yaşın altında bulunanların hiçbir şekilde evlendirilemeyeceği hükmü, henüz yeterli bir fizikî ve ruhî olgunluğa erişmemiş olan kadın ve erkekte evliliğin doğurabileceği maddi ve manevi zarar ve binnetice evlilik birliğinin karşılaşması muhtemel sarsılma veya yıkılma tehlikesi ile izah edilmektedir’”(17)

“1917 tarihli Osmanlı H.A. Kararnamesi evlenme ehliyeti için erkeklerin 18, kızların 17 yaşını bitirme şartını getirerek, bu konuda Ebû Hanîfe’nin görüşünü esas almıştır. Kararname bu yaşa ulaşan erkeğin dilediği gibi evlenebileceğini hükme bağlarken, kızlar için hakimin durumu velisine bildirip bir itirazı olup olmadığını sorma şartını getirmiştir. Velinin itirazı sadece denklik (kefâet) konusunda olabilir. Diğer yandan 18 yaşına girmemiş olan erkekler ve 17 yaşına ulaşmamış kızlar hâkimin izni (kazai rüşd kararı) ile evlenebilecektir. Ancak kızlar için yine veli izni öngörülmüştür. (bk. H.A.K. Mad. 4-8)”(18)

Halen yürürlükte olan Türk Medeni Kanunu da “Erkek veya kadın onyedi yaşını doldurmadıkça evlenemez. Ancak, hâkim olağanüstü durumlarda ve pek önemli bir sebeple onaltı yaşını doldurmuş olan erkek veya kadının evlenmesine izin verebilir. Olanak bulundukça karardan önce ana ve baba veya vasi dinlenir. Ayırt etme gücüne sahip olmayanlar evlenemez. Küçük, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez. Kısıtlı, yasal temsilcisinin izni olmadıkça evlenemez.”(19) şeklinde bir düzenlemeye giderek, aslında Osmanlı Hukuk-ı Aile Kararnamesi’ne yakın bir anlayışı benimsemiş bulunmaktadır..

16.12.2022
___________
https://www.turkishnews.com/tr/content/2022/12/15/diyanete-gore-evlenme-yasi-kactir-i/

10- Doç. Dr. İsmail KARAGÖZ, Sorumluluk ve Sorunları Açısından Aile ve Gençlik, TDV. Yayınları, 4. Baskı, Ankara, 2007 s.46.
11- Prof. Dr. Fahrettin Atar; TDV İslam Ansiklopedisi, “NİKÂH” maddesi. https://islamansiklopedisi.org.tr/nikah
12- Prof. Dr. Mehmet Akif Aydın; İlmihal, c,2, İSAM Yayını, İstanbul, 1999, s, 210-211. DİB, gerektiğinde(başı sıkışınca) “ bu yayın bize ait değildir. TDV ayrı, DİB ayrı kurumlardır” diyebilmektedir. Ancak bu İLMİHAL Diyanet İşleri Başkanlığı’nın resmi internet sitesinde de yüklüdür ve biz bu alıntıyı https://webdosya.diyanet.gov.tr/DiyanetAnasayfa/UserFiles/DiniBilgiler/ilmihal_cilt_2.pdf internet adresinden yaptık.
13-Age, s, 212.
14- Age, s,214
15- Prof. Dr. Fahrettin Atar; TDV İslam Ansiklopedisi, “NİKÂH” maddesi. https://islamansiklopedisi.org.tr/nikah
16- https://islamansiklopedisi.org.tr/ehliyet
17- Dr. Abdurrahman Yazıcı, “Osmanlı Hukuk-ı Âile Kararnamesi 81917) ve Sadreddin Efendi’nin Eleştirileri” başlıklı bilimsel makalesi, Bk. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/2575569. “12 yaşını itmam etmemiş olan sağîr ile 9 yaşını itmam etmemiş olan sağîre hiç kimse tarafından tezvic edilemez/12 yaşını tamamlamamış erkek çocuğu ile 9 yaşını tamamlamamış kız çocuğu hiç kimse tarafından evlendirilemez”
18- https://www.islamveihsan.com/evliligin-sartlari-nelerdir.html internet adresinde bulunan ve Prof. Dr. Hamdi Döndüren’in “Delilleriyle Aile İlmihali” kaynak gösterilen “Evliliğin Şartları Nelerdir?” başlıklı yazı.
19- Türk Medeni Kanunu, md.124-127. https://www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.5.4721.pdf





Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.