İSLAM YOLUNDA YÜRÜMEK (2-3)
Mustafa Mete İSLÂMOĞLU İSLAM YOLUNDA YÜRÜMEK ( 2 ) BİR DUA : ``Allah`m! Bana doğru olanı ilham et ve beni nefsimin şerrinden koru´´ (Tirmizi Deavat,70) İslamsız bir dünya kap kara, vahşi ve insanlık onurunu çiğneyen bir dünya olur. Bunu düşünmek bile akılla alay etmek abesle iştigaldir. Batı dünyası mezhep,din ve ırk savaşlarıyla kasıp kavrulurken İslam onlara yardıma koşmuş ve bu vahşeti ve katliamı durdurmuştur. 200 yıl süren haçlı seferleri dünyanın en vahşi en acımasız ve kuralsız savaşını yapmış, bir Müslüman öldüren haçlının cennete gideceği yalanını bile uydurulmuş ve o bölgede birçok insan buna inandırılmıştır. İşte İslamofobya`da bugün bu haçlı seferlerinin bir başka versiyonudur. M Ü SLÜMANLARA DÜŞEN GÖREVLER Müslümanlar bu gibi hassas konularda çok daha dikkatli olmak zorundadırlar. Başta islamı doğru anlama,yaşama ve tebliğ etme görevlerini eksiksiz yapmak zorundadırlar. İslamifobyanın yaygın olduğu ülkelerde islamı kendi öz kaynağından anlatmalı,yanlış anlaşılacak konulardan uzak durmalıdır.İslamı doğru anlatacak,diziler,filimler,konferanslar,paneller,cd`ler ve sempozyumlar hazırlanmalı ve takibi yapılmalıdır.Her türlü terör olaylarından uzak durulmalı, şiddet kesinlikle olmamalıdır.Huzurun ve kurtuluşun islamda olduğu her vesile ile dillendirilmelidir.Her türlü tedbir alındıktan sonra takdir Allaha bırakılmalıdır. BATI VE İSLAMOFOBYA İslamofobya, batıda İslam korkusu demektir. Özellikle Avrupa, Amerika,Rusya ve Çin gibi ülkelerde eskiden beri var olan ancak 11 Eylül 2001 Amerika`daki ikiz kulelerin vurulmasından sonra daha net olarak ortaya çıkmıştır. Vatikan ve İsrail`de bu İslamofobya kurgusuna, kandırmacasına destek vermektedirler. NEDEN İSLAMOFOBYA? İnsanlık her alanda bir bunalıma ve sıkıntıya girmiş bulunmaktadır. Bunların çözümü şuana kadar mümkün olamadı. Bunun çözümü evrensel din olan İslam dinindedir. İşte bunu bilen batılılar, kendi sömürü, asimilasyon, korkutma ve yok etme çalışmalarını devam ettirebilmek için ``İslamofobya´´ İslam korkusu düşüncesini halk arasında yayma çalışmalarına başladılar. Özellikle Avrupa`da; Fransa, İtalya, Almanya, İskandinav ülkeleri, Vatikan, ABD bu konu üzerine fazla mesai yapma ve odaklanmaya gittiler. Şu anda özellikle Fransa`da ve Amerika`da İslamofobya çok yaygınlaşmış, korku filmleri haline dönmüştür. Müslüman bir aile; başörtülü bayan ve sakallı bir Müslüman sokaklara çıkamaz, ihtiyaçlarını göremez, okuyamaz ve insani vazifelerini yerine getiremez hale gelmiştir. TRT haber`de her Pazar saat 21.00`de´´ İslamofobya´´ adlı bir dizi yayınlanmaktadır. Bunu izleyince insanların bu kadar vahşileşeceğini, Müslümanlara saldıracağını ve yaşama hakkını elinden alacağını görmeniz mümkündür.Müslümanların Cuma namazlarını kılmaları ve diğer toplu ibadetlerini yapmaları yukarda saydığımız ülkelerde ya yapılamamaktadır ya da fanatikler veya vampirler tarafından saldırıya uğramaktadırlar. Hâlbuki evrensel din olan İslam böyle bir korkuyu veya İslamofobya yakıştırmasını ve yalanını asla özünde barındırmaz. Çünkü onun için insanlık onuru ve yaşam hakkı kutsaldır, dokunulamaz. İslam`ın buralarda kasıtlı olarak ve ön yargılarla yanlış anlatılması ve terörle iç içe gösterilmesi bu çevrelerin ekmeğine yağ sürmüştür. İslamofobya tamamen yanlıştır ve kasıtlıdır. İslam&8216;ın yayılmasını önlemek ve böylece Müslümanları cezalandırmaktır. DEVAMI 3. BLÜMDE Mustafa Mete İSLÂMOĞLU İSLAM YOLUNDA YÜRÜMEK ( 3 ) KABİR SUALİ Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed`in olarak dünyada Mariye`den doğma (olma) İbrahim isminde bir oğul evladı kalmıştı. Ancak bir gün küçük İbrahim`e annesi olan Mariye`nin kucağında uyurken rahatsızlanmıştı. Henüz yaşı ondört(14) aylıktı, bu arada anlaşılan ruhunu teslim etme alametleri belirdi, çenesi yavaş yavaş atmağa başladı. Bu arada Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz evladı olan İbrahim`e bakıyor ve mübarek dudaklarından şu kelimeler dökülüyor, ``Ey İbrahim şu anda baban olan ben bu durumda Allah`ın emri olan ölüme karşı hiç bir şeye kadir değilim. Yani elimden bir şey gelmiyor. Bu konuda sahabeye babanın evladına karşı acıyıpta ağlamayın tavsiye de bulunduğu halde, kendisi oğlunu kucağına alarak, Allah`ın evlada karşı olan acıma duygusundan doğan merhametten ötürü kucağına alarak gözlerinden damla, damla rahmet yaşları akmağa başlar, kendi eli ile evladını kabre indirerek üzerine toprak örter sonunda kabrin başına durarak şu talgında bulunur, ``Ey İbrahim sana şimdi sual melekleri geldiği zaman, deki, Rabbim Allah, Rasulullah babamdır, dinim İslam`dır´´ tavsiyesinde bulunur. Hz. Peygamber`in arkasına baktığında Hz. Ömer`i perişan bir vaziyette görür, Ömer`e sizi rahatsız eden nedir der? Hz. Ömer, Hz. Peygamberimize şu karşılıkta bulunur, ``Ey Allah`ın Rasulü oğlunuz İbrahim henüz akıl baliğ olmadı, telkin ona gere mi ki? O henüz hiç bir şeyle mesul değildir. Devam eder ya senin evladın küçük yaşta onun durumu böylede, ya Ömer`in durumu nasıl olacak. Çünkü seni ben, o esnada nerde bulayım. Hz. Peygamber Efendimiz Ömer`e şöyle der, ``Korkma Hz. Allah hiç bir kimseyi mahrum etmez´´ diyerek şu mealdeki ayeti kerimeyi okur; (ALLAHU TEALA SAĞLAM SÖZLE İMAN EDENLERİ HEM DÜNYADA, HEM DE AHİRETTE SAPA SAĞLAM TUTAR. ZALİMLERİ İSE ALLAH SAPITIR? ALLAH DİLEDİĞİNİ YAPAR) cevabını verir. PEYGAMBERLİKTEN MALUMAAT Yine Rum diyarının azgın meliki (hükümdarı ) Kisra günlerden ``bir gür yemene bir heyet gönderip, Arap yarımadasında meydana gelen Peygamberlik iddiasın bulunan Allahın rahmet Peygamberi, Hz. Muhammed S.A.V. Efendimiz hakkin da malumat, bilgi edinmek için, göndermiş olduğu heyeti gönderirken şöyle talimat veriyor. O peygamberlik iddiasında bulunan şahsı, sağ, ya da ölü, olarak yakalayıp getirmenizi isterim edası ile emir veriyor. Göndermiş olduğu heyet Arap yarım adasına varınca, araştırıyorlar, soruyorlar, nihayet aradıkları şahıs olan Hz. Peygamberi Medine`de buluyorlar. Kisra`nın gönderdiği heyet, Hz. Peygamberin yanına girdiklerinde Kisra`nın emrini arz ediyorlar. Ancak cihan Peygamberi, gelen heyete şöyle diyor, Bugün gidin yarın gelin diye söyler. Heyet Hz. Peygambere ikinci gün geldiklerinde, Hz. Peygamber efendimiz heyete, Allah Kisra hakkında gerçek hükmünü verdi, daha sonra Kisra`nın öz oğlu bu gece öldürüldü haberini bu olanğan üstü hal (Kisra`nın ölüm haberi) bir nevi Hz. Peygamberin bir mucizesi olarak tarihe geçmiş oldu. Nihayet Kisra`nın gönderdiği heyet Rum diyarına avdet ettiklerinde, Kisra oğlu tarafından öldürüldüğü haberini ikinci defa duymuş oldular. DEVAMI 4. BLÜMDE
|