Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10192
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2285) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (847) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (542) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (889) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Din konuları
Açıklamalar (30)
Görüşler (512)


Din - Görüşler konusu hakkında görüşler
M. Kemal Adal - (Ziyaretci) 1.05.2016 21:45:22

KURAN`I VE ATATÜRK`Ü ANLAMAK


KURAN`I VE ATATÜRK`Ü ANLAMAK




İnanç / itikat, insanların kişisel seçim, tercih ve sorumluluğu; eylemleriyle beraber Dünya hayatındaki sınavıdır.




İslami İtikada göre:




ALLAH, indirdiği (Vahiy) ve gösterdiği (Kâinat ve İnsan) Kitaplarında, insanlara Hak ile batılı / iyi ile kötüyü / doğru ile yanlışı / güzel ile çirkini anlatıp gösterir. Dileyene / dilediğine bunları ayırt etme gücünü verir.




ALLAH, İnsanlara seçim ve tercihlerine göre yol gösterir, onları kılavuzlayıp hidayete erdirir.




ALLAH, peygamberlerini sadece TEBLİĞ (Hakikati Duyurma), İNZAR (Uyarma) ve TEBŞİR (Müjdeleme) ile görevlendirmiş ve yetkilendirmiştir.




Allah`ın peygamberlerine indirdiği vahiy kitapları, insanlar için yolladığı mesajlarıdır. Allah mesajlarını seçtiği peygamberlerine / elçilerine, toplumun anlaması için o toplumun diliyle göndermiştir.




Allah`ın elçisi / resulü olan son peygamber de (Hz. Muhammed), tüm insanlar için kendisine Arapça olarak indirilen /vahyedilen Allah sözünü (Kuran) , ana dili Arapça olmayan toplumlara, anlamaları için, o toplumların diliyle konuşan kendi elçileriyle göndermiş ve tebliğ etmiştir.




Allah Kuran`da: ``Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönlün hepsi bundan sorumlu tutulacaktır.´´ (17/İSRA/36) buyurmuştur.




Atatürk de: ``Türk Kuran`ın arkasında koşuyor; fakat onun ne dediğini anlamıyor, içinde neler var bilmiyor ve bilmeden tapınıyor. Benim maksadım; arkasında koştuğu kitapta neler olduğunu Türk anlasın´´ (Osman Ergin, Türk Maarif Tarihi 1-5, 1977 /A. Gürtaş, s. 41) demektedir.




Atatürkçü düşünceye göre toplumların temel kurumlarından birini oluşturan din, evrende meydana gelen ve açıklanabilen olayların ötesindeki, ilmin sınırı ilerisindeki gerçeği insanların anlaması, onunla temas etmesi ve ona uygun olarak yaşama çabasıdır. Vahye dayanan dinlerin temel görevi, insanların kişiler olarak tek tek ulu bir varlık olan Allah`a bağlanmalarını sağlamaktır ("Din" Atatürkçülük: Atatürkçü Düşünce Sistemi, Üçüncü Kitap, MEB Yayını, İstanbul 1984, A.g.m., s. 225.)




Atatürk şöyle demiştir: "Din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası vardır ki din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır" (Utkan Kocatürk, Atatürk`ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi yayını, Ankara 1999 s.228), "Milletimiz din ve dil gibi iki kuvvetli fazilete sahiptir. Bu faziletleri hiçbir kuvvet milletimizin kalp ve vicdanından çekip alamamıştır ve alamaz"(Kocatürk, a.g.e., s.233.)





"Büyük dinimiz, çalışmayanın insanlıkla alâkası olmadığını bildiriyor. Bazı kimseler zamanın yeniliklerine uymayı kâfir olmak sanıyorlar. Asıl küfür, onların bu zannıdır. Bu yanlış yorumu yapanların amacı, İslâmların kâfirlere esir olmasını istemek değil de nedir? Her sarıklıyı hoca sanmayın, hoca olmak sarıkla değil, beyinledir." (Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk`ün Söylev ve Demeçleri II, Toplayan: Nimet Unan; Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayınları: I, İkinci Basım, 1959, s.128.) diyen Atatürk, milletimizin dinini kaynağından öğrenmesi için çalışmıştır.




Elmalılı Hamdi Yazır`ın, günümüzde de önde gelen İslam alimleri tarafından da hala en güvenilir tefsir olarak kabul edilen, Hak Dini Kur`an Dili (Kuran`ı Kerim`in Türkçe Tefsiri), Atatürk`ün Diyanet İşleri Başkanlığı`na verdiği talimatı üzerine yazdırılmıştır. Atatürk, bu eseri devlet eliyle bastırarak halka ücretsiz ve / veya çok ucuz bir ücretle dağıttırmıştır. Kurân-ı Kerim`in Türkçeye çevrilmesi için Mehmet Akif`e teklif götürmüştür. En iyi hadis kitabı olarak bilinen Buhari`nin hadis kitabının Türkçeye çevrilerek 12 cilt halinde yayınlanmasını sağlamıştır. Görüldüğü gibi Atatürk, milletimizin dinini en iyi şekilde öğrenmesi için onlara Türkçe eserler sunmuştur.












KONULARINA GÖRE

KURAN MESAJI




(Konularına Göre Kuran Mesajı derleme çalışmasını yapmamın bir gerekçesi de budur. MKA)


Konuyla İlgili daha geniş bilgi edinmek isteyenler, ``KONULARINA GÖRE KURAN MESAJI´´ ve ``RESUL KUR`AN`IN KUR`AN TEFSİRİ`` nin de dâhil olduğu ``ATATÜRK VE RESUL KUR`AN - (MKA) 41 E KİTAP´´ ı, güncellenmiş indirme linkinden [ ( bakınız: http://kemaladal.blogspot.com.tr/), (HIZLI BAĞLANTILARIM VEYA ÖNE ÇIKAN YAYIN) ]Bilgisayarlarına indirip, arşivleyerek inceleyebilir ve paylaşabilirler.






Ancak O, dini çıkarlarına alet edip toplumu geriletenlerle sürekli bir mücadele halinde idi. Bu konudaki düşüncelerini de şöyle ifade etmiştir: Dinden maddî menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz, bu vaziyete karşıyız ve buna müsaade etmiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan insanlar, saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizlerin asıl mücadele edeceğimiz ve ettiğimiz bu kimselerdir. (Kocatürk, a.g.e., s.77)




Kulak, göz ve gönlünü kapatarak kendini Kuran`ı ve/veya Atatürk`ü anlamamak için şartlandıran ``bağnaz´´ ların asla bilmeyecekleri gerçek, ``Samimi bir Mümin ve Müslim olmak, bilinçli bir Atatürkçü olmaya engel değildir. Samimi bir Atatürkçü olmak da bilinçli bir Mümin ve Müslim olmaya engel değildir.´´ gerçeğidir.




Toplumumuzun kendini okumuş, tahsilli, aydın ve Atatürkçü olarak kabul eden ve / fakat Kuran`ın gerçek muhtevasından haberdar olmayan kesimi, Kuran`a uzak durmaktadır. Böyle yapmakla da, Atatürk`ün yapıp istediği gibi Kuran konusunda, din konusunda bilgili ve donanımlı olmak yerine, bilgisiz ve cahil kalma kararlılığını sürdürmektedir.




Kuran söylemlerinin dışında toplumu yönlendiren yobaz ve yarı cahillerin uydurmalarına / hurafelerine / iftiralarına karşılık, ``Hayır! Yanlış, o öyle değil. Kuran` da bu konuda şöyle denmektedir´´ diyememek ve hatta dini konuları tartışmaktan kaçınmak / kaçmak, Kuran`a göre yanlıştır, Atatürkçüyüm diyene ise hiç yakışmaz.




Her devirde ve günümüzde, ``Kuran`daki İslam´´ yerine, Allah`a iftira atarak / Allaha isnat ederek, Allah adına din uyduranlar, dini gerçek amacından saptırarak sahte din üreten, Kuran söylemiyle ``ŞİRK´´ (Allah`a ortaklık) koşan ``Allah ile aldatanlar´´ olmuştur, olacaktır.




Cumhuriyet Türkiyesinde de, ``Atatürkçü Düşünme Sistemi Uygulaması´´ yerine, Atatürk`ü kişisel inanç ve anlayışına siper eden, Atatürk`e iftira atarak / Atatürk`e isnat ederek, Atatürk adına laiklik ilkesini amacından saptırarak Atatürk`ün yaptıklarına uymayan söylem ve eylemleri olan ``Atatürk ile aldatanlar´´ olmuştur, olacaktır.




Allah`ın istediği gibi bir Mümin ve Müslim olabilmenin yolu ile dini anlama konusunda Atatürk`ün gösterdiği yol aynıdır. O yol Kuran`ın gösterdiği yoldur.





Türkiye`nin Atatürkçü Düşünce Sistemindeki lâiklik anlayışı, hiçbir şekilde dine karşı olmamıştır. İslâm dinini, maneviyatı, ahlakiyatı reddetmiş değildir. Atatürk, siyaset sahnesinde sömürülmekten kurtarmakla dini yüceltmiştir.




Ayrıca, Türkiye Cumhuriyetinin lâik devlet anlayışını, Marksizmin her türlü dini inancı ve Allah`ı reddeden ateizmi ile asla karıştırmamak lazımdır Ne Atatürk, ne de devrimin öğretisini ortaya koymaya çalışmış olan aydınlar, hiçbir zaman din düşmanlığı etmemişlerdir. Atatürk`ün çabası toplum yaşamını laik bir temele oturtmaya yöneliktir. (Atatürk Yolu, Turhan Feyzioğlu koordinatörlüğünde bir ekip tarafından hazırlanmıştır, Atatürk Araştırma Merkezi yayını, Ankara 1987, s.218-219.)





Çağdaş bir devlet içinde mutlu bir yaşam sürdürebilmek için, Atatürk ilke ve inkılaplarını tam anlamıyla anlamalı ve hayata geçirmeliyiz. Dinin kişisel kazanç ve politik çıkar sağlamak amacıyla kullanılmasına, her iyi ve güzel şey karşısında onu yok edecek gerici kuvvet oluşturmak için alet edilmesine engel olan lâiklik ilkesine sahip çıkmalıyız.




Ardına düşüp alınan yolun ``Allah ile aldatanlar´´ ve/veya ``Atatürk ile aldatanlar´´ ın yolu olup olmadığını anlamanın yolu da Kuran`ı anadilde okuyup içindeki mesajı algılayıp anlamaktır.




``Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden başkası yoktur. Ve onun çalışıp didinmesi yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.´´ (53/NECM/39-41)




BU İLETİYİ YAYMANIZ DİLEĞİ İLE İLGİLENENLERE SAYGIYLA DUYURULUR.




Allah`ın Selam, Rahmet ve Bereketi ile Mağfiret ve Hidayeti, Dileyenin üzerine olsun.




M. Kemal Adal

adalkemal1@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.