Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1671)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 13.06.2020 20:05:40

"SUÇLU AYAĞA KALK " DİYEBİLECEK MİYİZ


"SUÇLU AYAĞA KALK " DİYEBİLECEK MİYİZ

Almanya, Suriye ve Irak`tan gelen bir milyondan fazla göçmene ev sahipliği yapıyor.
Suriyeli göçmen İnsan Hakları Avukatı Enver el Bunni, Esat rejimine karşı kanıt ve ifade topluyor...


Bunni, adaşı Enver Raslan`ı aynı göçmen merkezinde gördü.
Önce kim olduğunu çıkaramadı.
Bir kaç ay sonra bir dükkânda karşı karşıya geldiler.
Hatırladı:
Enver Raslan kendisini 2006`dan 2011`e tutuklu kaldığı hapishaneye gönderen Suriye Ordusu`nun bir Albay`ı idi...


Şikayetçi olmadı ama araştırmalarını derinleştirdi.
Raslan`ın orduyu bırakıp iki yıl kaçak yaşadıktan sonra 2014`te Almanya`ya kaçtığını,
Geçen yıl Şubat`ta Almanya`da tutukladığını ortaya çıkardı.


Raslan, Suriye`de 58 kişinin ölümünden sorumlu olmak: İnsanlık suçu işlemek: Cinsel saldırılarda bulunmak:
Almanya`ya sahte belgelerle sığınmak: İstihbarat toplamakla suçlanıyor.
Birlikte olduğu Suriye istihbaratından İyad el Garip ile birlikte,
Almanya`nın Koblenz kentinde yargılanıyor...


Bu Suriye yönetiminin yaptığı işkenceye odaklanan ilk uluslararası davadır.
Şimdi Enver el Bunni, Beşar Esad`a sesleniyor:
"Hiçbir zaman cezadan muaf kalmayacaksın, bunu bir düşün" diyor...


Dünyada pek çok şey ters giderken,
İnsanların Suriye Savaşının onuncu yılına ilerlediğini unutmuş olmalarında,
Beklentilerinde umutsuz olmalarının da bir payı bulunuyor...


Hatırlayınız! Suriye Savaşı`nın siyasi çözümüne ilişkin Cenevre Görüşmeleriyle;
Dünyanın bir kez daha böyle bir katliam, saldırı ve yağma ile karşılaşmaması,
Ya? Savaş suçları işleyen rejim kadar muhalif tarafların,
Teröristlerin ve destekleyen ülkelerin paylarını üstlenmeleri:
Suçların esaslı bir biçimde kategorize edilmesi:
Bu sistematik hukukun BM`de yeni bir dünya statüsüne yol açması öngörülüyordu.


Halbuki İdlib`te ve diğer asi kalelerde okullara ve hastahanelere hâlâ bombalar düşmeye devam ediyor.
Bu saldırıları gerçekleştiren Suriye, Rusya, ABD, Türkiye ve İsrail;
Herhangi bir küresel misilleme olasılığının neredeyse hiç olmadığını çok iyi biliyor...


Ancak, Almanya/ Koblenz`de yürütülen bu ceza davası kabulleri değiştirmiş olabilir!.
Koblenz kovuşturmaları evrensel yargı yasalarının yeniden canlanmasını temsil edebilir mi?
Suriye Savaşı`nın kasapları, eşkiyaları, yağmacılarının cezasızlık pelerinleri sıyrılıp atılabilir mi?


Evrensel yargının bir ilkesi, belirli suç kategorilerinde bir suçun yerinin;
Kovuşturmaya engel teşkil etmediğini söylüyor.
Bu herhangi bir devletin, belirli suç kategorilerinde belirtilmiş bir suçun;
Başka bir devletin topraklarında işlendiği iddia edilse dahi kovuşturabileceği anlamına geliyor.


Bu ilke, ilk önce açık deniz korsanlığı kovuşturmalarında işletildi.
Önce korsanlar tüm ulus devletlere sıkıntı veriyor,
Herhangi bir devlet korsanlıkla suçlananları tutuklama ve kovuşturmaya heves etmiyordu..


Giderek yargı ilkesi uluslararası ceza hukuku kapsamında en ciddi suçlar da dahil olmak üzere,
Diğer cezai davranışlara uygulanacak şekilde genişletildi.
Sonuçta soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar işlediği iddia edilen bireyler;
BM`nin 193 üye ülkesinden herhangi birinde iddianamenin teorik olasılığı ile karşı karşıya kaldı...


Evrensel yargılama davalarının karşılaştığı temel zorluk, siyasi nitelikleridir.
Bu yüzden kovuşturma davetiyle;
Suçla çok az bağlantısı olan veya hiç bağlantısı olmayan yabancı bir vatandaşın,
Kovuşturulmasını başlatmak cesur bir kararı gerektiriyor.


Çünkü bu tür kovuşturmalar;
Bazen devletler arasındaki diplomatik ilişkilere onarılamaz şekilde zarar verebiliyor.
Bu olasılık, özellikle kovuşturma için etiketlenmiş yabancı uyrukluların,
Etkili bir devletten ya da güçlü dostları olan bir ülkeden geldiği durumlarda göze çarpıyor.
Bu yüzden yeni kovuşturmaların Çad, Ruanda ve Nepal gibi devletlerin vatandaşlarını hedeflemesi şaşırtıcı olmuyor!


20. yüzyılda Evrensel Yargı esasları çok tartışıldı.
Nazi uygulamalarında etkin rol oynayan Adolf Eichmann ve Şili diktatörü Augusto Pinochet vakaları tartışmalı değildi.
Çünkü bazı kesimler hayal bile edilemeyen iğrenç suçlardan sorumlu bu iki adamın durumlarına sempati duyuyordu.


1998`de İngiltere`de Pinochet tutuklandı.
ABD Başkanı George W.Bush ve İsrail Başbakanı Ariel Şaron ve diğer liderler arasında fikir teatileri yapıldı.
Bazı kesimlerde evrensel yargı yasalarının siyasallaştırılması ile ilgili rahatsızlıklar oluştu.


Nihayet Belçika, ABD`nin baskısıyla yasalarının kapsamını ve işleyişini değiştirmeyi kabul etti.
Pinochet; Belçika`dan sonra Fransa ve Almanya`da evrensel yargı yasalarının genişlemesine yol açtı.
Bugün evrensel yargı yasaları Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya`da şu veya bu şekilde devam ediyor...


Suriye, güçlü dostları olan bir ülkedir, Rusya ve İran ile yakın ittifakı var.
Korkunç bir insani krizde, özellikle BM Güvenlik Konseyi`nde küresel eylemsizliğe neden oldu.


Sadece bu nedenle, Almanya`nın Raslan ve El-Garib`i yargılama kararı çok önemlidir.
Almanya diplomatik serpintinin ortaya çıkma olasılığına rağmen,
Suriyeli failleri yargılama kararlılığı gösteriyor...


Alman kovuşturması önemlidir, çünkü Suriye Roma Tüzüğüne taraf değildir.
Bu nedenle, vatandaşları BM Güvenlik Konseyi tarafından havale edilmedikçe,
Uluslararası Ceza Mahkemesi (ICC) tarafından kovuşturmaya tabi değildir.
Güvenlik Konseyi`nde Rusya`nın veto tehdidi, böyle bir yönlendirmenin geleceğinin gerçekçi olduğunu gösteriyor.
Kısacası evrensel yargı yetkisi olmadan, ciddi suçlar işleyen Suriyeli vatandaşları kovuşturmak için geçerli bir mekanizma bulunmuyor!.


Koblenz kovuşturmaları gerçekten öncü olmakla birlikte,
Evrensel yargı yasalarının daha fazla dirilmesine yol açması da pek olası değildir.
Çünkü böyle bir hareket;
Vatandaşlarının davranışlarını inceleyebilecek herhangi bir uluslararası ceza hukuku mahkemesini,
Zayıflatmayı görev edinen ABD`nin sürekli muhalefetiyle karşı karşıya kalacaktır.


Ayrıca ICC`nin artan varlığı, güçlü evrensel yargılama yasalarına duyulan ihtiyacı ivmeliyor.
ICC uluslararası suçları araştırabildiği ve kovuşturduğu sürece hiçbir devletin bu yükü üstlenmesinin gereği yoktur.
Bununla birlikte Raslan ve El Garib vakaları,
ICC`nin yargı yetkisi olmadığı ya da BM Güvenlik Konseyine başvurunun mümkün olmadığı durumlarda,
Evrensel yargı yasalarının nasıl tamamlayıcı bir rol oynayabileceğini gösteriyor.


Bu son gelişme sürerken,
Rusya`nın Suriye`de Savaş sırasında Erdoğan ve hükümetini,
Savaş suçlusu olmanın yanında bir çok insanlık suçu işlemiş olmakla itham eden,
Erdoğan ve iktidarının ilişkilerinin araştırılması için BM Güvenlik Konseyine teslim ettiği;


29 Ocak 2016`da Irak`ta İŞİD ile birlikte yürütülen yasadışı petrol ticareti,
10 Şubat`ta, Suriye`ye gönderilmek üzere yabancı teröristlerin sınırdan geçmelerinin kolaylaştırılması,



Bombalar Suriye`ye düşmeye devam ederken,
Her taraftan birçok savaş suçlusu kovuşturmadan kaçıyor.
Ancak uluslararası ceza hukukunun;
Koblenz kovuşturmalarının kanıtladığı gibi artan evrimi;
Küresel adalet için umutlu olmaya neden oluyor...

13. 6. 2020




Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.