Erdoğan`ın ziyareti ve Türk-İslam düşmanı çevrelerin çılgınlığı
Erdoğan`ın ziyareti ve Türk-İslam düşmanı çevrelerin çılgınlığı
03 Ekim 2018 Çarşamba
Başkan Erdoğan döndü ancak ziyaretin yankıları hem Almanya hem de Avrupa basını ile başkent kulislerinde devam ediyor.
Berlin`deki resmi temaslardan çok Alman basını ve siyasi kulislerde Başkan Erdoğan`ın Köln`deki DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) Merkez Camii açılışını konu alması gerçekten hem üzücü hem de düşündürücüdür.
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesindeki;
``Köln`deki cami açılışı gövde gösterisi şeklinde geçti. Tören uzun zamandır beslenen Alman hayalinin sönüşünü de simgeledi: Bütün Alman politikacılarının umduğunun aksine Köln`deki DİTİB merkezi bir nebze olsun Türk devletinden bağımsızlığını ilan etmedi.´´
Çeşitli gazete ve TV kanallarında yapılan haber ve yorumlar ile siyasi açıklamalar, polisin güvenlik bahanesiyle törene katılmak isteyen gurbetçilerimize camiye ulaşan yolları kapatması aslında Almanya için utanç vericidir.
Çünkü bu yorum ve değerlendirmeler ile emniyet güçlerinin tavrı önyargılardan beslenen düşmanca bir yaklaşımdır.
Bu gerçeği anlamak için önce DİTİB adlı kuruluş, ne amaçla ve kimler tarafından kuruldu?
Faaliyetleri nelerdir ve kimlere hizmet veriyor?
Başkan Erdoğan`ı yakından görmek ve onu dinlemek için Avrupa genelinde beş bin kişiye yakın vatandaşımızdan törene sadece beş yüz kişinin katılımına müsaade edilmesinin asil sebebi nedir sorularını irdeleyelim.
DİTİB`İN FAALİYETLERİ
Kısa adı DİTİB (Diyanet İşleri Türk İslam Birliği) ve bünyesinde dini hizmet veren Köln Merkez Camii bir ibadethane olduğu kadar aynı zamanda bünyesinde Almanya başta olmak üzere Avrupa genelinde Türkler başta olmak üzere AB içinde yaşayan tüm Müslümanların dini ihtiyaçlarını gidermek amacıyla dini, sosyal ve kültürel hizmet sunan en büyük kuruluştur.
33 yılını bu ülkede geçiren bir gazeteci olarak şahidim ki bu büyük kuruluş, yerli Alman ve diğer Avrupa halklar ile Türk ve çeşitli milliyetlere mensup Müslüman topluluklar arasında barış ve huzur konusunda çok faydalı görevler ifa etmektedir.
30 yılı aşkındır hizmette olan DİTİB ve Köln Merkez Camii bünyesinde Alman toplumunu ve birlikte yaşama kültürüne zarar veren en küçük bir faaliyeti söz konusu değildir.
TÜRK DEVLETİNDEN UZAKLAŞMASI İSTENİYOR.
Avrupa`daki bu büyük Türk kuruluşu son 10 yıldır çok ciddi baskılar altındadır. Hedef, bu kuruluşu Türk devleti ve milletinden uzaklaştırıp Alma devletinin kontrolüne sokmaktır.
Müslümanların dinini nasıl yaşayacağına ve din konusunda nasıl hareket edeceklerini yönlendirmek isteyen Alman derin devleti sürekli sivil kuruluşlar ile resmi kurumları DİTİB aleyhinde kullanmaktadır.
Türk istihbarat örgütünün faaliyetlerine katkı sağlamakla suçlamalarla suçlu gösterilmeye çalışılıyor.
Keyfi olarak ``ihbar var´´ bahaneleri üzerinde camiler kameralarla gözetlendiği gibi ajanlar yerleştirilerek faaliyetleri takip edilmektedir.
Bu uygulama Hristiyan ve Yahudi dinlerine mensup kişi ve kuruluşlarına yapılmamaktadır.
Çünkü Alman anayasası buna müsaade etmemektedir.
Ancak, Almanya başta olmak üzere Batı`da İslam ve Müslümanlar ile Türkler söz konusu olduğunda anayasa bile rahat bir şekilde ihlal edilmektedir.
HAZIMSIZLIĞIN ASIL SEBEBİ NE?
Başkan Erdoğan`ın DİTİB`e bağlı Köln Merkez Camii`nin açılışını yapmış olması, malum şer güçleri çılgına döndürdü.
Neden mi?
Çünkü Avrupa`daki Türk ve diğer Müslüman topluluklar, çaya katılan şeker gibi Avrupa toplumu içinde eritilmek isteniyor.
Başkan Erdoğan`ın asimile politikalarına şiddetle karşı çıktığı gibi dini değerler ve milli kimliğe sahip çıkılması yönündeki çağrı ve uyarılarının etkili olması ise onların asimilasyon politikalarına engel olmaktadır.
Siyasi yorumlar ve bazı iddialar işin bahanesi, asıl sebep bu&8230;
Almanya ve AB ile karşılıklı çıkar politikaları gereği yeni bir dönem başlamış olması güzel bir gelişmedir ancak bu ilişkiler tüm sorunların bittiği anlamına gelmez.
Almanya ve AB ile gerçek bir uzlaşma için dinsel ayırımcılık, asimilasyon, ırkçı saldırılar ve terör örgütleri himaye politikalarından kaynaklanan güven sorunun aşılması şarttır.
Bu konuda sorumlu olan Alman toplumu ve devletine önemli görevler düşmektedir.
|
