Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10787
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2274) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (196)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (274)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (109)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1671)


Dış Politika - Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 11.03.2020 17:35:45

Göçmen trajedisinin müsebbibi AB`nin yanlış politikalarıdır

Göçmen trajedisinin müsebbibi AB`nin yanlış politikalarıdır

Avrupa Birliği (AB) göçmenler konusunda verdiği sözleri tutarak, Türkiye`nin ``mültecileri Suriye topraklarında güvenli bölgeler oluşturarak koruyalım´´ önerisine destek vermiş olsaydı, bugün Avrupalılar adına utanç verici olan göçmenler sorunu yaşanmazdı.
Yunanistan sınırında göçmenlere yönelik insanlık dışı sert davranışların sebep olduğu &8216;göçmen trajedisi` hiç şüphesiz AB`nin yanlış politikalarının bir sonucudur.
Hatırlatmak isterim ki; AB ve AB üyesi ülkeler, bu insanlara ``mülteci´´ statüsünü vermek zorundadır.
Çünkü, ikinci dünya savaşı sonrası AB üyesi ülkelerinin anayasalarında, kendilerine sığınan mültecilere kapıların açılması ve sahiplenerek korunmaları için gerekli düzenlemeler yapılmıştır.

Ancak, yaşanan bu trajedi karşısında Batı kapıları açmamakta hâlâ direndiği gibi mültecilere karşı ölümle sonuçlanan orantısız şiddet kullanılmaktadır.
Bu durum, evrensel insan haklarına ve Avrupa Birliği`nin kuruluş felsefesi ile ruhuna aykırı bir davranıştır.
Başkan Sn. Erdoğan`dan anlamlı uyarı ve protesto
Belçika`da düzenlenen Türkiye-Avrupa Birliği zirvesine katılan Başkan Sn. Recep Tayyip Erdoğan, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Konseyi Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile gerçekleştirdiği görüşmede; çözüm adına AB`ye düşen görevleri sıralayarak oyalayıcı ve ikiyüzlü politikalardan vaz geçilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Görüşme sonrasında planlanan ortak basın toplantısı ise Başkan Sn. Erdoğan olmadan gerçekleştirildi.
Hâlâ oyalayıcı ve içi boş vaatlerle vakit geçirmemesi adına Sn. Erdoğan ve beraberindeki yetkililerin salonu terk etmeleri gerçekten AB`ye verilen en anlamlı ders oldu.
Çünkü, Başkan Sn. Erdoğan öncelikli olarak AB`nin sorumluluklarını yerine getirmesini istiyor.
AB, dini ve etnik ayırımcılık yaparak suç işliyor.

Bugün AB tarafından ``Göçmen´´ olarak tanımlanan insanlar içinden Müslümanların inançlarından dolayı diğerlerinden ayırıp ülkelerine geri gönderilmeye çalışılması veya kapılarda işkence ve kötü yaşam koşullarına mahkûm edilmesi ayrıca bir insanlık suçudur.
Çünkü, dini, dili, rengi ve milliyeti ne olursa olsun, iç savaşın ortaya çıkardığı açlık, yoksulluk, işsizlik ve benzeri durumlar sebebiyle göç etmek zorunda kalan insanlar arasında ayırım yapılmayacağı BM Mülteciler Yüksek Komiserliği sözleşmesinde açık bir şekilde yer almaktadır.
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği, Uluslararası hukuku çiğneyen ve sözleşmeleri hiçe sayarak göçmenler arasında dini ve etnik ayırımı yaparak kapılarını kapatan, şiddet uygulayan ve kötü şartlara maruz bırakanlar hakkında Lahey Adalet Divanı ve Uluslararası Ceza Mahkemesinde derhal dava açmalıdır.
Hem ülke olarak hem de fiilen suç işleyenler mutlaka yargılanmalıdır.
AB üyesi ülkeler ise bu utanç verici ayırımcı politikalardan vaz geçmeli.
Aksi halde Avrupa Birliği (AB) ve Uluslararası Toplum, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlılığı konusunda inandırıcı olamayacağı gibi göçmenler konusunda da üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmemiş sayılacak.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.