Orta doğunun coğrafi haritası değişirken
Ortadoğuda ve özellikle Arap Devletlerinde birileri sanki bir düğmeye basmış gibi biribiri ardından başlayan ayaklanma isyan ve liderleri ve rejimleri devirme hareketinin hızı kesilmişe benziyor. Olaylar tamamiyle sonamı erdi? yoksa birinci şok dalgasının yaptığı etki mi gözlemleniyor? Bunu zaman gösterecek. Önce Tunusta ve Cezayirde ve daha sonra da Fasta başlayan ve iyi organize edildiği anlaşılan ayaklanma ve isyan hareketleri hemen iktidarları devirebilmiş ve rejimler tehdit altına girmişti. Birinci dalgayı Suriyede ve Yemende vede Ürdün ile Irakın kuzeyinde hissedilen hafif sallantılar takip etti ve sonrasında ise Arap dünyasının yıllarca lidrliğiniğini yapmış olan Mısıra sıçradı. İnanılmaz bir şekilde kütleleri harekete geçirerek Mısırı önce sarstı ve daha sonra da yıllardır Mısırda büyük reformlara imza atmış filstine insani yardım konusunda Türk kızılayının getirdiği yardımlara bile müsaade etmeyerek İsrailin sempatisini kazanmış , iyi ilşkileri sebebi ile ABD den yüklü miktarlarda maddi destek sağlamış olan Hüsnü Mubarek Rejimini devirmeye yönelik bir şekle dönüşmüştü. Orta doğuya yeni bir şekil vermek için hazırlandığı söylenen plan ilk defa bir direnişle karşıaşmıştı. Büyük kitleler Mısırda da harekete geçirilebilmiş ancak Tunus Cezayir ve Fasta olduğu gibi kısa zamanda netice alınamamıştı. Hüsnü mubarak ve taraftarları yüzbinlerin günlerce direnişine yağma ve talanlarına ve istifa baskılarına rağmen yerlerinde duruyorlardı. Planı yapanlar Arap aleminin lideri sayılan Mısırda Mubareğin bu direnişini kırabilmek için bir müddettir orta doğuda ve arap dünyasında liderliğe soyunan bu sebeple de filistin Kurtuluş Örgütüne insani yardım yapabilmek için gemi bile gönderen ancak İsrail tarafından bombalandığı için Tc vatandaşlarının ve bir kundaktaki bebeğin ölümü ile sonuçlanan macera sebebi ile Arap Devletlerinin sempatisini kazanan Türkiyeyi yeni planları içine almakta sakınca görmedler. Bu sebeple Türk devlet adamlarımız.Başbakanımız ve Cumhur başkanımız Hüsnü Mubareke mesajlar göndererek "Halkının sesine kulak ver" çağırısında bulundular. Mubarek bu çağrılara cevap olarak görevini bıraktı.Ve Yönetim askeri bir konseyin eline geçti. Daha çok özgürlük demokrasi ve hürriyet diye yola çıkanlar Mısırda askeri rejime teslim olmuşlardı.Plan zede almıştı.Hemen libyayı devreye soktular Libyada başlatılan isyanda kısa zamanda sonuç alınmalı diktatör Kadafi devrilerek demokratik bir rejimin gelmesi temin edilmeli idi. Libyada olaylar fırtına gibi başladı.isyancılar kısa sürede şehirleri işgal ettiler yagma ve talan ettiler Şantiyeleri yaktılar ve petrol kaynaklarına yöneldiler.Binlerce işçimizin cn güvenliği kalmayınca en seri bir biçimde türkiyeye getirildiler .Kadafini ülkeden kaçtığı söylentileri çıkarıldığı zaman ise Libya lideri Kaddafi kendine bağlı birkilleri ile isyancıların işgal ettiği toprakları geri almaya başladı. Plan yine aksadı ve demokrasinin gelmesi istenen libyada yine Kadafi diktası devam edeceğe benzemektedir. Birinci Dünya Harbi sonunda Orta doğunun haritasını çizenler suni arap devletleri kurdurarak petrol yataklarını güvenceleri altına aldırmışlardı. Körfez savaşı sonrasında Ortadoğuya yerleşmek istiyenler ise bu defa İsraille birlikte Türkiyeninde bu planın bir parçası olmasını şiddetle istemektedirler. bütün mesele ortadoğunun haritası yeniden şekillenirken Türkiye bir figüran değil gerçek bir aktör olmalıdır. Geçmişte bu treni kaçıranlar,günümüzde uygulayacakları çok yönlü politiklar sayesinde bir hata yapmadan özlediğimiz noktaya gelebilirler Ab kapılarında bekletilmektense Ortadoğunun yeniden yapılanmasında söz sahibi olmalıdırlar. Öyle ümit ediyoruzki Türkiye 2015 de bölgesinde en güçlü ülke 2023 de ise Dünyada sözü her zaman dinlenebilen güçlü bir devleti haline gelecektir.
Ercüment konukman
|