Türkiye-Rusya: İtidal zamanı
Türkiye-Rusya: İtidal zamanı
10 Aralık 2015
Sovyetler Birliği döneminde Yalta veya Soçi`ye tatile giden Rus aileleri denizde çocuklarının fazla uzağa gitmesini engellemek için, "Çok açılma sonra Türkler kapar seni!" diye korkuturdu.
Aynı dönemlerde Türkiye`de de durum çok farklı değildi. Türk halkı "Rus" kelimesi ağızlara almasın diye o güzelim "Stoliçnaya salat" halk arasında "Amerikan salatası" diye anılır olmuştu.
Birbirine bu kadar uzak durmaya çalışan iki ülkenin insanın yerini günümüzde Rusya`da yaşayan 100.000 civarında Türk ile Türkiye`de yaşayan 50.000 civarında Rus insanı almış durumda.
Aradaki bu soğukluğu ve uzaklığın ortadan kalkmasında o dönemin iki ülke liderlerinin çok büyük katkısı olmuştur.
SSCB`nin başındaki Mihail Gorbaçov Türkiye ile olan ilişkilerinde sattıkları doğal gazın karşılığının büyük kısmının mal ve hizmet olarak ödenmesini kabul etmiş ve bu sayede Rus halkı Türk tüketim malları ve inşaat hizmetleri ile tanışma fırsatını bulmuştu.
Rahmetli Turgut Özal da Dışişleri bürokratlarının şiddetli itirazlarına rağmen Rusların Türkiye`ye rahatça gidip gelebilmeleri için vizeyi tek taraflı olarak kaldırmıştı. Özal o dönemde bu kararını şöyle savunmuştu:
"Yahu bırakın adamlar rahatça gelsin, bu gelişlerinde alacakları mallar sonuçta bizim mallarımız olacak, üstelik bu güzel Rus kızları ile bizim Türk erkekleri tanışırsa belki ileride evlilikler olur da neslimiz biraz güzelleşir (Bütün Türk kadınlarının affına sığınıyorum)" demişti.
Aslında bu iki lider de birbirlerine çok benziyordu, aynen günümüzdeki iki liderin birbirlerine benzemesi gibi.
Gorbacov yumuşak karekterli, yapıcı, kitap yazacak kadar iyi bir entelektüel, yeniliklere açık bir liderdi. Rahmetli Turgut Özal da benzer yapıdaydı, o da analitik düşünen, dünyayı yakından takip eden, gelişmelere ve yeniliklere açık, teknolojiye yatkın, okumayı seven bir lider profili çiziyordu.
Günümüzde iki ülkenin liderlerine baktığımızda ise geçmişteki bu iki lider ile taban tabana zıt ama birbirlerine çok benzer yapıda iki insan görüyoruz. Putin de, Erdoğan da otoriter, kendi doğrularından taviz vermeyen, tutucu, sert yapıda iki insan.
Hepimizin bildiği 24 Kasım 2015`teki Rus uçağının düşürülmesi olayı Türk insanını da Rus insanını da çok yakından etkilemiştir, Ne yazık ki, iki ülke yöneticileri ve medyasında yer alan konuşmalar ve haberler ülke insanlarının birbirlerine karşı soğuk tavır almalarına neden omuştur. Bu durumu düzeltmek sadece zamana bağlı değil, biraz da "yelkenleri yavaşça indirip" karşı tarafın günlünü alacak söylemlere bağlıdır. Oysa her iki ülkenin başında da halk deyimi ile "burunları düşse eğilip yerden almayacak" kadar gurur meselesi yapmış yöneticiler mevcut. İhtilaf olması halinde taraflardan birinin biraz alttan alıp fedakarlık yapması gereken durumları anlatan güzel bir Rus atasözü var: Dağ Muhammed`e gelmezse Muhammed dağa gelir...
Şimdi bekleyelim bakalım, bu olayda "Muhammed" kim olacak?..
İsmail Boy
|