Erdoğan seçimleri değil, `Türk düşmanı parti ve adayları boykot edin`dedi
Mehmet Koçak
Erdoğan seçimleri değil, ``Türk düşmanı parti ve adayları boykot edin´´ dedi 23 Eylül 2017 Cumartesi Almanya`da genel seçimler yarınyapılacak. 19. kez yapılacak seçimle, Federal Meclis`in yeni üyeleri belirlenecek. Seçimlerin ardından Federal Meclis`teki tablo doğrultusunda hükümet şekillenecek. Ancak seçimlerin ana teması Türkler. Siyesilerin propagandaları ile yazılı ve görsel medyada Türkiye ve İslam karşıtlığı ile Erdoğan düşmanlığının geniş yer alması dikkati çekiyor. Sanki seçimler Almanya için değil de Türkiye ve İslam için yapılacak. Sanki Sayın Erdoğan, seçilecekmiş gibi bir havaya girilmiş. Alman medyası ve siyasileri Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan`ın çağrısını ``Erdoğan, Almanya Türk Toplumu`na seçimleri boykot çağrısı yaptı´´ şeklinde çarpıtmaktadır. Hâlbuki Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan, ``Türk düşmanı parti ve adayları desteklemeyin´´ çağrısı yapmıştı. İddia edildiği gibi Sayın Erdoğan ``seçimleri boykot edin´´ demedi. Partiler ve adayları ``Biz daha fazla Türk ve İslam karşıtıyız. Biz herkesten daha fazla Erdoğan düşmanıyız´´ gibi ahlaksızca bir yarış içinde başlattıkları karalama kampanyalarını seçim süreci boyunca sürdürmüşlerdir. TÜRKLERİN OYLARI BELİRLEYİCİ Almanya seçimlerinde Türk kökenli Alman vatandaşlarının oyları çok önemli. Çünkü Türk toplumunun oyları bazı partilerin hükümet pazarlığına katılıp katılamayacaklarını belirleyebiliyor. Küçük partiler, Türk kökenlilerin oylarıyla koalisyon pazarlığına oturma hesabını yaparken, büyük partiler ise masaya daha güçlü oturabilmek için Türk kökenlilerin oylarını önemsiyorlar. Bu gerçeği gören Alman medyası ``Almanya siyaseti Türk göçmenlerle şekilleniyor´´ ifadesini manşetlere taşıdı. Federal meclise girmek için Alman partiler listelerinde 90`ın üzerinde Türk kökenli aday göstermesi Türk oylarının ne derece önemli olduğunu gösteriyor. Alman siyasiler Almanya`daki Türk Toplumu`nun gücünü fark ediyor, ancak Almanya`daki Türkler, kendi güçlerinin farkında değiller. Almanya`daki Türk toplumunun çok ciddi anlamda siyasi baskı altında olduğu bir gerçektir. Daha doğru bir ifadeyle Almanya Türk Toplumu, Almanya ve Türkiye arasındaki krizin gölgesinde zor bir seçim süreci yaşıyor. Alman siyasi partileri, Türk kökenli adaylarını işbirlikçilerden belirlemeye dikkat ediyor. Türkiye ve Türk Toplumunu savunan değil, Almanya`ya hizmet eden teslimiyetçi adaylar tercih ediliyor. BIG VE ADD Almanya Türk Toplumu içinde yer aldığı iki ayrı siyasi parti bulunmaktadır. Bunların ilki, Almanya`da 2010 yılında kurulan Yenilik ve Adalet Birliği Partisi (BIG)`dir. BIG`den Almanya`da yaşayan Türk kökenli seçmenlere seslenerek, ``Türkiye &8216;ye düşmanlık yapan partilere oy vermeyin`` diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan`a destek amacıyla seçimlere katılmadığı gibi seçmenlerine de seçimleri boykot edin çağrısında bulundu. İkincisi Alman parlamentosunda Ermeni tasarısının kabul edilmesi üzerine 26.06.2016 tarihinde kurulmuş olan AD- Demokraten Partisi (ADD`)dir. ADD, Almanya genel seçimlerinde sadece Kuzey Ren Vestfalya (NRW) seçimlere katılma kararı aldı. Türk kökenlilerin öncülük ettiği ADD, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ı afiş yaptı. ADD, BIG`in boykot kararını seçime katılacakları NRW eyaleti dışında yapmasını istiyor. Türk ve Almanya`daki diğer yabancılar ile Türk dostu Almanların oylarına talip. Almanya Türk Toplumu bu iki partinin birleşerek ortak hareket etmelerini istiyor. Ancak, Alman derin devletinin İç İstihbarat olan Anayasayı Koruma Teşkilatı aracılığıyla bu işi engelleyen operasyonları nedeniyle bir türlü bu birleşme ve ortak hareket etme gerçekleşemiyor. MUHTEMELEN KOALİSYON Alman seçimlerinden tek başına iktidar beklenmiyor. Anketler bunu gösteriyor. Siyasilerde bu gerçekten hareketle seçim öncesi koalisyon yönünde bir sonuca endekslendikleri için birbirini yıpratıcı söylemler kullanmamaya dikkat ettiler. Almanya seçimleri sadece Almanya için değil, AB ve Türkiye-Almanya ilişkileri acısından da son derece önemlidir. Alman siyasilerin yarınki seçim sonrası Türkiye ve İslam düşmanlığı ile Sayın Erdoğan`ı itibarsızlaştırma gibi yanlışları sürdürmekten vazgeçmesi en büyük arzumuz ve beklentimizdir.
|