Almanya, hem yanlış politikalarından dönmeli hem de İslam ve Türkiye karşıtı faaliyetleri engellemeli
Almanya, hem yanlış politikalarından dönmeli hem de İslam ve Türkiye karşıtı faaliyetleri engellemeli
İkinci dünya savaşının çıkması ve 50 milyon insanın ölümü ile ülkelerin yakılıp yıkılmasına sebep olan Alman ırkçılığıdır. Irkçı Hitler faşizminin hezimeti sonrası kurulan Almanya Federal Cumhuriyeti, ırkçılığı reddeden ve bir insanlık suçu ilan ettiği gibi ırkçılıkla mücadele etmeyi bir devlet politikası olarak benimsedi. Ancak, Almanya demokratik alanda çok ciddi mesafeler almış olmakla birlikte ırkçılık belasından maalesef kurtulamamıştır. Önceleri ırkçı saldırılar küçük grupların çok etkili olmayan eylemleriyle hep kendini hissettiren Alman ırkçılığı 1981 yılından itibaren tehlikeli eylemlerle yeniden ortaya çıkmaya başladı.
Geçen zaman içinde halk içinde olduğu gibi çeşitli devlet kurumlarından ayrıca siyasi partiler ile bazı sivil toplum kuruluşlarından önemli destek gördüler. Şu bir gerçek ki, siyaseten ve de örgütsel anlamda güçlenen faşist ırkçıların yükselişi artık engellenemez boyutlara yükseldi. Zira, ırkçı söylemleri ile bilinen sağ popülist Almanya için Alternatif (AfD) partisinden siyasetçilerin ülke genelinde aldığı oy oranındaki artış bunun bir örneğidir. Bu partiye ırkçı faşistlerin oy verdiği ve bu parti üzerinde Almanya`daki yerel ve genel meclislerinde ciddi bir güce ulaşmış olması gerçekten endişe vericidir. Almanya Şansölyesi Angela Merkel, son olarak Hanau şehrinde gerçekleştirilen ve 5`i Türk 9 kişinin ölümüyle sonuçlanan vahşi saldırı için ``Irkçılık bir zehirdir, nefret bir zehirdir. Ve bu zehir toplumumuzda mevcut´´ diyerek bir gerçeği itiraf etmiştir. Elbette bir milleti topyekûn suçlamak veya potansiyel suçlu ilan etmek doğru değildir. Ancak, Şansölye Merkel`in de itiraf ettiği şekilde Alman toplumu içinden o ırkçı ruh maalesef temizlenememiştir. Şansölye Merkel, başta olmak üzere Alman devlet yetkilileri ve siyasilerin, ``Bunca vatandaşın korkunç bir biçimde ölümünden dolayı bugün Hanau`daki insanların hissettiği derin acıyı ben ve Almanya`nın tümünde insanlar hissediyoruz´´ yönündeki açıklamalarının ``Alman toplumundaki karşılığı yüzde kaçtır?´´ sorusunu akla getirmektedir. Alman halkı içindeki &8216;İslam ve Türk düşmanlığı` oranı küçümsenemeyecek kadar yüksek olduğu gerçeği, çeşitli anket sonuçlarında görülmüştür. Bunun en büyük sebebi, yerli Alman halkının İslam konusunda yeterli bilgiye sahip olmaması ve yapılan İslam ve Türk düşmanlığı karalama kampanyalarından etkilenmiş olmasıdır. Yarım asrı aşkındır bilhassa çeşitli milliyetlere mensup Müslümanlar ile Müslüman toplum içinde çoğunluğu teşkil eden Almanya`daki Türk toplumuna yönelik saldırılar bunun en bariz örneğidir. YANLIŞ DEVLET POLİTİKALARI VE KARALAMA KAMPANYALARI Bu ırkçı saldırılar ve cinayetler ne ilktir ne de son olacaktır. Çünkü ırkçı ruh, hâlâ Alman toplumu içinde diridir ve kitlesel kabul bulan bir hastalıktır. Bu ruhsal hastalık tedavi edilip, İslam ve Türkleri hedef alan aşağılama ve karalama kampanyaları engellenmedikçe; bu ırkçı saldırılar ve cinayetler son bulmayacaktır. Kim ne derse desin, ırkçılığı ve yabancı düşmanlığını körükleyen İslamofobia (İslam düşmanlığı) yükselişinde Alman devlet politikalarındaki yanlışların da önemli payı olduğu bir gerçektir. Almanya bu gerçeği kabullenmeli ve harekete geçmelidir. Almanya`da Müslümanları potansiyel suçlu ve İslam dinini çağdışı gösterme hastalığından hem devlet hem de siyasiler dönmelidir. Müslümanlara anayasal hakları tam olarak verilmeli ve aleyhteki faaliyetlere son verilmelidir. (Çünkü Almanya`da 5 milyon Müslüman yaşamaktadır ve Hristiyanlıktan sonra ikinci büyük din İslam olduğu halde hâlâ resmen tanınmamıştır. Ancak ne hazindir ki, üçüncü din olan Musevilik, yani Yahudilik 40 bin mensubu olduğu halde resmen tanınmış ve antisemitizm aleyhtarı faaliyetler yasaktır. Yani 5 milyon Müslüman, Yahudilerin sahip olduğu haklara sahip değildir ve bu ayırımcılık Alman anayasasına göre suçtur.) Türk ve Müslüman Toplumu hedef alan düşmanlık ve kışkırtıcı faaliyetler, söylemler ile bazı yanlış uygulamalar engellenmelidir. Irkçılara destek sağlayan, hedef gösteren siyasiler ve Alman medyasına yönelik girişimler başlatılmalı. Yabancı düşmanlığı eylem ve kışkırtıcı faaliyetler yapanlara yönelik caydırıcı cezalar getirilmeli ve güvenlik tedbirleri artırılmalıdır. Eğer Almanya, bu yüz karası lekelerden kurtulmak istiyor ise, toplumsal barış ve güven içinde bir arada yaşama kültürüne katkı adına bu tedbirleri almalıdır. Yani Almanya, hem yanlış politikalarından dönmeli hem de İslam ve Türkiye karşıtı faaliyetleri engellemeli. Alman devleti bu dostça çağrımıza kulak tıkamamalı. Almanya yanlış politikalar ve uygulamalardan dönme cesaretini gösteren kararlar almaz ise, işte o zaman göz boyayan cenaze törenleri, renkli çiçekler, yakılan mumlar ve güzel sözlerle süslenmiş mesajların ötesine geçilemez. &8230;Ve Alman devleti adına utanç olan bu olaylar artarak devam eder. Unutulmasın ki, bu olumsuz ve üzücü gelişmeler, Almanya`nın bir hukuk devleti görüntüsüne gölge düşürmektedir.
|