Filistin halkı, ya ölecek ya da terk edecek
Filistin halkı, ya ölecek ya da terk edecek 14 Ekim 2023
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, Siyonist İsrail’in Gazze başta olmak üzere Filistinlilerin yerleşim bölgelerine yönelik bitmek bilmeyen saldırı, işgal ve kuşatmanın devamı niteliğinde büyük bir yeni saldırıya hazırlandığı bilgisini üzerine 7 Ekim sabahı İsrail’e “Aksa Tufanı” adıyla kapsamlı bir operasyon başlatmasıyla Ortadoğu’nun dengelerini değiştirecek olayların fitili ateşlenmiş oldu.
İsrail ise yenilmez olarak ilan edilen ordusu ve güçlü istihbaratına rağmen ilk defa eşi benzeri görülmemiş böyle bir eylemin gerçekleştirmesiyle hezimete uğramasının intikamını silahsız ve savunmasız Filistin halkından almaya yönelik soykırıma varan toplu katliamlar başlatması tek kelimeyle bir insanlık suçu ve bir barbarlıktır.
Hamas’ı bu eyleme mecbur eden, İsrail’in aralıksız suç teşkil eden eylemlerinin bir sonucudur.
Ancak, Siyonist İsrail, sergilediği vahşet eylemlerinde yalnız değil.
Yıllarca iki devlet temelinde barış sağlanması yönünde görüş belirttiği halde İsrail’e her türlü desteği veren ve Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilan ederek Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak İsrail’in yayılmacı politikalarıyla Filistinli sivil halka yönelik kanlı eylenmelerini “meşru müdafaa hakkı” olarak gören ABD, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere, İsrail’in suç ortaklarıdır.
Ayrıca, bölgede tek başına bir çözümler üreten büyük aktör olmaya çalışan ancak, taraf olduğu için başarılı olamayan ABD, İsrail-Filistin çatışmasının bu sürece sürüklenmesi baş müsebbibidir.
Yıllardır akan kanın durmaması, İsrail’in bir terör devletine dönüşmesi, ABD’nin Ortadoğu’daki politikasının başarısızlığının canlı bir örneğidir.
…Ve yine Washington’un, Hamas’ın İsrail’e yönelik saldırıları sonrasında bölgeye askeri güç konuşlandırma adına bölgeye uçak gemisini göndererek her türlü askeri desteği, barışa katkı değil, savaşın alevlenmesini kışkırtmak anlamına gelmektedir.
Bütün bu ihanetleri yetmezmiş gibi ABD Başkanı Joe Biden, İsrail’den ek güvenlik talepleri beklediğini ve bunları mümkün olan en kısa sürede karşılamaya hazır olduklarını beyan etmesi Filistin’e ve Filistin halkına düşmanlığının en bariz örneğidir.
•
Siyonist İsrail ne de onun hamiliğini yapan ABD ve yandaşları Batılı ülkeler, akan kanı durduracak, İsrail’in terör devleti politikalarından vazgeçirecek, adil, kalıcı ve kapsamlı barışın sağlanması için müzakere sürecinin başlatılması yönünde hiçbir girişimleri olmadığı gibi Filistinlileri yok edip topraklarını gasp etmeyi hedefleyen Siyonist İsrail’e koşulsuz destek vermesi barışa giden yolun kapatıldığı anlamına gelmektedir.
İsrail’in başlattığı işgal ve saldırıların hedefi, Filistin topraklarında yaşayanların tasfiye edilmesine yönelik açık plandır.
Terör devleti İsrail, Filistinlileri bombalar altında ölmek ya da topraklarından edilmek arasında seçim yapmaya zorlamaktadır.
İsrail işgalinde çatışma boyunca Gazze halkını Sina’ya yerleştirmeye çalışıyor.
İsrail ordusunun basınla iletişimden sorumlu sözcüsü Yarbay Richard Hecht, basın toplantısında, “(Gazze ile Mısır arasındaki) Refah geçişinin hâlâ açık olduğunu biliyorum. Gidebilen herkese çıkmalarını tavsiye ediyorum” şeklindeki açıklamaları bir etnik temizlik planı olduğunu doğrulamaktadır.
Hedef, Gazze Şeridi’ndeki nüfusu boşaltmak ve Filistin davasını tasfiye etmektir.
Filistin’in tamamını işgal etmek isteyen Siyonist planını bozmak için tüm zorlamalara rağmen vatanını terk etmeyen ve toprağına bağlı kalan Filistin halkı, “Mısır kapısı açık, canınızı kurtarmak için Sina’ya kaçmanızı öneririz” çağrılarına “bu vatan bizim, biz bu topraklarda doğduk bu topraklar için ölüme hazırız” diyerek reddetmeleri izzetli ve şerefli olduğu kadar da onurlu bir davranış örneği göstermeleri takdire şayandır.
Bütün bu yaşananlar, beynelmilel hukuka göre bir insanlık sucu olan soykırımdır. Ancak ne hazindir ki, bu sucu ABD öncülüğündeki Batının desteğindeki Siyonist İsrail bu suçu işleme hakkına sahiptir. Sorulamaz, sorgulanamaz…
Filistinliler, haklının değil, güçlülerin ve güce tabanların hakim olduğu bir dünyada yaşamanın bedelini ödüyor.
|