Batı’daki İslam düşmanlığı, özgürlükler ve toplumsal barış…
Batı’daki İslam düşmanlığı, özgürlükler ve toplumsal barış… 26 Temmuz 2023
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
İsveç, Danimarka ile Hollanda başta olmak üzere Avrupa’daki son İslam karşıtı eylemler, insanlık adına utanç vericidir.
ABD ve Avrupa ülkelerinde barış ve toplumsal huzuru tehdit eden Kur’an yakma, üzerine basma veya Müslümanları aşağılayan, hakaret içeren din karşıtı eylemler, fikir özgürlüğü kapsamında sayılması hem suça teşviktir hem de anayasalar ve kanunlarda belirtilen din ve vicdan özgürlüğünü ihlal anlamına geldiği için de bir suçtur.
Küçük bir azınlığın çirkin eylemleri olan kötü hasletler öne çıkarılıp, küçük bir zümrenin saldırganlığını milyonlarcasına mal etmek de elbette yanlıştır. Ancak, Müslümanlar olarak bizler, mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’e yönelik yakma, hakaret ve aşağılama gibi saygısız eylemleri ya da bu alçaklıkları fikir suçu kapsamında değerlendirmelerini kabullenmemiz asla mümkün değildir.
Önemle ifade etmek isterim ki, ‘Özgürlük’ birine küfür etme, sövme, inançlarını hor görme ve hatta duygularını incitme hakkı vermez.
Diğer bir ifadeyle, özgürlük, başkalarının inançlarına küfretme, hakaretlerde bulunma olmadığı gibi özgürlüğünü gasp etmek demek değildir.
Bu alçak saldırı ve hakaret eylemlerini yapan sadist ruhlu azınlık, aklıselim her insan tarafından kınandığı bir gerçektir.
Kendini bilmezlerin bu eylemleri elbette üzücü ve rahatsız edicidir.
Ancak asıl üzen ve rahatsız eden ise insanlıktan nasibini almayan bu İslam karşıtı kesimin siyasilerden destek bulmaları hatta devlet kurumlarından korunuyor olmalarıdır.
Batı bu yanlışlardan vazgeçmeli ve inançları ve o inançlara mensup insanlara karşı sürdürülen saldırı ve eylemler ile hakaret içeren propagandaları önlemeli ve din özgürlüğü ile toplumsal barışa zarar veren suçlulara karşı hukuku işletmelidir.
Eğer, tedbirler alınmaz ise o zaman olaylar karşı tepkinin doğmasına sebep olur ve sonuçları çok üzücü ve de tehlikeye yol açabilir.
Diğer bir ifadeyle, İsveç, Danimarka ve Hollanda’daki bu ahlaksız eylemler başka yerlere sıçrayarak kontrol edilemeyecek ve söndürülemeyecek bir noktaya ulaşabileceği toplumsal bir çatışma ile sonuçlanabilir.
Kutsallara karşı bu nefret ve iğrenç eylemler maalesef ki, tahammül sınırlarını zorladıkça zorlamaktadır.
Unutulmasın ki, özgürlük, ister duyguları, isterse inançları yüzünden olsun, birinin incindiği yerde biter.
İslam karşıtlığı ve İslamofobi şeytani bir düşüncedir. Hatta, pragmatik bir özgürlük anlayışının sonucu olarak ortaya çıkan fikri bozukluktan kaynaklanan ahlaki bozukluğun da bir tezahürüdür.
Zira ‘Özgürlük’, farklı inançlara mensup insanları toplumsal tehlike görmek, onları inançlarından dolayı suçlu görme veya ilahi kitapları yakmak demek değildir.
İnsanlar, Türk, Arap, İngiliz, Fransız, Çinli olabilir. Bunun hem çeşitlendirebiliriz hem de daha birçok ilaveler edebiliriz.
Yani, etnik kökenleri, aşiret veya kabileleri, soyları ve de ait oldukları ülke ile milliyetleri, Müslüman, Yahudi, ateist, animist veya daha farklı inanç kesimden mezhep ve meşrepten, hatta renkleri farklı olsa da ama insanlar birlikte yaşama medeniyetine erişmiş, tahammül ve nezaket sahibi, ötekinin de yaşam hakkı olduğunu içselleştirmeli ve kabullenmelidir.
İnsan farklılıkları ayrılık ve çatışma sebebi görmeden barış, huzur ve güven içinde birbirinin inanç değerlerine ve kültürleriyle kabullendikleri değerlere karşılıklı saygının gerekliliğini kabullenen kişi insan olma erdemliğine sahip olmuş sayılır.
Şimdi, toplumsal barış, huzur ve güven ile bir arada yaşama kültürüne katkı sağlama zamanıdır.
…. Ve şimdi farklılıklara tahammül etme, saygılı olma yani ‘erdemli insan olma’ zamanıdır.
|