AB`cilik, Avrasyacılık ve Türkiye`nin rotası
AB`cilik, Avrasyacılık ve Türkiye`nin rotası
15 Temmuz 2015
Mehmet KOÇAK
Batı emperyalizminin yayılmacı ve sömürgeciliğine karşı ve Neo-Avrasyacı akımının günümüzdeki fikir babalarında biri de Aleksandr Dugin, Rusya Devlet Başkanı`nı Putin`in de akıl hocası ve aynı zamanda Rus dış politikasının da yönlendiren kişidir
Aleksandr Dugin Bağımsız Avrasya ülkelerinin özgür iradesiyle çok-kutuplu dünyanın bir kutbu olacak olan Avrasya Birliği`nin kurulması gerekliliğine işaret etmişti.
&8216;Avrasya Birliği`, Çarist ve komünist olmayan Orijinal Avrasyacı felsefeye sahip, tamamen yeni bir proje olarak takdim edildi. Bu proje; sosyal ve ekonomik ilişkilerin yanında siyasi iş birliğini eklemek suretiyle Batı emperyalizmi ile mücadele etmeyi hedefliyor.
Ukrayna`da Rus yanlısı Devlet Başkanı Yanukoviç`in devrilmesi, Kırım`ın Rusya tarafından işgal ve ilhakı, Ukrayna`nın güneydoğusundaki Rus yanlısı ayrılıkçıların bağımsızlık ilanları ile Rusya`ya katılma yönündeki girişimleri; Amerika ve Avrupa Birliği`nden oluşan cephe ile Rusya`nın restleşmesine sebep oldu.
Bu restleşme sonrasında Rusya`ya ekonomik yaptırımların uygulanması A.Dugin`in ``Avrasya Birliği´´ fikrinin hayat bulması kolaylaştı. Ve nihayet Kazakistan`ın başkenti Astana`da bir araya gelen Vladimir Putin, Nursultan Nazarbayev ve Aleksandr Lukaşenko Avrasya Ekonomik Birliği`ni kuran anlaşmayı imzaladılar.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin konuşmasında; ``büyük bir endüstriyel, bilimsel ve teknolojik potansiyeli olan ve muazzam doğal kaynaklara sahip dev bir ortak pazar kurmaktayız´´ dese de gerçekte Avrasya Birliği, Rusya`nın yeni genişleme stratejisinin en önemli basamaklarından birisi olacaktır.
TÜRKİYE YENİ BİR ``BİRLİK´´İN ÖNCÜSÜ OLABİLİR&8230;
ABD ve AB`nin bilhassa Suriye ve Irak`ı içine alan ve ayrılıkçı güçleri kullanarak Türkiye`yi köşeye sıkıştırma gibi pervasızca politikaları sonrası, Türkiye de ``Bizim rotamız neresi olmalı? AB mi? Avrasya Birliği mi?´´ sorusuna diplomasi, bürokrasi ve siyasi merkezlerde derinden cevap aranıyor.
Ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel ilişkiler konusunda iş birliğini geliştirmek ve bu konuda önümüzdeki seçenekleri milli çıkarlarımız doğrultusunda tercih etmek elbette en doğal hakkımız. Ancak, bu tarz ilişkilerde tercihler karşılıklı çıkar ve güvene dayanarak kurulur ve de devam ettirilir. Bizim için ne AB, ne de ``Avrasya Birliği´´ güven telkin ediyor. Hiçbir üye ülkeye reva görülmeyen şartlarla AB kapısında yarım asrı aşkındır bekletiliyoruz.
Geçen süreç içinde ekonomik ve siyasi ilişkiler devam ettiriliyor olmasına rağmen AB ile karşılıklı güven hâlâ sağlanabilmiş değil. Rusya`nın öncülük ettiği Avrasya Birliği`ne gelince; Bu fikrin mimarı A. Dugin yazdığı kitaplarda en az Jirinovski kadar ``Türk Düşmanı´´ olduğunu açık söylemektedir. Ona nasıl inanalım ve güvenelim? Onun kılavuzluğu altında ve geleceğinin ne olacağını bilemediğimiz bu oluşuma nasıl katılalım?
Karşılıklı güvenin oluşabilmesi ve samimi ilişkilerin kurulabilmesi için öncelikle, bu fikrin mimarlarından olan A. Dugin`in ve Rusya`nın fikir sisteminin tamamen değişmesi gerekiyor.
Bence, Türkiye, tamamen ABD`nin, AB`nin veya Avrasya Birliği`nin rotasına girmemelidir. Türk dünyası ve İslam ülkelerinin buluşacağı yeni bir ``birlik´´ oluşumunun öncüsü olmalıdır. Bu ``birlik´´; bölgesel ölçekte değil evrensel düzeyde olmalı ve de sömürüyü değil, ortak paylaşımı esas almalıdır.
Bu yeni oluşum, AB veya Avrasya Birliği gibi sadece çıkarlar üzerinden değil, ilkeler ve değerler üzerinden yeni ittifakların kurulmasına öncülük ederek dünya barışına katkı sağlayabilir.
Böyle bir ``Birliğin´´ oluşumu ancak Türkiye`nin öncülüğünde kurulabilir. Çünkü Türkiye tarihi birikimi Türk ve İslam dünyasında yer alan ülkeleri birbirine bağlayan ortak değerlerin öncüsü olmuştur.
Türkiye yüzünü sadece Batıya dönen bir ülke değildir. Türkiye artık çok yönlü bakış açısıyla yeni oluşuma öncülük edebilecek tarihi, siyasi, ekonomik ve kültürel bir birikime sahiptir.
Aynı zamanda Türkiye sadece kendi çıkarları doğrultusunda değil, aynı zamanda Türk ve İslam dünyasındaki ülkelerinde ali menfaatlerini nazari dikkate alarak bütün bu gelişmeleri değerlendirebilecek olgunluğa sahiptir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan`da bu girişimi başlatacak cesaret vardır. Ancak kafasını sarayın koketlerine takan Kılıçdaroğlu veya ``orayı boşalt ve Çankaya`ya dön´´ gibi hadsiz ve de pervasızca açıklamalar yapan Bahçeli ile bu iş olmaz.
Çünkü bunlar dar ufuklu, ilkeleri belirsiz, kıt görüşlü bir siyaset sergiliyorlar. Bir yandan F.Gülen örgütünün engelleyici ihanetleri, diğer yandan büyük düşünmekten aciz siyasilere rağmen Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan koyduğu hedeflere doğru çok şükür yürüyüşünü sürdürüyor&8230;
Ufukta bir erken seçim görülüyor. İşte şimdi Cumhurbaşkanının ``Yeni Türkiye´´ yürüyüşüne destek verip tarihi projelerini gerçekleştirmesi için elini güçlendirme zamanıdır.
Rabbim ona yardım etsin ve arzuladığımız o tarihi ``Birlik ve yeni bir medeniyet´´ kurulmuş olsun.
|
