ABD, İran üzerinden Orta Doğu`yu ateşe sürüklüyor
2020-01-04
ABD, İran üzerinden Orta Doğu`yu ateşe sürüklüyor
Yeni yılın ilk günlerinde daha tehlikeli bir dünyaya uyandık.
Bunun sebebi ABD Başkanı (Sarı şeytan) Trump`ın yılın ilk günlerinde özel talimatıyla düzenlenen bir gece operasyonu emrini vermiş olmasıdır.
ABD`nin Irak`ın başkenti Bağdat`ta gerçekleştirdiği bu operasyonda, füze saldırısı sonucu İran Devrim Muhafızları Ordusu Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis öldürüldü.
Evet, 2020 yılına dair temennileri, beklentiler ve ümitleri bu saldırı operasyonu bitirdi.
Çünkü bu sıradan bir operasyon değildi ve öldürülen kişiler sıradan kişiler değildi.
Fevkalade gergin olan bölgeyi ateşe sürükleyecek savaşın fitilini ateşlesek kadar tehlikelidir.
İran Devrim Muhafızları Ordusu`na bağlı Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani`nin, öldürülmesi sonrası Tahran bu olayın ``intikamının´´ alınacağını duyurması, ABD ise Irak`taki vatandaşlarına bu ülkeyi terk etmeleri için çağrıda bulunması ve bölgedeki tüm güçlerini teyakkuza geçirmesi endişeleri arttırdı.
Rusya Dışişleri Bakanlığı`ndan yapılan açıklamada ``Süleymani`nin öldürülmesi gerginliği artıracak maceracı bir adım´´ olarak değerlendirdi. Çin ise çok ciddi gelişmeler olabilir uyarısında bulundu.
İsrailise Süleymani`nin ölümü sonrası İran`dan gelebilecek saldırılara karşı hazırlıklar başlattı.
Kısacası ABD, bu eylemiyle bölgeyi geleceği belli olmayan bir korkulu sürece sürüklemiş oldu.
Sadece bölge ülkeleri değil, aynı zamanda dünya endişeli.
Şimdi, dünya başkentlerinde ``Bu bir savaş sebebi olur mu? Bundan sonra bölgede neler yaşanır? ABD ile İran saldırı sonrası karşı karşıya gelir mi?´´ sorularına cevap aranıyor.
ASLINDA O BİR Şİİ FEDAİ İDİ
Aslında Kasim Süleymani`nin, ABD ve Batılı ülkelere karşı hiçbir eylemi yoktu.
Aslında o, kendini bölge ülkelerini, yani bölgedeki İslam ülkelerini İran`ın çıkarlarına göre şekillendirmeye adamış bir Şii fedai idi.
Lübnan`da Hizbullah`ı, Irak`ta Haşdi Şabi ve Suriye`de Şii Milisler ile Kudüs Güçleri`ni, ayrıca diğer bütün İslam ülkelerindeki Şii örgütlenmeleri gerçekleştiren ve bu ülkelerde eylemlerin gerçekleşmesini yöneten ve yönlendiren kişiydi.
Yani o gayrimüslimlerle mücadele etmiyordu. &8216;Sünni dünyada Şiilerin hakim olacağı` bir bölge hayali vardı.
Onun için Irak`ta, Suriye`de, Yemen, Bahreyn ve Suudi Arabistan ile Lübnan`da birçok kanlı eylemlerde parmak izi var.
``Peki, ama neden ABD tarafından öldürüldü?´´ sorusu akla gelecektir.
Evet, çok haklı bir soru&8230;
ABD, bu eylemle İran`ın bölgede üstünlük sağlaması yönünde mücadele ederken, ABD`nin çıkarlarına engel ve tehdit oluşturduğu için öldürdüğü gerçeği ortadadır.
Ayrıca bu saldırıyla ABD, İran üzerinden bölge ülkelerine korku yaymaya ve kendi dayatmacı politikalarına boyun eğmeye zorluyor.
Diğer bir ayrıntı şudur:
İran`ın başlatacağı karşı bir girişimi bahane ederek bölgede yeni bir savaşın başlamasını planlamış olabileceği de kuvvetle muhtemeldir.
BUNDAN SONRA NELER OLUR?
ABD`nin, Süleymani`yi hedef alan bu saldırısıyla bölgeyi bugünden görülemeyecek büyük tehlikelerle baş başa bıraktığı açıktır.
Her an her şey olabilir(!)
Şimdi herkes İran`ın ``İntikam alınacak´´ yemini ile nasıl bir karşılığa hazırlanacağını merak ediyor.
Aslında İran çok daha dikkatli olmalı ve ABD`nin beklentisi olan ve bahane olarak kullanabileceği eylemlerden sakınmalıdır.
Diğer yandan; İran artık yeni Kasım Süleymani`ler yetiştirmeye kalkmamalı ve bölgeyi kendine domine etme yanlışından vazgeçmeli.
Eylem ve söylemlerle bölge ülkeleri üzerinde hakimiyet kurmayı hedefleyen politikalar yerine barış ve huzur adına bölge ülkeleriyle yeni bir işbirliği hamlesi başlatmalıdır.
ABD`de dünyayı haydut bir anlayışla değil, devletler hukuku ve egemenlik haklarına saygılı kalarak politikalar geliştirmeli.
Saldırı, işgal ve haksız yaptırımlarla cezalandırmanın bir gün ters tepeceğini de hesaba katmalıdır.
ABD bilsin ki, böyle geldi ama böyle devam etmeyecek&8230;.
TÜRKİYE`YE ÖNEMLİ GÖREVLER
DÜŞÜYOR&8230;
Türkiye ve İslam dünyası, ABD`nin İran`ı hedef alan bir savaşa asla müsaade etmemeli ve İran her şeye rağmen yalnız bırakılmamalı.
Bu sebeple Türkiye`ye büyük görevler düşüyor.
Komşuluk hukuku çerçevesinde, bilgelikle ve sahip olduğu engin tecrübeyle, İran`a sağduyuyla hareket etmesi ve yanlış girişimlerde bulunmaması konusunda uyarılarda bulunmalıdır.
Unutulmasın ki; İran`a yapılacak bir saldırı tüm bölgeyi etkiler ve bizi de içine alır.
|
