Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (33)
Görüşler (1019)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU - (Ziyaretci) 20.04.2018 19:58:47

GECENİN ve GECE İBADETİNİN FAZİLETİ ( 5-6 )

GECENİN ve GECE
İBADETİNİN FAZİLETİ
( 5 )
Açıklamalar
Ashâb-ı kirâmdan biri Peygamber Efendimiz`e ramazan orucundan sonra en faziletli orucun hangisi olduğunu sordu. Resûl-i Ekrem de bu soruya cevâben, muharrem ayında tutulan orucun pek sevap olduğunu söyledi. Muharrem ayının değerini anlatmak için de ondan ``Allah`ın ayı´´ diye söz etti. Şüphesiz bütün aylar Allah`ın ayıdır. Ama Resûlullah Efendimiz bu ifadesiyle muharrem ayının değerine ve onun iyi değerlendirilmesi gereğine işaret etmiş oldu. Peygamber aleyhisselâm`ın muharrem orucunu ramazan orucuyla bir arada zikretmesine bakarak, arzu eden kimselerin muharrem ayının tamamını veya tamamına yakınını oruçlu geçirebileceklerine imâ ettiğini söylemek mümkündür. Bilindiği üzere muharrem ayında çok değerli bir zaman dilimi olan âşûrâ günü bulunmaktadır. Efendimiz`in bu ifadesiyle, âşûrâ orucuna işaret buyurmuş olacağı da hatıra gelmektedir. Bu hadis ``Muharrem Orucunun Fazileti´´ bahsinde 1249 numarayla tekrar gelecek ve orada bu konu hakkında daha fazla bilgi verilecektir.
Oruç hakkındaki sorusuna Peygamber aleyhisselâm`dan cevap alan bu ismini bilemediğimiz sahâbî, farz namazdan sonra hangi namazın daha faziletli olduğunu öğrenmek istedi. Resûlullah Efendimiz de, ``Farz namazlardan sonra en faziletli namaz gece namazıdır´´ buyurdu.
İbadetlerin ve diğer işlerin değeri, insana verdikleri zahmetle ölçülür. Zor ve sıkıntılı ibadetler şüphesiz daha sevaptır. İnsanların çoğunun tatlı bir uykuya daldığı sırada istirahatini ve uykusunu fedâ edip Allah`ı anmak üzere yatağını terketmek kolay bir iş, az bir yiğitlik değildir.
Gece namazına değer kazandıran bir diğer husus da, bu vakitte kılınan namazın riyâ ve gösterişten tamamen uzak olması, ihlâsla ve gönül huzuruyla ibadet etmeye elverişli bulunmasıdır. İşte gece namazını böylesine değerli kılan, diğer vakitlerden farklı bu özellikleridir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Muharrem ayında tutulan oruç pek sevaptır. Değer itibariyle ramazan orucundan hemen sonra gelen bu orucu mümkün olduğu kadar fazla tutmalıdır.
2. Gece namazı, fazilet bakımından farz namazlardan hemen sonra gelir ve insanın çok sevap kazanmasına vesile olur.
1171. İbni Ömer radıyallahu anhümâ`dan rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu:
``Gece namazları ikişer ikişer kılınır. Sabah namazı vaktinin girmesinden endişe ettiğin zaman bir rek`at daha kılarak vitri tamamla.´´
Buhârî, Teheccüd 10, Salât 84; Müslim, Müsâfirîn 146, 147, 159. Ayrıca. bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 24; Tirmizî, Salât 206; Nesâî, Kıyâmü`l-leyl 26, 35, İbni Mâce, İkâmet 171
1172 numaralı hadisle birlikte açıklanacaktır.
1172. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gece namazlarını ikişer rek`at kılar ve bir rek`at da vitir kılardı.
Buhârî, Vitir 2; Müslim, Müsâfirîn 157. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 26; Tirmizî, Vitir 8
Açıklamalar
Yukarıdaki hadislerin râvisi olan Abdullah İbni Ömer`in anlattığına göre, sahâbîlerden biri Resûlullah Efendimiz`e gece namazının nasıl kılınacağını sordu. Peygamber Efendimiz de gece namazlarının ikişer rek`at olarak, yani iki rek`atte bir selâm vererek kılınacağını, şayet sabah vakti iyice yaklaşmış, tanyeri ağarmak üzere ise, son iki rek`ate bir rek`at daha ekleyerek vitir kılınacağını söyledi. Böylece vitrin en son vaktinin sabah namazı girmeden önceki zaman olduğunu öğretti. Peygamber aleyhisselâm`ın gece namazlarını kaç rek`at ve nasıl kıldığı 1174 ve 1175 numaralı hadislerde belirtilecektir.
Vitir namazının nasıl kılınacağı ise, 1134 - 1140 numaralı hadisler arasındaki ``Vitir Namazı´´ bahsinde geniş bir şekilde anlatıldı. Peygamber aleyhisselâm ilk zamanlar vitir namazını bazan gecenin ilk saatlerinde bazan da gece yarısı kılmıştı; fakat sonraları hep gecenin sonunda, yani seher vaktinde kılmış ve ``Gece kıldığınız namazın son rek`atı vitir olsun´´ ve ``Sabah namazı vakti girmeden vitri kılınız´´ (bk. 1136 ve 1137 numaralı hadisler) buyurmak suretiyle vitir namazının gece namazlarının sonunda kılınmasının uygun olacağını göstermişti. Bununla beraber bazı meşguliyetleri ve yorgunlukları sebebiyle gecenin sonuna doğru kalkıp teheccüt namazı, ardından da vitir namazı kılamayacak kimselere bir kolaylık olmak üzere, onların gecenin ilk kısmında kılabileceklerini söylemişti.
Hadislerden Öğrendiklerimiz
1. Gece namazı (teheccüt namazı) ikişer rek`at olarak kılınır.
2. Teheccüt namazı kılmaya kalkacağından emin olan kimse vitir namazını daha önce kılmamalı, teheccüt namazının sonunda bir rek`at daha kılarak, gece ibadetini vitirle sona erdirmelidir.
3. Vitir namazının tan yeri ağarmadan önce kılınması gerekir.
1173. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem`in günlerce oruç tutmadığı olurdu; öyleki artık o ay oruç tutmayacak zannederdik. Bazan da o kadar çok oruç tutardı ki, artık o ay orucu hiç bırakmayacak zannederdik. Onu gece namaz kılarken görmek istersen, mutlaka öyle görürdün. Uyurken görmek istersen öyle görürdün.
Buhârî, Teheccüd 11, Savm 52, 53. Ayrıca bk. Müslim, Savm 178-180; Ebû Dâvûd, Savm 59; Tirmizî, Savm 57; Nesâî, Sıyâm 34, 70; İbni Mâce, Sıyâm 30
Açıklamalar
Resûl-i Ekrem Efendimiz`in namazı, orucu, yiyip içmesi, oturup kalkması, kısaca bütün yaşayışı, olması gerektiği şekildeydi. Onun hayatında hiçbir aşırılığa yer yoktu. Farz namazın dışında, mutlaka yapacağım diye kendini zorladığı ibadetleri mevcut değildi. Bu sebeple ashâbını ibadet konusunda mûtedil olmaya teşvik eder, 144-154 numa-
ralı hadislerin bulunduğu ``Allah`ın Emirlerine Uymada Ölçülü Olmak´´ bahsinde açıklandığı üzere, onları aşırı derecede ibadet etmekten sakındırırdı. Zira Allah`ın Resûlü insanların huy ve mizaçlarını iyi bilirdi. Çok ibadete özenenlerin bir müddet sonra buna dayanamayacaklarını, o ibadeti büsbütün bırakacaklarını hesap ederdi. İşte bunun için arkadaşlarına az, fakat devamlı ibadet etme alışkanlığını kazandırmaya çalışırdı.
Peygamber aleyhisselâm herkese yapacağı kadar ibadeti tavsiye etmekle beraber, ashâb-ı kirâmın yaptığından daha fazla ibadet ederdi. Zira onun en büyük zevki ibadet etmekti. Bununla beraber içinde bulunduğu zamanı, zemini, neşeli veya neşesiz oluşunu dikkate alır, ibadet etmeye arzu duyduğu zaman kalkıp ibadet ederdi. Bu bazan gecenin ilk kısmı, bazan gece yarısı, ama çoğunlukla seher vakti dediğimiz gecenin son kısmı olurdu. Teheccüt namazlarını her zaman aynı miktarda kılmaz, her rek`atte aynı miktarda Kur`an okumazdı. İşte bu sebeple ashâb-ı kirâm onu günün veya gecenin belli saatlerinde değil, değişik saatlerinde ibadet ve istirahat ederken görürlerdi. Zaman olur haftalarca oruç tutardı. Ashâb-ı kirâm, herhalde Resûlullah hiç ara vermeden devamlı oruç tutacak diye düşünürdü. Zaman olur günlerce oruç tutmazdı. Bu defa da arkadaşları, herhalde Resûlullah artık oruç tutmayacak derlerdi. Allah`ın Resûlü bu tavrıyla ümmetine, nâfile ibadetler konusunda nasıl davranmaları gerektiğini de öğretmiş olurdu.
Kısaca belirtmek gerekirse, Resûlullah Efendimiz`in her davranışı ve her ibadeti ölçülü ve dengeliydi.
( 6 )
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Nâfile ibadetlerin belirli zamanlarda ve belirli miktarlarda yapılması gerekmez. İnsan canının istediği zaman istediği kadar nâfile ibadet etmelidir.
2. Üzerinde hakkı bulunan kimselere haksızlık yapmamak şartıyla, özellikle geceleri nâfile namaz kılmaya, gündüzleri nâfile oruç tutmaya çalışmalıdır.
1174. Âişe radıyallahu anhâ`dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin on bir rek`at namaz kılardı. O namazın bazı rek`atlerinde, sizden birinizin elli âyet okuyacağı kadar bir zaman başını kaldırmadan secdede dururdu. Sabah namazının farzından önce iki rek`at namaz kılar, sonra müezzin gelip namaz kılınacağını haber verene kadar sağ yanı üzerinde yatardı.
Buhârî, Vitir 1, Teheccüd 3. Ayrıca bk. Nesâî, Ezân 41, Sehv 74; İbni Mâce, İkâmet 181
Açıklamalar
Peygamber aleyhisselâm geceleri iki rek`atte bir selâm vererek bazan yedi, bazan dokuz, bazan da on bir rek`at namaz kılardı. Kimi zaman uzun âyetler ve sûreler okuyarak kıyâmda epeyce bir süre kalması veya aşağıda bahsedileceği üzere secdelerde uzun müddet zikirle meşgul olması sebebiyle namaz rek`atları değişirdi.
Teheccüt namazının son rek`atını tek kılmasının hikmeti, vitir bahsinde de anlatıldığı üzere, gece namazının son iki rek`atına bir rek`at daha ilâve ederek vitir namazını gecenin bu ilerlemiş saatinde edâ etmesiydi.
1106 ve 1107 numaralı hadislerde geçtiği üzere sabah namazının sünnetini kısa sûreler okuyarak çabucak kılar, sonra sağ yanına yatarak dinlenirdi. Müezzinin sabah namazının farzına başlanacağını haber vereceği âna kadar istirahat etmesinin sebebi, gece ibadeti dolayısıyla yorgun düşen vücudunu dinlendirmekti. Zira o bir müddet sonra sabah namazının farzını kıldıracak, bu sırada uzun âyetler okuyarak kıyamda kalacaktı. Bu sebeple vücudunun dinç olmaya ihtiyacı vardı.
Bu hadiste dikkatimizi çeken husus, Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem`in gece namazının bazı rek`atlarında elli âyet okunacak kadar uzun bir süre secdede kalmasıdır. Bir insanın bu zaman zarfında ayakta durması bile müşkil iken Peygamber Efendimiz`in bu kadar uzun bir süre secdede kalabilmesi, onun Allah`a ibadet etmekten derin zevk almasıyla, namazın ona ``gözünün nûru´´ kılınmasıyla (Ahmed İbni Hanbel, Müsned, III, 128) açıklanabilir. Şu da bilinmektedir ki secde, kulun en mütevâzi, en samimi, en ihlâslı olduğu, Allah`a en yakın bulunduğu bir haldir. Bu sebeple secde sadece Allah`a yapılır. O`nun dışında hiçbir varlığa secde edilmez.
Hatıra gelebilecek bir soru da Efendimiz`in bu kadar uzun süre secdede ne yaptığıdır.
Hadîs-i şerîflerden öğrendiğimize göre Allah`ın Resûlü secdede dua ve tesbih ile meşgul olurdu. Hz. Âişe`nin belirttiğine göre Nasr sûresindeki ``Fe-sebbih bi-hamdi rabbike ve`stağfirh = Rabbine hamd ederek O`na tesbih et!´´ âyeti nâzil olduktan sonra rükûda ve secdede en çok okuduğu dualardan biri şu idi: ``Sübhânekellâhümme rabbenâ ve bi-hamdik, Allahümme`ğfir-lî = Ey bizim Rabbımız olan Allah! Seni kendi kudretimle değil, senin yardımınla ve sana mahsus olan hamd ile tesbih ederim. Allahım beni bağışla´´ (Buhârî, Ezân 123, 139). Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem`in bütün günahları bağışlandığı halde, o, Allah Teâlâ`ya bunca nimetinden dolayı şükretmek istediğini söyler, O`nun yardımına her zaman muhtaç olduğunu, O`na kulluğunu her zaman göstereceğini belirtir ve Rabbine işte böyle dua ve istiğfâr ederdi.
Peygamber aleyhisselâm`ın secdede iken yaptığı dualardan biri de şu idi:
``Allâhümme leke secedtü ve bike âmentü ve leke eslemtü. Secede vechî lillezî halekahû ve savverahû ve şakka sem`ahû ve basarahû, tebârekellâhu ahsenü`l-hâlikîn = Allahım! Sadece sana secde ettim. Yalnız sana iman ettim. Sana teslim oldum. Benim yüzüm kendini yaratıp ona şekil veren, kulağını ve gözünü var eden Rabbine secde etti. Yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir´´ (Müslim, Müsâfirîn 201).
Hadisin benzeri 817 numara ile de geçmiştir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Peygamber Efendimiz geceleri, sonuncusu vitir olmak üzere on bir rek`at namaz kılardı.
2. Bu namazın bazı rek`atlarında, ashâbının elli âyet okuyacağı kadar uzun bir süre secdede kalır ve bu sırada Rabbine dua ve istiğfâr ederdi.
3. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem teheccüt namazı kıldıktan sonra bir müddet sağına yatıp dinlenir ve böylece sabah namazını daha dinç olarak kılardı. .
1175. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne ramazanda ne başka zamanda gece on bir rek`attan fazla namaz kılmazdı. Önce dört rek`at kılardı ki, onların güzelliği ve uzunluğu anlatılacak gibi değildi! Sonra dört rek`at daha kılardı. Onların da güzelliğini ve uzunluğunu hiç sorma! Sonra üç rek`at daha kılardı. Ben:
- Yâ Resûlallah! Vitri kılmadan mı uyuyorsun? diye sordum. Bunun üzerine şöyle buyurdu:
- ``Âişe! Benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz.´´
Buhârî, Teheccüd 16, Terâvih 1, Menâkıb 24; Müslim, Müsâfirîn 125. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 26, Tirmizî, Mevâkît 208; Nesâî, Kıyâmü`l-leyl 36
Açıklamalar
Resûlullah Efendimiz`in geceleyin on üç rek`at namaz kıldığını rivayet eden sahâbîler, buna sabah namazının iki rek`at sünnetini de ilâve etmişlerdir. Geceleyin on bir rek`at kıldığını söyleyenler de sabah namazının sünnetini dikkate almamışlardır.
Ashâb-ı kirâmdan Ebû Seleme hazretleri, ramazan ayında Peygamber Efendimiz`in daha fazla ibadet edeceğini düşünmüş, sonra da öyle olup olmadığını Hz. Âişe`ye sormuştu. Bunun üzerine Âişe annemiz, Resûl-i Ekrem`in gece ibadetlerinin hiçbir ayda değişmediğini belirtmiş, geceleri önce dört rek`at namaz kılıp selâm verdiğini, sonra tekrar dört rek`at kılıp selâm verdiğini, ardından da üç rek`at namaz kıldığını söylemişti.
Hz. Âişe`nin bu rivayetini, Hanefî âlimler, gece namazının kaçar rek`at kılınacağı konusunda delil kabul etmişlerdir. Onlara göre gece namazları dört rek`atta bir selâm vererek kılınır. Son olarak da, tek selâm ile üç rek`atlı vitir namazı kılınır. Hanefîler`in dışındaki diğer üç mezhep ise, gece namazının iki rek`atta bir selâm verilerek kılınacağına dair 1171 ve 1172 numaralı hadisler ile benzeri hadisleri esas almışlar, bu hadisteki dörder rek`at ifadesini de, iki rek`atta bir selâm vererek kılınan dörder rek`at şeklinde anlamışlardır.
Hz. Âişe daha sonra Resûlullah Efendimiz`in gecenin ilerlemiş saatinde ilâhî huzurda bulunmaktan aldığı derin zevki ve duyduğu huşûu anlatmıştı. İnsanların çoğunun uykuda bulunduğu seher vaktinde Cenâb-ı Hakk`a ibadet etmeyi pek sevdiğini, namaz kılarken bazan ayakta bazan oturduğu yerde uzun âyetler okuduğunu, rükûda ve secdede saatlerce dua ve istiğfâr ettiğini söylemişti. 1178 numaralı hadiste Efendimiz`in kıraatinin, rükû ve secdesinin uzunluğu hakkında daha geniş bilgi bulunmaktadır.
Hz. Peygamber yukarıda anlatıldığı şekilde sekiz rek`at namaz kıldıktan sonra biraz dinlenir, sonra vitir namazını kılardı. Onun vitir namazını kılmadan önce biraz dinlendiğini gören Hz. Âişe, ``Yâ Resûlallah! Vitir namazını kılmadan mı uyuyorsun?´´ diye sordu. Bunun üzerine Allah`ın Resûlü, gözleri uyusa bile kalbinin uyumadığını söyledi. Gözlerin uyuduğu halde kalbin uyumaması, bütün peygamberlere mahsus ilâhî bir lutuftur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Peygamber Efendimiz`in gece ibadetleri hiçbir zaman değişmezdi.
2. Saatlerce süren gece namazlarını derin bir huzur ve huşû ile kılardı.
3. Peygamberlerin gözleri uyusa bile kalpleri uyumaz..
1176. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:
Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem gecenin ilk kısmında yatıp uyur, son kısmında kalkarak namaz kılardı.
Buhârî, Teheccüd 15, Müslim, Müsâfirîn 129. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü`l-leyl 17, 30, İbni Mâce, İkâmet 182
DEVAMI 7. BÖLÜMDE MUTLAKA OKUYUN


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.