Batının öncülüğünü yapan ABD, kime neden düşmandır?
Batının öncülüğünü yapan ABD, kime neden düşmandır?
07 Eylül 2022 Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Kendileri dışındaki ülkeleri sürekli “otoriter ülke” olarak sınıflandıran Batılı devletlerde insan hak ve özgürlükleri ile sosyal bölünmeler sistematik olarak ihlal edildiği gizlenen bir gerçektir.
İkinci dünya savaşından sonra üzerine kurulduğu sekülerizm, çoğulculuk, dini hoşgörü ve eşit vatandaşlık ilkeleri pahasına hoşgörüsüzlüğün çirkin yüzü, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın hızlı yükselişi ise maalesef engellenemiyor.
Savunulan demokratik değerlerden ise uzaklaşıldığı, inkârı mümkün olmayan bir gerçektir.
Batı’da ilk hedef İslam ve Müslümanlardır.
Batı’da büyük Müslüman azınlığı taciz ediliyor. Sosyal bölünme ve şiddet körükleniyor, sivil özgürlükler sistematik olarak ihlal ediliyor.
Bu olumsuzluklara karşı ise hukuk mekanizmaları maalesef istenilen düzeyde işletilmediği için bilhassa 1991’den sonra Batıda Müslümanlar potansiyel suçlu, İslam dini ise çağdışı olarak lanse edildiği için İslamofobia bir görüş olarak benimsenmeye başlamıştır.
Bunun en büyük sebebi, üzerindeki karabulutların hâlâ dağılmadığı 11 Eylül 2001 tarihinde İkiz Kulelere düzenlenen saldırıların hemen ardından ‘İslamic Terör’ ile mücadele adı altında İslam ve Müslümanları hedef alan Bush Doktrini, yani ABD’nin yeni güvenlik politikasıdır.
Başkan Bush 2002 yılında ilan edilen Yeni Ulusal Güvenlik Belgesi’ne dayanarak, 2002’de Afganistan’a ve 2003’te de Irak’a askeri müdahalede bulunması istenilen istikrarsızlık ve kaos ortamının oluşmasına zemin hazırladı.
ABD öncülüğündeki Batılı güç odakları kışkırtmaları ve istihbarat servislerinin özel operasyonlarıyla İslam ülkeleri iç savaşlara sürüklendi.
Müslümanlara yönelik baskı ve artarak devam eden şiddet sonrası ‘İslamcı Terör’ (İslamic Terör) hemoluşturdu hem de karalama kampanyalarında malzeme üretilmesi için kullanıldı.
Yani, ABD ve AB öncülüğündeki Batılı emperyalizm, Müslümanlar üzerinden dünyaya hükmetme otoriterliklerini güçlendirmiş oldular.
Böylece Batılı emperyalistler, küresel özgürlük dengesini güçlü bir şekilde otoriterlik lehine çevirmek suretiyle dünyadaki hegemonik mücadeleye öncülük etmeyi başarmışlardı.
•
Bugün İslam dünyasındaki istikrarsızlığın ve hüküm süren kaosun baş müsebbibi Amerika ve onun öncülüğündeki Batı ve İsrail’dir.
İstihbarat servislerinin özel operasyonlar ile kışkırtmaları ile aynı inanca sahip aynı ülkenin vatandaşları birbirine düşürülüyor.
İslam ülkelerindeki işbirlikçi zalim diktatörlerin hâlâ koltuklarında oturuyor olmaları, bazı ülkelerde yönetimlerin alaşağı edilmesi ile birçok İslam ülkesinde iç savaşların yaşanıyor olması yine Amerika’nın öncülük ettiği Batılı emperyalist ülkelerin işidir.
Çevirdiği entrikalarla Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşı başlatmasında bile rolü olan ABD, yakın zamanda savaşın bir büyük hesaplaşmaya dönüşmesine sebep olacağı ihtimal dahilindedir.
Dünyayı kendi çıkarlarına göre yönlendirmesine engel olan Bazı AB üyesi ülkeleri de cezalandırması kuvvetle muhtemeldir.
Çünkü ABD, emrinde olmayan Batılılara da hayat hakkı tanımayacak kadar gaddardır.
21. yüzyıla girerken İslam ülkeleri ve Müslüman toplumları dizayn eden ABD, şimdi kendi kontrolüne girmeyen diğer din ve kültürlere sahip ülke ve toplumları hizaya getirmeyi planlıyor.
|