ABD ve AB`nin çağrıları ve samimi olmayan dostluklar..
ABD ve AB`nin çağrıları ve samimi olmayan dostluklar..
08 Ağustos 2015 Avrupa Birliği ve Amerika, PKK terör örgütüne ``silahı bırak ve Türk hükümetiyle uzlaşmak için masaya geri dön´´ şeklinde baskıyapması gerekirken, Türkiye`ye PKK`ya karşı yürüttüğü hava saldırılarıyla ilgili olarak ``itidal´´ çağrısında bulunuyor.
AB ve Amerika, Türkiye`nin Güneydoğu`da ve Irak`ın kuzeyinde PKK`ya karşı ``kendini savunma hakkına saygı duyduğunu´´ açıklasa da, AB`nin genişlemeden sorumlu yetkilisi Johannes Hahn, Türkiye`nin ``orantılı ve ölçülü´´ olması ve demokratik siyasi diyaloğu tehlikeye atmaması gerektiğini söylüyor.
Amerika Dışişleri Bakanlığı da PKK`ya ``şiddeti reddetme ve görüşmelere geri dönme´´ çağrısında bulundu. Bakanlık, Ankara`ya da yaptığı çağrıda PKK`ya verilen karşılığın ``orantılı´´ olması gerektiğini bildirdi.
Daha önceki yazılarımda Batılıların ikiyüzlülüğü üzerinde ısrarla durmuştum. Çıkarları için ``Terörle mücadelede Türkiye`nin yanındayız´´ sözlerinin geçici olduğunu yazmıştım. İşte bu gün Avrupa Birliği ve Amerika`dan gelen çağrılar beni doğrulamış oldu.
BİZE İNSALIK DERSİ VERENLERE BAKALIM&8230;
AB destekli ABD`nin hangi saldırı ve operasyonlarında ``orantılı ve ölçülü´´ olmuş? Dünyanın her yerinde işgal ve saldırılarında en acımasız insan hakları ihlallerine sebep olan ABD ve müttefikleri milyonlarca masum ve savunmasız insanın hayatına kıymışlardır. Irak ve Afganistan işgalinde şehir ve kasabalarla köyler yerle bir edilmedi mi?
ABD`nin yakın tarihteki yüzkarası sayılanlardan biri ``Guantanamo işkence merkezi´´ bir diğeri ise Irak`taki ``Ebu Gureyb Cezaevi´´ dir. Guantanamo`da yaşananlar akıl almayacak şeylerdi. İşkence gören birçok kişi hayatını kaybetti. Ebu Gureyb Cezaevi işkenceleri, 2003 yılında Amerikan askerlerin, işgal altındaki Irak`ta yer alan Ebu Gureyb Cezaevi`nde tutuklulara uyguladıkları işkence ve çirkefliklerdir. BM insan Hakları Örgütünün raporlarında ``sadistçe, kaba ve gayri ahlaki´´ diye tanımlanan çok sayıda işkence örneği anlatılırken, ``Iraklı esirlere sopalar ve farklı aletlerle tecavüz edildiği, çırılçıplak soyuldukları, kadın çamaşırları giymeye zorlandıkları, günlerce su ve tuvalet bulunmayan hücrelerde tutuldukları ve sürekli olarak dövüldükleri´´ dile getirilmişti.
Bağımsız gazetecilerin oluşturduğu Airwars`un raporunda ABD`nin IŞİD`e yönelik 52 hava saldırısında 100`den fazlası çocuk 459 kişinin öldüğünü yazıyor.
ABD bu ve benzeri işkence ve zulümleriyle beraber yaptığı işgal ve saldırıları sürekli AB`de tarafından desteklenmiştir. Yani AB, ABD`nin suç ortağıdır.
Son zamanlarda ülkelerindeki savaş koşulları ve ekonomik imkânsızlıklar nedeniyle kaçak ve tehlikeli yollardan Avrupa ülkelerine gitmeye çalışan göçmenlerin trajik hikâyeleri, AB için yüz kızartıcıdır. Binlercesi denizlerde aç susuz bırakılıp, ölüme terk edilirken binlercesini taşıyan gemiler batırılarak toplu cinayetler işlenmiştir.
Bütün bu gerçeklerden sonra ``Dinime dahleden, bari Müslüman olsa´´ atasözü aklıma geldi. Yani, din hakkında söz söyleyen kimse, hiç olmazsa Müslüman olsa. Fakat dinle imanla hiç ilgisi olmayan kimsenin, din hakkında konuşmasına itibar edilmez, anlamına geldiği gibi insan hakları, özgürlükler ve orantısız güç gibi sözler üzerinden bizi eleştirenler keşke bu değerleri ihlal eden olmasalardı. Çağrıları ve uyarıları o zaman ciddiye alınabilirdi. Ama bizi bu konularda eleştirenler insanlık onurunu ayaklar altına alanlardır. AB ve ABD`nin bu değerlerden söz etmesi ise ne inandırıcıdır ne de ahlakidir.
Askeri ve ekonomik güç olmak, ahlak ve insanlık adına yapılan suçları örtmez. Bunlar insanlık adına Türkiye`ye akıl verme gibi bir hakları yok ve hadleri de değildir.
PKK`NIN ARKASINDA ONLAR VARDIR&8230;
Terör örgütü ile arasına mesafe koyamadığı gibi bölücü terör örgütünün kanlı eylemlerini kınamamakta ısrarını sürdüren HDP eş başkanı Demirtaş`ın apar topar Brüksel`e gitmesi, zamanlaması bakımından dikkat çekicidir.
Çözüm Süreci`nin tıkanarak çatışmasızlık ortamının sona ermesi konusunda Türk hükümetini suçlayan HDP eş başkanları ayrıca ``Orantısız güç kullanılıyor´´ iddialarıyla Brüksel`de Ankara`ya baskı yapılması konusundaki destek arayışlarını sürdürdü.
AB`yi daha aktif olmaya çağıran Demirtaş, AB`nin resmen ``Çözüm Süreci´´ne dahil olmasını istiyor. ``Türkiye`yi bu iş aşar´´ iddiası ileri sürülerek, PKK`nın resmen muhatap kabul edilip, terör örgütü listesinden çıkarılması amaçlanıyor.
Hedef; Türk hükümetinin ``PKK, silah bırakana kadar operasyonlar devam edecek´´ kararlılığını bozmak. Baskı ve çağrılarla hedefine ulaşmadan operasyonları durdurmak ve HDP eş başkanları için başlatılan hukuki süreci engellemek.
DİĞER BİR GERÇEK ŞU;
Türkiye`de bölücü ihanetin ``Çözüm Süreci´´ni sabote etmesinde AB ve Amerika`nın parmağı var. Onlar razı olmadan ne PKK ne de HDP barış yanlısı olabilirler. Birlikte bir arada huzur ve güven içinde yaşama projesine asla katkı sağlamazlar, sağlayamazlar.
Çünkü, PKK terör örgütü ve siyasetteki uzantısı HDP taşerondur. TSK`nın operasyonlarına eleştirileri ve Türk hükümetini suçlamaları işte bu yüzdendir.
|