Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10194
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (423) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (848) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (30)
Görüşler (512)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
Ömer SAĞLAM - (Ziyaretci) 8.01.2017 16:46:04

Hz. Ali kelle avcısı değildir..

Hz. Ali kelle avcısı değildir..

Yukarıdaki başlığı taşıyan aşağıdaki yazımı geçen sene bugün (8 Ocak 2016) yayınlamışım facebook sayfamda.
Ancak bizim ahali az okuyan çok bakan türünden olduğundan fazla rağbet etmemiş yazıya.
Bir yılda almış olduğu beğeni sayısı 11, yorum sayısı 6.
"Satranç oynayanlar lanetlenmiştir, onları seyredenler de domuz eti yemiş gibidirler. Böyle boş zamanlarda satranç türü oyunlar oynayacağınıza, zikirmatikler var tık tık atıyor. Elinize onlardan alın sübhanallah dilerek zikir çekin.." fetvasını duyunca, nedense o yazıyı tekrar yayınlama gereği duydum birinci sene-i devriyesinde.
Umarım faydalı olur.

Yazı şöyle:

Bugün bizim camide vaaz veren vaiz efendi şöyle diyordu:
Hz. Peygamber, başlangıçta kabir ziyaretlerini yasaklamıştı, sonra müsaade etti.
Ölüler, kendileri adına sizin gönderdiğiniz hayır hasenattan haberdar olurlar.
Ölülerinizin bedduasını almayın, çünkü ölünün bedduası dirinin bedduasından çok daha tesirlidir!
Hz. Ali bir gün atıyla şehir dışından gelmiş, bindiği at çok yorulmuştu.
At Peygamber`e şikayette bulundu.
Diyeceksiniz ki; at konuşur mu?
Eğer Allah isterse at da konuşur, taş da.
At Hz. Peygamber`e dedi ki;
-"Ey Allah`ın Rasulü, Ali beni çok yoruyor; uzak mesafelere gidiyor, sonra da aynı mesafeden geri şehre dönüyor. Bu sebeple çok yoruluyorum. Ali`yi uyar da, beni daha az yorsun..."
Hz. Peygamber, atın bu şikâyetini Ali`ye söyleyince, Ali şu cevabı verdi:
-"Ey Allah`ın Rasulü, sefere çıkınca akşama mutlaka eve dönmek istiyorum. Müşriklerin ve kâfirlerin bana zarar vermelerinden korkuyorum. Onun için de haliyle çok mesafe kat etmek zorunda kalıyorum..."
Bunun üzerine Hz. Muhammed (s.a) Hz. Ali (Kerremallahu Veche)ye dedi ki;
-"Gece eve dönmek için geç kaldığında mezarlıklara gir, orada misafir ol. Onlar seni korurlar"
Hz. Ali bir seferinde şehre dönmek için geç kaldığında Hz. Peygamber`in tavsiyesine uydu ve bir mezarlığa dönüp yattı.
Yattığında, yanı başındaki kabirde azap çeken adamın çektiği azaba şahit oldu.
Adama dedi ki;
-"Hayırdır hemşerim, ne derdin var?"
Adam şöyle cevap verdi;
-"Ya Ali, benim falanca yerde oturan bir oğlum var. Yapmış olduğu işlerden dolayı sürekli azap çekiyorum..."
Hz. Ali, bunun üzerine ertesi günü adamın oğlunu buldu ve hemen kellesini aldı!
Başka bir zaman yine aynı kabrin yanına gelip yattığında adam Hz. Ali`ye dedi ki;
-"Ya Ali sen ne yaptın? Oğlum arada sırada benim adıma bazı küçük hayır işleri de yapar onun için başımda küçük bir idare lambası sürekli yanar dururdu. Sen onu büsbütün söndürdün..."
...
Evet; Diyanet`in camisinde bugün böyle bir vaz verdi bizim vaiz efendi!
Adam Karadeniz şivesiyle konuşuyordu ve yaşı da bir hayli ileriydi.
Ben caminin alt katında olduğum için üst katta vaaz veren adamı şahsen göremedim.
Ancak sesinden oldukça yaşlı birisi olduğu anlaşılıyordu.
Esasen bu adam sık sık vaaz veriyor bizim camide.
Belli ki; ya emekli bir vaiz ya da müftü.
Şimdi bu adamın söylediği sözlerin hangisini, neresinden düzeltelim!
Evet; mezar ziyaretleri konusunda vermiş olduğu bilgi doğrudur; ancak Hz. Peygamber bu yasaklama ve izin verme işini kendisi bizzat yapmayıp, konuya ilişkin Kur`an ayetleri gereğince yapmıştır(1).
Bunun dışında, Allah Hz. Peygamber`e hayvanlarla konuşup anlaşma yeteneği vermemiştir. Bu sebeple Hz. Ali`nin atının, Hz. Peygamber`le konuşması külliyen yalandır, İsrailiyattır. Kur`an`a göre; Allah, peygamberlerden sadece Hz. Süleyman`a, hayvanlarla, cinlerle ve rüzgârla konuşma yeteneği vermiştir(2).
Hem madem Allah`ın istemesiyle at dile gelmiştir, neden şikayetini doğrudan Hz. Ali`ye değil de, Hz. Peygamber`e iletmiştir!
Oysa vaiz efendi atı konuşturmak yerine, konuya ilişkin rivayeti, "Hz. Peygamber, Ali`nin altındaki atın yorgunluktan bitap düştüğünü ve ter içinde kaldığını görünce Hz. Ali`ye dönüp şöyle dedi..." şeklinde aktarsaydı, çok daha mantıklı olurdu.
Öte yandan, ölülerin dirilerle ilişki kurması, onlarla konuşması, onlara beddua etmesi ve dirilerin gaibi bilmesi Kur`an`a aykırıdır.
Bu, Hz. Ali de olsa böyledir, Hz. Peygamber de olsa böyledir.
Gaibi sadece Allah bilir(3).
Yine ölülerin dirilere hiç bir faydası dokunamaz.
Bu sebeple, Hz. Peygamber`in Ali`ye "Mezarlıklarda yat, onlar seni korurlar" demesi akla ziyan bir durumdur.
Ölülerin, dirileri koruma veya dirilere engel olma yetenekleri olsaydı, bugün kabristanlar işgal altında olmazdı.
Özellikle, esrarcıların, ayyaşların, hırsızların, tinercilerin ve balicilerin mekanları olmazdı.
Bugün Çanakkale`ye gidin kendi gözlerinizle görün; Çanakkale şehitlerinin kemikleri oraya buraya saçılmış durumdadır.
En küçük eşelemede, en küçük bir yol açmada veya selde toprağın altından kemikler fışkırmaktadır!
Allah`ın "Ölümsüzdür" dediği şehitler bile, bırakın dirileri korumayı, kendi kemiklerini bile koruyamıyorlar dış etkenlerden!
Hz. Ali, öyle araştırma ve yargılama yapılmadan kendi keyfine göre kelle uçuracak bir kelle avcısı gibi göstermek kimin haddinedir?
Esasen İslam`da "yargısız infaz" yoktur.
Hele de bu adam, Hz. Ali gibi ilmin ve hâyânın sembolü bir adamsa.
Aksini savunmak, EL KAİDE ve onun türevleri olan IŞİD`e, El-ŞABAB`a, EL-NUSRA`ya, BOKO HARAM`a, ayrıca FETÖ`ye ve PKK`ya destek vermekten başka hiç bir anlam taşımaz.
Dolayısıyla bizim vaiz efendi, düpedüz Hz. Ali`ye bühtanda bulunmuştur bugün.
Atatürk ise işte bu türlü din algısına, din yorumuna ve din adamlarına karşı çıkmıştır.
O sebepledir ki; İslam`ı bu türlü anlayan ve anlatanların hücumuna ve hışmına uğramıştır Cumhuriyet tarihi boyunca.
Elbette en çok da öldükten sonra...
______________
1- Bkz. Tekâsür Sûresi.
2- Örn. bkz. Kur`an-ı Kerim, Sebe/12-14, Neml/16-28, Saad/36-38, Nahl/18.
3- Bkz. En`am/59, Neml/65


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.