Avrupa Birliği ve bölücüler
Avrupa Birliği ve Bölücüler Bilgehan Göktuğ
Avrupa Birliğine girme girişimleri elbetteki öncelikle muassırlaşma yolunda önemli bir adımdır. Ancak, Avrupa Birliğine girme çabalarının bölücüler sebebiyle aleyhimize işleyeceği çok büyük bir ihtimaldir. Bölücüler bu günkü şartlarda ideolojik mücadeleyi büyük ölçüde kazanmış durumdadırlar. PKK ile silahlı mücadele yapıldığı yıllarda Doğu ve Güneydoğu Anadolu`da yaşayan vatandaşlarımız "PKK yanlıları", "PKK`ya karşı olanlar", "Tarafsız olanlar" olarak bir bölünme içindeydiler ve "PKK yanlıları" ciddi bir sayıya ulaşmamışlardı. Fakat bu gün bölücü örgütler, silahlı mücadelelerine esas olan ideolojilerini, bu bölgedeki vatandaşlara düne göre çok büyük ölçüde kabul ettirmiş durumdadırlar.Kendilerini Türklerden ayrı bir ırk olarak görenlerin sayıları giderek artmaktadır. Kürtlerin bazı ayrı özelliklere sahip olmasını kabul etmek ayrıdır, ayrı bir ırk olarak kabul etmek ayrıdır. Bölücülerin propagandalarıyla mevcut olan bu bazı farklılıklar kürtlerin vatandaşlık ve Türk Milletine mensubiyet duygularını giderek ortadan kaldırmaktadır. Zaten bu tür ideolojik hareketlerde, hedef toplumun yüzde onunu militanlaştırmak, amaca ulaşmak için yeterli bir sayı olmaktadır. Bugünkü kanunlarla ve Avrupa`nın mevcut baskılarıyla bölücü hareketler her geçen gün ideolojilerini giderek yaygınlaştıracaklar, militan sayılarını artıracaklardır. Bölücü hareketlerin mevcut ideoljik başarısı ve ideolojilerini kürt vatandaşlarımıza giderek kabul ettirmeleri Avrupa Birliğine girmek için verilen tavizlerle birleşince önümüzdeki günlere tehlikeli eylemleri taşıma riskini çok artırmıştır. Bölücü hareketler Nevruz ve benzeri toplumsal etkinliklerle kitlesel eğitimi vermekte ve ileride planlamayı düşündükleri kitlesel olaylara zemin hazırlamaktadırlar. Bölücü bazı eski milletvekillerinin ilk etapta kulağa hoş gelen "Türkiye partisi" olmak istiyoruz şeklinedeki demeçleri ve bu yöndeki çalışmaları aslında ilerideki eylemlerini Güneydoğu Anadolu bölgesinden büyük şehirlere taşıma hesaplarının bir ürünüdür. Bu hesapları Avrupadaki merkezlerin etkisiyle de oluşmuştur. Bu merkezlerin ileride daha büyük ölçüde desteği ancak bu şekilde gerçekleştirilecektir. Bu sebeplerledir ki Türkiye`nin Avrupa Birliğine girmesi çabaları çok sakıncalıdır. Türkiye, Avrupa Birliğine girme kriterlerini kendi ölçüleriyle ve kendi iradesiyle yapmalıdır ve Avrupa Birliği ile İsrail`in yaptığına benzer bir anlaşma yaparak bu süreci noktalamalıdır. Türkiye 10 yıl sonra kendi liderliğinde bir birlik oluşturmak için hedef planlar üretmeli ve bunun gerçekleşmesi için çalışmalıdır. İlk etapta, Amerika ile Irak ve Ortadoğu konusunda ciddi bir pazarlığa yeniden oturmaya ve anlaşmaya yönelik bir strateji ele alınmalıdır. Bunun yanısıra başka ittifaklar da gerçekleştirilmelidir. Aksi takdirde bölücülerin kürt vatandaşlarımızı kitlesel eylemlere sokması ve arkasından Türk-Kürt çatışması ve ardından Avrupanın baskısıyla çok büyük tavizler ve hakların verilmesi söz konusu olabilecektir.
|