ABD`nin `Büyük Sopa` diplomasisi
ABD`nin `Büyük Sopa` diplomasisi
Emperyal devletlerin eskimeyen taktiklerinden biri olan &8216;Savaş yerine tehdit` diplomasi projesidir. Yani, ekonomik yaptırımlar ve siyasi baskılarla yola getirilmek istenen devleti pazarlık masasına oturmaya mecbur etmek. Bu yöntem, gerçek savaşlarda yaşanan insan kayıpları ve büyük maliyetler olmadan istenileni elde etme kurnazlığıdır. 18-19. yüzyıllardan günümüze İngilizler ve sonrasında Amerikalılar başta olmak üzere emperyalist devletlerin zaman zaman başvurduğu bir metottur.
Diğer bir ifadeyle; güç gösterisiyle muhatabının gözünü korkutmak yoluyla hedefe ulaşmaktır. Bu taktiğe, İngilizler &8216;Gambot` (savaş gemisi) diplomasisi, Amerikalılar ise &8216;Büyük Sopa diplomasisi` diyor. ABD, Suriye ve Irak üzerinden Orta Doğu`yu kendi sömürü politikalarına göre dizayn etmeye çalıştığı süreçte, tarihi planların saklandığı sandıktan &8216;Büyük Sopa` projesini çıkararak 70 yıllık müttefiki olan Türkiye`ye karşı kullanmaya başlattığına şahit oluyoruz. ABD yönetimi tarafından, Türkiye`ye yönelik yapılan tehditkar, aşağılayıcı ve baskıcı açıklamalar bu projenin parçalarıdır. Teslimiyetçiliği kabullenmeyen Başkan Erdoğan liderliğindeki &8216;Yeni Türkiye` dize getirilmek isteniyor. Hedef, kendi başına kararlar alan değil, alınan kararlar doğrultusunda verilen rolleri üstlenen, emirler ve talimatlara uyan bir Türkiye. ABD`NİN ASIL HEDEFİ&8230; ABD`nin &8216;Büyük Sopa` diplomasisininüç ayağı bulunmaktadır.
Terör örgütleri kullanılarak Türkiye`yi güneyden kuşatmak. Terör örgütü DAEŞ&8216;le mücadele bahane edilerek, PKK- PYD/YPG`den oluşan terör örgütlerini ABD`nin silahlandırmasının ve FETÖ`nün himaye edilmesinin sebebi budur. Ayrıca &8216;Tampon Bölge` veya &8216;Güvenli Bölge` projeleri ABD`nin &8216;Büyük Sopa` diplomasisinin devamı niteliğindeki yeni oyunlarıdır. KKTC ve Türkiye`nin Doğu Akdeniz`deki haklarını gasp etmek. ABD Jeoloji Kurumu (USGS) araştırmaları tarafından hazırlanan rapora göre; Doğu Akdeniz`de keşfedilmeyi bekleyen 1.7 milyar varil petrol ve 122 trilyon fit küp gaz olduğu belirtiliyor. Bu doğalgaz ve petrol rezervleri, ABD öncülüğündeki Batılı emperyalist devletlerin iştahını kabarttı.
ABD buradan aslan payını kapmak istiyor. Irak`tan Kuveyt`e kadar olan alandaki enerji kaynaklarını elinde tutan ABD`nin petrol devi ExxonMobil firması şimdi Doğu Akdeniz`de, Fransız ve İtalyan enerji şirketleri Kıbrıs Rum kesimiyle ``doğalgaz arama anlaşması´´ imzaladı. İsrail, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi`nin içinde olduğu bir konsorsiyumun hedefi, ABD de başta olmak üzere Batılı devletlere pay verip Türkiye`yi devre dışı bırakmak. ABD ve Fransa; Türkiye`nin dışlanması projesine destek vermektedir. Türkiye`nin ekonomisini çökertmek. Yaptırımlar başlatmak, faiz baronlarına ve onlarla işbirliği içinde çalışan uluslararası sermaye çeteleri, IMF ile Uluslararası Kredi Derecelendirme Kuruluşlarına Türkiye`yi muhtaç bırakmak üzere yaptırımlar ve özel ekonomik operasyonlar başlatmak. Evet, bu üçlü sac ayağı üzerinden sürdürülen &8216;Büyük Sopa` diplomasisi ile Türkiye dize getirilip teslim alınmak isteniyor. Bu ihanet planının en bariz örneği, &8216;Sarı Şeytan` Trump`ın aşağılayan, hakaret ve tehdit eden açıklamalarıdır. &8216;Sarı Şeytan` Trump, açıklamasının satır aralarında ``Eğer Türkiye; terör örgütlerine verdiğimiz desteği kesmemizi istiyorsa, Doğu Akdeniz`deki haklarına kavuşmayı amaçlıyorsa ve ekonomisine yönelik operasyonların bitmesini istiyor ise o zaman vereceğimiz emirlerimizi koşulsuz kabul etmelidir´´ şeklinde imalı mesajını vermiş oldu. Bütün bu tehdit ve şantajlar, 1. Dünya Savaşı sırasında, 29 Nisan 1916`da emperyalist güç odaklarının tarihteki en büyük ihanet projesi olan Sykes-Picot`un devamıdır. Bu gizli ihanet antlaşmasının hedefi, Osmanlı`yı parçalayıp topraklarını bölüşmekti. Nitekim bugünkü oyunların bir değişik versiyonu olan projelerle bu ihaneti gerçekleştirdiler. Şimdi benzer oyun ve entrikalarla karşı karşıyayız. İHANETLERE KARŞI YENİ BİR KUVAYİ MİLLİYE RUHU Büyük bir yorgunluk içinde savaşlardan perişan bir şekilde çıkmış Türk Milleti, yeniden toparlanarak &8216;Kuvayı Milliye` ruhuyla başlattığı Kurtuluş Savaşı sayesinde çöken imparatorluğun yağma edilen toprakları üzerinde yeni bir devlet kurmaya muvaffak olmuş bir millettir. İç ve dış düşmanların tuzaklarına düşmeden bu devleti yaşatmak millet olarak hepimizin asli görevidir. Bu konuda sadece iktidara değil, tüm siyasilere önemli sorumluluklar düşmektedir. Çünkü, ihanet oyunları ve tuzaklarla, bölünmez bütünlüğümüz ile egemenliğimiz hedef alınmaktadır. Unutulmasın ki; şimdi ikbal ve istikbal değil, istiklal kazanma zamanıdır.
|