AB, Türkiye konusunda karar almakta zorlanıyor
AB, Türkiye konusunda karar almakta zorlanıyor
AB Dışişleri Bakanlarının 10-11 Aralık’ta gerçekleşecek olan ‘AB Liderler Zirvesi’de liderlerin tartışmasına yön verecek çerçeveyi belirlemesi planlanıyordu ancak beklenen olmadı.
Dışişleri Bakanları, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki tutumunda “iyileşme yerine kötüleşme” olduğu görüşünde mutabık kaldı ancak Türkiye’ye ağır yaptırımların uygulanması konusunda ise farklı görüş ayrılıkları aşılamadığı için uzlaşmaya varılamadı.
Türkiye’ye sert müeyyide talep eden Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Avusturya’nın da içinde yer aldığı 11 AB üyesi ülkeye karşı Almanya’nın başını çektiği 16 üye ülke Ankara’yla her şartta diyaloğun devamını savunan ve iplerin fazla gerilmemesi gerektiği görüşünde.
Böylece, Brüksel’de toplanan Avrupa Birliği (AB) Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda Türkiye konusu ‘AB Liderler Zirvesi’ne pas edildi.
Kısacası; Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs ve Avusturya’nın öncülüğündeki ‘Türkiye Karşıtı Cephe’ AB, Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda aradığı desteği bulamadı.
TÜRKİYE’NİN GÜCÜNÜ
KABULLENMEDE ZORLANIYORLAR
Türkiye her zaman sorumluluklarını yerine getirme konusunda elinden geleni yapmaya çalışmıştır. Elbette her konuda tüm kriterleri yerine getirdiğini iddia etmekte yanlış olur. Ancak AB için Türkiye’ye karşı aynı şekilde bir yaklaşım içinde olduğunu söylemek maalesef mümkün değildir.
AB, Türkiye’ye karşı ideolojik bir yaklaşım içinde siyasi karşı tavırlar içinde olmuştur. İnsan ve kültürel değerlerinden kaynaklanan bu karşı tavır sürekli bahaneler üzerinden insan hak ve özgürlükleri, basın özgürlüğü ve demokratikleşmedeki eksiklikler ile Yunanistan ile Kıbrıs anlaşmazlıkları bahane gösterilerek bu aleyhteki tavır sürdürülmüştür.
Tam üyelik konusunda ilave şartlar dayatıldığı gibi tam üyelik müzakerelerinden doğan ‘mali destek’ ve ‘Türk vatandaşlarına vize muafiyeti’ ile ‘Gümrük Birliği Anlaşmalarının güncellenmesi’ konularındaki Türkiye’nin hakları verilmedi, verilmiyor.
Ancak gelinen noktada Türkiye bu haksızlıklara karşı itirazlarını yüksek sesle ifade ederek, sorgulayan bir dönemi başlatması AB’yi ciddi anlamda rahatsız etmiştir.
Çünkü, Türkiye eski Türkiye olmadığı gibi gelişen şartlara göre alternatif seçenekleri çoğalmıştır.
Küresel konularda inisiyatif kullanan ve bölgesel bir aktör olma yolunda ilerleyen Türkiye, artık yüzünü sadece batıya değil, her yöne dönebilen bir konuma yükselmiştir.
Türkiye sınırlarını aşarak Doğu Akdeniz, Suriye, Libya ve Kafkasya’da önemli roller üstlenmeyi başarmıştır.
Rusya, Çin, Pakistan, Malezya, Venezuela, Japonya, Güney Kore ve Endonezya’nın yanında Azerbaycan, Özbekistan başta olmak üzere Türk Cumhuriyetleri ile İslam ülkeleri arasında birçok alanda önemli ilişkiler geliştiren Türkiye, artık hem bölgesel hem de küresel düzeyde itirazları ve tezleri ciddiye alınan bir ülke konumundadır.
“ABD geri döndü ve dünyayı yönetmeye hazır” diyen ABD’nin yeni seçilen Başkanı Joe Biden ve ABD desteğiyle küresel bir aktör olmaya heveslenen Almanya liderliğindeki Avrupa Birliği (AB), Türkiye’nin ulaştığı gücü kabullenmekte zorlansa da hesap etmek zorundadır.
Çünkü, askeri gücü, bölgesel ve küresel bağlantıları, jeopolitik ve jeostratejik konumu itibarıyla Türkiye vazgeçilebilecek bir ülke değildir.
•
Unutulmasın ki: NATO, gücünü ve varlığını devam ettirebilmesi için Türkiye’nin varlığına ve gücüne ihtiyacı vardır.
Eski gücüne dönmeye çalışan ABD ve küresel aktör olmaya çalışan AB, Türkiye’siz bu hedeflerine ulaşamayacakları bir gerçektir.
Hem ABD ve hem AB, Türkiye konusunda kolay karar alamamasının sebebi de bu gerçeklerdendir.
Türkiye konusunda karar almakta zorlanan AB’nin Liderler Zirvesi’nde bu gerçekler dikkate alınarak hareket edileceği, sert ve zorlayıcı yaptırımlar yerine Fransa ve Yunanistan’ın gözünü boyamak amacıyla, kınayıcı ve etkisi olmayan sembolik bazı kararlar çıkabilir inancındayım.
|