AB, `Yeni Sistem`i benimsedi
AB,`Yeni Sistem`i benimsedi 06 Mayıs 2017
AB ile alakalı görüşlerimi açıklarken, ``Avrupalılar değerler ve ilkeler üzerinden değil, çıkarlar üzerinden politikalarını üretirler´´ ifadesine vurgu yaparım. Bu gerçeği en son, &8216;AB Dışişleri Bakanları Malta zirvesin`de Türkiye ile müzakerelerin devamından yana çıkan kararda gördük. Türkiye`de bazı köşe yazarları Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetin AB`ye karşı sert cevaplarını doğru bulmayan yorumlar kaleme aldılar. ``Haklıyız amma onlar güçlü, görmeyelim, duymayalım, günü kurtaralım´´ gibi korkular uyandıran kelimeler sıraladılar. Bazı siyasiler, hükümet karşıtlığına şartlanmış olmalarından, bazılarının ise cesaretsizliğinde kaynaklanan benzer bir çıkışlar gördük. ``Fazla direnirsek bizi atarlar, mali yardımları keserler. Cumhurbaşkanı Erdoğan meydan okuyarak yanlış yapıyor´´ cümleler kurmuşlardı. Bu çevrelerin bir kısmı bizden olup bizim gibi düşünmeyen Batı ruhlu kimselerdir. Diğer bir kesim ise cesaretsiz ve ürkek. Ama artık köprülerin altından çok sular aktı, Türkiye verilen narkozun tesirinden kurtularak aslına dönmeye başladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğindeki &8216;yeni Türkiye`de o korku duvarları yıkıldı. Büyük bir özgüven, yeni vizyon ve sistemle yeni bir dönem başlatılmıştır. Emperyalist devletler bu yeni dönemi hazmedip kabullenmede çok zorlandılar. Ancak, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanları referandum sonrası ilk zirvesinde Türkiye`deki değişime direnme yerine uzlaşma arayışına yöneldiğine şahit olduk. Referandum öncesi ve sürecinde ``Müzakereleri durdururuz, askıya alırız. Türkiye`nin AB`de yeri yok´´ gibi tehdit dolu sert ifadelerle küçümseyip tehditler savuran AB`li siyasiler şimdi, ``Normalleşme süreci başlamalı, görüşmeler devam etmeli´´ kararı aldılar&8230; Malta`da gerçekleşen zirvede, Avrupa Birliği Dış İlişkiler Yüksek Komiseri Federika Mogherini, ``Türkiye, sadece AB`ye aday bir ülke değil, AB`nin stratejik ortağıdır. AB üyelik müzakereleri devam ediyor. Askıya alınma veya sona ermesi söz konusu değil´´ şeklindeki açıklamalarından çıkarların gözetildiği anlaşılmaktadır. YENİ BİR DÖNEM Malta zirvesinde Türkiye ile işbirliği ve diyalog kararı çıkması, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir dönemin başladığı ve Türkiye`deki yeni sistemin benimsendiği anlamına gelmektedir. Çünkü Türkiye ile AB arasında yalnızca siyasi ilişkiler değil, taraflar arasında çok güçlü iktisadi ilişkiler de mevcut. Avrupa`nın hem ekonomik açıdan hem de siyasi açıdan Türkiye`den vazgeçme lüksü yok. Türkiye, Avrupa için büyük bir ekonomik pazar ve önemli siyasi bir müttefik. Avrupa, böylesine bir partnerin Rusya`ya, Çin&8250;e ya da başka örgüt ve ittifaklara kaptırılmasını kaldıramaz. Mülteci akınlarını durduran Türkiye, aynı zamanda Avrupa`daki ırkçı akımların güçlenmesini kısmen engellemektedir. Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu ülkelerinden gelen ve Türkiye üzerinden Avrupa`ya sızmaya çalışan uyuşturucu tacirleri ve teröristleri engelleyen Türkiye`dir. Bir yanda popülizminyükselişini engelleyen, diğer yandan Avrupa`nın güveliğine önemli katkı sağlayan Türkiye, AB için çok büyük önem taşıyor. Aynı şekilde, Türkiye`nin de AB ile bağlarını tamamen koparması mümkün değil. ``Her iki tarafından mecbur olduğu ilişkiler vardır´´ gerçeğinden hareketle bundan sonraki ilişkileri şekillendirmenin zamanı gelmiştir. Türkiye`ye bu safhadan sonra eşit bir ortak gibi bakılmalı. AB, Türkiye`ye karşı oyalayıcı, yeni şartlar ve fasıllar ile siyasi baskılardan vazgeçmeli. Bunlar yapılmadığı takdirde yeniden tıkanmalar başlar. O zaman, bu gerçekler nazarı dikkate alınmalı ve yeni dönemin şartları konuşulmaya başlamalıdır. Kısacası; Türkiye`ye karşı oyalayıcı politikaların sebep olduğu zararlar ile görüşmelerden doğan mali hakların verilmesi şartıyla yeni bir işbirliği konsepti oluşturulmalı. Bu her iki tarafın kazancınadır.
|