Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10788
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2275) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (196)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (109)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1671)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Yüksel Sarı - (Ziyaretci) 25.08.2016 21:12:21

ASIL ŞİMDİ NATO`YA HAYIR



Yüksel sarı/Muğla haber



Bizim gençliğimizde en çok
tartıştığımız konuların başında NATO

gelirdi. Duvarlara yazdığımız yazıların en güzeli `` NATO` ya
Hayır´´dı.

Bizim düşüncemize göre NATO, ABD emperyalizmin
tahakküm aracıydı. Bağımsızlığımızı korumayı ve ordumuzun güçlü olmasını
istiyorsak eğer, NATO`dan çıkmalıydık.

Karşımızda olanlar ise, Rusya`nın (o günkü adıyla
Sovyetler Birliği`nin) tehditlerine karşı NATO`ya ihtiyacımız olduğunu
savunur, ``NATO`dan çıkarsak bizi kim koruyacak?´´ diye sorarlardı.

Tarih bizi haklı çıkardı.

Sovyetlerin dağılmasıyla birlikte ortalığa saçılan
belgelerden anlaşıldı ki, NATO`nun Rusya`ya karşı Türkiye`yi savunacağı
iddiası safsatadan ibaretmiş.

O günkü NATO savunma konseptine göre, Rusya`nın
muhtemel saldırısında Türkiye`nin görevi, Rusya`nın ilerleyişini
geciktirmek olacaktı. NATO`nun asıl savunma hattı ise Toroslardan
başlayacaktı.Yani NATO Türkiye`yi değil, Türkiye NATO`yu koruyacaktı.

Türkiye NATO`ya girdiği için milli ordusunu kaybetti.
O günden sonra ordumuzun eğitimi Türkiye`nin milli ihtiyaçlarına göre
değil, NATO`nun (daha doğrusu ABD`nin) ihtiyaçlarına ve onun
talimatnamelerine göre yapıldı.

Subaylarımız, yetiştirilmelerinin belli aşamalarında
NATO ülkelerine (En çok da ABD`ye ) gönderiliyor, dünyaya Batı`nın
penceresinden bakan, Batı kültürüne göre yaşayan, Batılı gibi düşünen ve
Batı`nın hayranı olan kimselere dönüştürülüyordu.

Bunun sonucunda;

Subaylarımız içinden çıktıkları halktan uzaklaştı.
Halk arasında değil, ordu sitelerinde yaşamaya, çarşı ve pazarlar yerine
sembolik fiyatlarla ordu evlerinden alış veriş yapmaya, halk plajları
yerine en güzel koylara inşa edilmiş olan ordu tesislerinde tatil yapmaya
başladılar.

Gelir düzeyleri oldukça yükseldi. Birçok general
emekli olduktan sonra, sadece imza atmak üzere, dolgun maaşla kamu
kurumlarına yönetici oldular. Büyük paralar kazandılar, mülk zengini
oldular.

Devlete ait dolmakalemi sol cebinde taşıyıp, devlet
işlerinde onu kullanan; kendi kalemini de sağ cebinde taşıyıp, özel
işlerinde onu kullanan ve içinden çıktığı halkın bir parçası olan subaylar
dönemi artık bitmişti. Artık, bol bol yiyen, içen, şiştikçe şişen ve savaş
bilimini değil, sosyete gündemini takip eden subaylar dönemi başlamıştı.

İşte bu yüzden;

Başlarına çuval geçirilirken, gerekirse ölmeyi
bilemediler.

Vatan ve millet yararını, ailesiyle ilgili bir şantaj
kasetine değişebildiler.

Emri altındaki kahramanlar ``vatan ve millet davasıdır´´
diyerek, hapisleri göze alırken ve onurlarına yediremeyip intihar ederken,
onlar, ``ilişkilendirilme´´ korkusu içinde başlarını çevirip, görmezden
gelebildiler.

Ordunun yüreğine, kozmik odasına kadar girilmesine
izin verip, ordumuzun tüm sırlarının düşmanın elinde geçmesine sebep
oldular. ``Neden izin verdiniz ?`` diyenlere ``sonuna kadar mücadele ettik´´
dediler. `` Peki ne yaptınız?´´ diye sorulunca da ``mahkemede dava açtık ``
dediler.

Atatürk, askerlerine ``size ölmeyi emrediyorum´´ diyerek
vatan savunması yapmıştı. Bunlar ise, mahkemede dava açarak vatanı
savunabileceklerini sandılar.

Son olarak 15 Temmuz başarısız darbe girişimiyle, Türk
ordusunun, yukarıdan aşağıya kadar, pek çok komuta kademesinin - CIA
örgütü FETO aracılığıyla- düşmanın (Yani ABD ve NATO`nun ) kontrolüne
girmiş olduğu ortaya çıktı.

Bu nedenle, Türkiye yeniden milli ordusuna kavuşmak
istiyorsa eğer, ilk iş olarak NATO`dan çıkmak zorundadır.

NATO, eğitim silah ve para yardımlarıyla 35 yıldır
mücadele ettiğimiz bölücü terörü destekliyor.

NATO, Suriye`nin Kuzeyinde yeni bir Kürt Federe
Devleti kuracağını ilan eden PYD` yi desteklemeye devam ediyor.

NATO üssü olan İncirlikten kalkan NATO uçakları, PYD`
nin önünü açarak, Fırat`ın Batısında hakimiyet alanı kurmasına yardım
ediyor.

Demek ki aslında, NATO Türkiye ile savaşıyor.

Bu ne ahmakça bir durumdur ki, Türkiye, kendisine
karşı savaşan bir askeri paktın üyesi olmaya devam ediyor.

Dünya, yeni bir dünya savaşına doğru koşar adım
ilerlerken, Türkiye alenen kendisini parçalamak amacıyla çalışan bir paktta
kalarak bu alt üst oluş sürecini güvenle atlatamaz.

NATO aynı zamanda, Türkiye`nin AB kapısına ``demir
bağlarla´´ bağlanmasını sağlayan silahlı bir araçtır. NATO`dan çıkamayan bir
Türkiye, Batı`nın sömürgesi olmaktan kurtulamaz, bağımsızlığını ve toprak
bütünlüğünü koruyamaz.

O halde, Türkiye NATO`dan çıkmalı, ulusal yararları
Türkiye`nin ulusal yararlarıyla bağdaşan bölge ülkeleriyle işbirliği
yapmalıdır.

Türkiye derhal NATO`dan çıkmalıdır.

Çünkü;

15 Temmuz darbe girişinde sokağa çıkan tanklar
NATO`nun tanklarıydı.

TBMM`yi bombalayan uçaklar NATO`nun uçaklarıydı.

Parlamenter rejimi hedef alan, Türkiye`de iç savaş
çıkarmak için darbe planlayanlar NATO`nun generalleriydi.

Yüzlerce insanımızı bir gecede öldürüp, binlercesini
yaralayan NATO`nun askerleriydi.

Şehirlerimizde patlayan ve her defasında onlarca
yurttaşımızın ölümüne neden olan bombalar da NATO`nun bombalarıydı.

Türkiye, ``Yeni 15 Temmuzlar olmasın´´ diyor ve hayatta
kalmak istiyorsa NATO`dan çıkmak zorundadır.

NATO`dan çıkmak için bundan daha önemli bir gerekçe,
daha uygun bir fırsat olamaz.

Peki ama! 15 Temmuz darbe girişimini, orduyu parçalamak
ve Cumhuriyet kurumlarını ortadan kaldırmak için
fırsat olarak kullanmayı düşünen Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı, bu fırsatı
neden NATO`dan çıkmak için kullanmıyor?

Çünkü, bu fırsatı Batı ile aralarını yeniden
düzeltmek amacıyla pazarlık unsuru olarak kullanmak işlerine daha çok
geliyor.

Onlar ne yaparsa yapsın;

Bu ülkenin bağımsızlığı için, en zor koşullarda,
yıllardır mücadele eden devrimcileri var.

``Vatan söz konusu olduğunda gerisi teferruattır´´ diyen
milliyetçileri var.

Henüz NATO`nun gerçek yüzünün bilinmediği zamanlarda
bile kahramanca öne çıkmış aydınları var.

``NATO`dan çıkalım´´ diyen, NATO`ya karşı eylem
düzenleyen, duvarlara yazı yazan, bedeller ödeyen Atatürkçüleri var.

Şimdi durumdan vazife çıkarmanın tam zamanıdır.

Bağımsızlıktan ve demokrasiden yana olan tüm siyasi
partiler, demokratik kitle örgütleri, meslek odaları, sendikalar ve
aydınlarımız bu amaç için tez zamanda bir araya gelmelidir.

Asıl şimdi, NATO`YA HAYIR!


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.