Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (196)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (109)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1671)


Dış Politika - Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 21.04.2021 14:03:59

AB’nin utanç tablosu: Kayıp, kimsesiz göçmen çocuklar

Mehmet Koçak

21 Nisan 2021


AB’nin utanç tablosu: Kayıp, kimsesiz göçmen çocuklar

Avrupa’da, son 3 yılda 18 binden fazla kimsesiz göçmen çocuk ve gencin sığınma merkezlerinde kaybolması bir insanlık faciasıdır.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 30 ülke ile Norveç, İsviçre ve Moldova’dan sağlanan resmi verilere dayanan araştırmaya göre, 2018-2020 yılları arasında toplam 18 bin 292 kimsesiz çocuk ve genç, sığınma evlerinden kaybolmasının sorumlusu hiç şüphesiz AB üyesi ülkeler yani Avrupa Birliği (AB)’nin kendisidir.

Kimsesiz bu çocukların kaçırıldığı yönünde ciddi emareler var.

Nerelerde oldukları, hayatta olup olmadıkları ve de hangi şartlarda bulundukları ile ilgili bir kayıt bulunmamsı ayrıca bu yöndeki şikâyetlerin ciddiye alınıp işlem başlatılmamış olması tek kelimeyle AB’nin utanç tablosudur.

Çünkü Avrupa Birliği (AB) ile Avrupa ülkeleri, kendi topraklarındaki reşit olmayan kişilerin güvenliğinden sorumludur.

Yasalar gereği korumaya alınması gereken bu kimsesiz göçmen çocuklarına karşı sorumluluğunun gereğini yapmamak aslında bir hukuk ihlalidir.

Geleceklerinden ve güvenliklerinden sorumlu olduğu kimsesiz göçmen çocukları, suç şebekelerinin kirli ve çirkef emellerine terk ederek bir insanlık suçu işlediği açık olarak görülmektedir.

Can güvenlikleri ve yaşam koşullarını temin etmek zorunda oldukları kimsesiz göçmen çocuklar için “bilinmeyen bir yere gittiler” diye dosyalarına not düşülmesi bir cinnet hali ve aynı zamanda bir cinayettir.

Çocuk göçmenlerin ortadan kaybolmasını araştıran sınır ötesi gazetecilik projesi “Lost in Europe” ile araştırma programı Argos’un ortaklaşa gerçekleştirdiği çalışmada, “Birçok Avrupa ülkesi kayıp sığınmacıların kaydını tutmadığı için, kayıpların gerçek sayısı daha da yüksek olabilir” açıklaması işin gerçekten ürkütücü boyutta olduğunu gösteriyor.

… Ve yine araştırmada, kayıp çocuk ve gençler, insan kaçakçılığı, organ ticaretçileri ve köleliğin kurbanı olma riskiyle karşı karşıya olduklarına dikkat çekiliyor.

Hazırlanan rapora göre: AB ülkelerinin birçoğu, kayıp çocukların uyruğunu kaydetmiyor. Kayıtlı verilere göre, en fazla kayıp Suriye, Fas, Cezayir, Eritre, Gine ve Afganistan’dan gelen çocuk ve gençler arasında yaşanıyor.

AB üyesi ülkelere sığınan Müslüman ailelerin kamplara yerleştirildiği sırada çocuklarından ayırtıldıkları yönündeki şikâyetleri mutlaka işleme konmalı ve AB yasalarının işletilmesi için Uluslararası İnsan Hakları Örgütleri izleme ve araştırma görevlerini yerine getirmelidir.

Ayrıca,İngiltere, Fransa ve Romanya’nın da aralarında olduğu birçok Avrupa ülkesi, kayıp kişileri neden kaydetmiyor? Şikâyetler neden işleme konmuyor? Soruları mutlaka irdelenmelidir.

Mültecileri korumak ve mültecilerin sorunlarına çözüm bulmak amacıyla yürütülen uluslararası müdahaleye liderlik etme ve bu müdahalenin koordinasyonunu sağlama yetkisiyle 1950 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulmuş olan BM-Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) sorumluluğunun gereğini yerine getirmek üzere şimdiye kadar neden harekete geçmediği ise mutlaka sorgulanmalıdır.

Bu konuda Türkiye ve İslam ülkeleri ile İslam İşbirliği Teşkilatı, geç kalmadan devreye girmelidir.

Unutulmasın ki; bu konu hem insani hem de vicdanı bir sorumluluktur.



Irkçılığın önlenemeyen yükselişi karşısında Avrupa Birliği (AB), kendi değerlerinden ve kuruluş felsefesinden uzaklaşmaktadır.

İlkelere ve insani değerlere göre değil, çıkar odaklı hesaplarla insanlığa karşı sorumluluklarını yerine getirmemekte olduğu bir gerçektir.

Uluslararası toplum; bu kepazelik karşısında üç maymuna oynamamalı ve AB sorumluluğunun gereğini yerine getirmediği için BM desteğiyle Lahey Adalet Divanı’na suç duyurusunda bulunmalı ve özel bir mahkeme oluşturulması için girişimler başlatmalıdır.

Yeri gelmişken bir kıyaslama ve bir de hatırlatma yapmak, gerçeklerin anlaşılmasına katkı sağlayacağı inancındayım.

Şöyle ki:

Türkiye’deki geçici koruma altındaki kayıtlı Suriyeli sayısı 31 Mart 2021 tarihi itibarıyla bir önceki aya göre 9 bin 421 kişi artarak toplam 3 milyon 665 bin 946 kişi oldu. Bu kişilerin 1 milyon 737 bin 502’sini ( 47,4) 0-18 yaş arası çocuklar oluşturuyor.

BM resmi rakamlarına göre; Suriyelilerin yanında Afganistan, Irak, İran, Yemen ve çeşitli Afrika ülkelerinden gelen mültecilerle birlikte ‘Türkiye’de 5 milyon 679 bin Mülteci ve Göçmen Yaşıyor’.

Ancak, resmi olmayan rakamlara göre bu sayı 6 milyonu aşıyor.

Avrupa Birliği (AB)’de 18 bini aşkın kimsesiz göçmen çocuklar kaybolurken, 6 milyondan fazla mülteciyi ağırlayan Türkiye’de bir çocuk veya mültecinin kaybolduğu yönünde şikayetin olmaması kıyasa muhtaç bir gerçektir.

Her fırsatta Türkiye’yi insan hak ve özgürlükleri konusunda eleştiren AB’nin, bu kıyasla iftira ve haksız suçlamalarda bulunduğu açık bir şekilde anlaşılmaktadır.

AB’nin ikiyüzlülüğünü anlamak için sanırım başka söze gerek yok.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.