ABD ve piyonları PKK, YPG /SDG terör örgütleri neden tutuştu?
ABD ve piyonları PKK, YPG /SDG terör örgütleri neden tutuştu?
07 Ocak 2023 Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
ABD yönetimi Türkiye, Rusya ve Beşar Esed rejiminin Moskova’daki görüşmesine ilişkin, Beşar Esed rejimine yönelik politikalarının değişmediğini ve ülkelerin rejimle ilişkilerini düzeltme girişimlerini desteklemediklerini açıklamış.
Suriye halkına zulüm etmeye devam eden Esed rejiminin son 12 yıldaki korkunç insan hakları ihlalleri ve yıllardır acı çeken Suriye halkının insani yardıma erişimi engellemeye devam ettiği doğrudur.
Ancak ABD’nin de Suriye’de kalıcı bir siyasi çözüm için Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BM-GK)’nin 2254 sayılı kararını destekleyen hiçbir girişimi olmadığı bir gerçektir.
Ayrıca, ABD ve Batılı diğer ülkeler, 12 yıllık süreçte diktatör Esed’in yönetimine son verme yerine onun yanlışlarından istifade ederek, kendi çıkar politikaları yönünde bölgeyi şekillendirme adına terör örgütlerinden oluşan bir yapı oluşturarak Türkiye’yi kendi politikalarını kabullenmeye ve desteklemeye zorladığı ise bir diğer gerçektir.
•
ABD’nin hedefi Esed ve onun rejimi değil, Başkan Sayın Erdoğan yönetimindeki Türkiye’dir.
ABD, terörle mücadele adı altında kendisinin var ettiği bir terör örgütü DEAŞ’ı başka bir terör örgütü olan PKK-YPG ve SDG ile yok ediyor görüntüsü içinde bölgede kendine ve ittifak ettiği Batılı emperyalist ülkelere hizmet edecek bir terör devleti kurmayı hedeflediği artık sır değildir.
PKK ve uzantıları YPG ve SDG terör örgütlerini muhatap alarak, 70 yıllık müttefiki Türkiye’ye karşı silahlandırıp kullanması bu ihanet planının bir sonucudur.
ABD bu yanlış girişimleriyle Viyana Devletler Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) kararları ile beynelmilel hukuka göre terör örgütlerini desteklediğinden dolayı suç işlemektedir ve de işlemeye halen devam etmektedir.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar ve Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı Hakan Fidan’ın, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ve Esed rejiminin Savunma Bakanı Ali Mahmud Abbas ile iki ülkenin istihbarat başkanlarıyla Moskova’da bir araya gelmesinden ciddi anlamda ABD’nin rahatsız olması bizi bu girişimlerden vaz geçirmemeli.
Mesela Türkiye’nin ‘beka’ meselesidir ve ABD ise asla güvenilir bir müttefikimiz değildir.
Çünkü, ABD, Türkiye’nin endişelerini ve hassasiyetlerini dikkate alma çağrılarına hiçbir zaman olumlu karşılık vermediği gibi imzaladığı mutabakatların gereğini yapmadığı gibi verdiği sözleri de tutmamıştır.
ABD’nin derin devlet yapılarının Türkiye’nin de toprak bütünlüğü ve egemenliğini hedef alan girişimlerine karşı Türkiye, ülke ve milletinin çıkarlarını koruma adına Moskova, Tahran ve Şam üçgeninde başlattığı temaslar doğrudur ve bu temaslar ABD ve onun öncülüğünde oluşturulan emperyalist güç odaklarının rahatsızlığına rağmen devam etmelidir.
•
Hatırlatmak isterim ki, Türkiye bir ABD veya bir Avrupa ülkesi değildir. Onlar kendi zaviyelerinden Ortadoğu’ya bakışı ile Türkiye’nin bakışı ve yaklaşımı aynı değildir ve de olamaz.
Türkiye bölge ülkeleri ve halklarıyla tarihi beraberliği ve bu beraberliklerin sonucu karma evliliklerden oluşan kan bağının yanında aynı inanç ve kültür gibi ortak değerlerden oluşan bir kardeşlik hukuku bulunmaktadır.
Onun için Türkiye, Batılılar gibi sömürgeci değildir ve onun için Türkiye ve Türk milleti bölge ülkeleri ve halkları ile ilişkilerinde geçmişten gelen ortak değerler ve oluşan bağları hesap eder.
•
Gelelim Suriye muhalefetinin Türkiye’nin Esed rejimi ile ilişkileri normalleştirme girişimlerine gösterdiği tepkiye.
Şu bir gerçek:
Türkiye, Suriye’nin meşru muhalefetine her zaman destek vermiş ancak Suriye muhalefeti içinde bir birlik oluşturamadığı gibi Şam yönetimine karşı bir arpa boyu yol alamamıştır.
Halep merkezli Türkiye karşıtı gösterilerin arkasında ise ABD ve PKK -YPG ve SDG vardır. Moskova temasları hem ABD’yi hem de piyonu PKK/YPG ve SDG gibi terör örgütlerini kudurtmuştur.
Sanırım meselenin anlaşılması için başka söze de gerek yok.
|