Ankara’nın kaygılarının giderilmesi şart
Ankara’nın kaygılarının giderilmesi şart 21 Mayıs 2022
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgale başlaması, başta Avrupa kıtasında olmak üzere küresel güvenlik ortamını kökünden sarstı.
Bu savaş sanıldığından fazla süreceği gibi diğer ülkelere sıçrayacağı, özellikle NATO üyesi olmayan ülkelerde güvenlik kaygılarını artırıyor.
NATO’nun 5’inci Maddesinin yarattığı güvenlik şemsiyesinden yararlanmak isteyen Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olma yönünde aldıkları hızlı kararlar ise Türkiye’nin engeline takıldı.
Rusya ile 1300 kilometre sınır paylaşan Finlandiya ve 200 yıllık tarafsızlık politikalarıyla tanınan İsveç, şimdi bu engeli aşmak için her yola başvuruyor.
Başkan Erdoğan’ın Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine yönelik “veto” çıkışı ise sadece Finlandiya ve İsveç’i değil aynı zamanda ABD ve AB ile NATO’nunda içinde yer aldığı ‘Batı Cephesi’ni telaşlandırdı.
Çünkü NATO, Rusya’yı kuşatma planından vazgeçmiş değil.
Şimdi gelelim cevap bekleyen asıl sorulara…
İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine Türkiye neden karşı çıkıyor;
NATO, Ankara’nın kaygıları giderilebilecek mi?
Altını çizerek ifade etmek isterim ki, asıl sorun bu iki ülke Finlandiya ve İsveç’in yanında NATO içindeki Batılı müttefiklerimizin tarihin derinliklerinden gelen Türkiye’ye karşı kinlerinden kaynaklanan ikiyüzlülükleridir.
Çünkü yıllardır Türkiye’nin çağrı ve uyarılarına kulak tıkayan bu ülkeler, Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrası “Türkiye’ye duyulan ihtiyacı bitti” düşüncesinden hareketle 1990’lı yıllardan itibaren ‘Türkiye karşıtı politikalar’ başlatmış ve halen de bu yöndeki tavırlarını sürdürmektedirler.
Bu ülkeler, Türkiye’nin sınırlarını aşan başarılı girişimlerinin yanında savunma sanayisini güçlendirme ve terör örgütleriyle mücadelesini sürekli engelleyen bir tutum içindedirler.
Yine bunlar…
Yıllardır Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden bölücü terör örgütlerini ülkelerinde himaye eden, finans ve silah sağlamak suretiyle destekleyen ülkelerdir.
….Ve bunlar hâlâ ülkelerinde bölücü terör örgütünün çeşitli isimler altında faaliyetlerine müsaade etmektedirler.
Ayrıca, aidat, bağış adı altında haraç toplamalarına, uyuşturucu ve insan kaçakçılığının yanında büyük şehirlerde örgütlerine finans desteği sağlamak için çeşitli alanlarda ticari faaliyet göstermelerine göz yummaktadırlar.
Şimdi aynı ülkeler, NATO üyeliği kriziyle ilgili olarak Türkiye’yi ikna girişimleri kapsamında Ankara’nın kapısında sıraya girmiş bekliyor olmaları samimiyetsizliklerinin bir ifadesidir.
ABD, Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya, İsveç, Finlandiya, Ankara ile yoğun telefon diplomasisini sürdürüyorlar.
Şunu herkes bilsin ki;
İsveç ve Finlandiya’nın PKK ve DHKP-C gibi örgütler konusundaki tutumunu ve bu iki ülkenin Türkiye’ye yönelik bazı silah satışlarına izin vermemiş olduğunu unutmuş değiliz.
Hem bu iki ülke hem de Türkiye’yi ikna etmeye çalışan NATO içindeki o sözde dostlarımız olan müttefiklerimiz bilsin ki… Terör örgütü PKK/PYD/YPG ile FETÖ mensuplarının NATO üyesi ve diğer ülkelerdeki mevcudiyetine müsaade edilmesinin kabul edilemez olduğu bilinmelidir.
Ve yine Türkiye’den özür dileyip Ankara’nın beklentileri karşılanmadan İsveç ve Finlandiya’da asla üyelik sürecinin ilerlemesi söz konusu olmayacaktır.
Ayrıca herkes bilsin ki; Ankara’nın itirazları sadece İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği değil, aynı zamanda tüm üye ülkelerin Türkiye’ye bakışı, İslamofobi, terör örgütlerine verilen destek ve savunma sanayii alanındaki haksız ihracat kısıtlamaları ve Türkiye’nin dış politikasındaki başarılarının engellenmesi gibi konulardaki Türkiye’nin itirazları dikkate alınarak yeni bir düzenlemeye gidilmesi.
Çünkü Kuzey Atlantik İttifakı’nın kurulduğu 1945 şartları değişmiştir.
Başkan Sn. R. Tayyip Erdoğan, Dışişleri Bakanı Sn. Mevlüt Çavuşoğlu ve Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın ile başarılı diplomatlarımıza ilkeli duruşları ve kararlılıklarından dolayı takdirlerimi ifade eder teşekkürler ediyorum.
|