Atina ziyareti ve Lozan
Atina ziyareti ve Lozan 09 Aralık 2017 Cumartesi
Suriye ve Irak bağlamında Orta Doğu`daki gelişmelerin takibi, 13 Aralık`ta İstanbul`da gerçekleşecek olan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Devlet Başkanları Kudüs Zirvesi hazırlıkları. Diğer yandan, Kudüs konusunda dünya liderleriyle yoğun bir telefon trafiği devam ediyor. Böylesine bir yoğun çalışma programları içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan Cumhurbaşkanının davetine icabet ederek Atina`ya iki günlük bir program sıkıştırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atina`da Lozan Antlaşması`nı gündeme getirerek ``antlaşmayı güncelleyelim´´ önerisinde bulundu. Yunan tarafının memnun kalmadığı bu öneri gündemin değişmesine sebep oldu. Peki, Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Lozan`ın güncellenmesini neden istiyor? Çünkü, 94 yıl önce imzalanan Lozan anlaşmasına bazı maddelerine Yunan tarafı uymamaktadır. Bazı maddeler ise hâlâ yoruma muhtaçtır olmakla beraber hâlâ anlaşılmamış ve tartışmaya devam eden maddeler vardır. Devletler arası hukuk buna cevaz veriyor. Birçok tarihi anlaşma günün şartlarına göre tarafların mutabakatıyla yeniden güncellenmiştir. TÜRK MÜ MÜSLÜMAN MI? Lozan`ın anlaşmasında da Yunanistan`daki Türk toplumu ``Müslüman azınlık´´ olarak kayda geçmiş oldu. Osmanlı döneminde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş aşamasında da Türk Toplumu aynı zamanda Osmanlı veya Müslüman olarak da anılmaktaydı. Yazışmalarda kısmen Türk ve Osmanlı kısmen de Müslüman olarak kayıtlarda yer almıştır. 1974 yılındaki Kıbrıs Barış Harekâtına kadar Yunan makamları Lozan`da ``Müslüman Toplum´´ olarak adlandırılan topluluğun aynı zamanda Batı Trakya Türk Toplumu olduğunu kabul ediyordu. Türk çocuklarının devam ettiği okullarda eğitim Türkçe yapılıyordu. Kitapların büyük bir kısmı Türkiye`den gönderiliyordu. Batı Trakya`daki ve bazı ilçe, köy ve caddelerin adları Türkçe isimleriyle anılıyor, Türk Vakıfları ve okulları ile Türklerin işletmelerinin tabelaları Türkçe yazılıydı. 1974`den bu yana Yunan makamları ``Türk değil, Müslümansınız´´ dayatmasıyla Türk Toplumunun varlığı inkâr edilmeye başladı. YASAKLAR VE BASKILAR Kıbrıs Barış Harekâtı sonrası Türk kelimesi yasaklanmış olduğu gibi dini faaliyetler ve Türkçe eğitim gibi haklar yok denecek kadar azaltılmıştır. Cami imamlarının seçimiyle Baş Müftü belirlenmesi gerekirken, Yunan hükümeti tarafından atanmaya başlandı. Yunan makamlarınca atanan Baş Müftü yerine Türk toplumu imamların seçimiyle belirlenen Baş Müftüyü benimsemektedir. İki ayrı Baş Müftü sorunu halen çözülememiştir. Ayrıca, Türk toplumuna ait vakıf mallarına el konulması, çözüm bekleyen sorunların başında gelmektedir. Kısacası, insani haklar ve özgürlükler (Azınlık Hakları) büyük ölçüde tanınmıştı. LOZAN YOK SAYILDI Yunanistan, Batı Trakya Türk Azınlığının haklarını teslim etmemesi nedeniyle Yunanistan, defalarca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde açılan davaların tümünü kaybetmiştir. BM ve AB; İnsan Hakları yıllık raporlarında Batı Trakya Türk Toplumuna uygulanan yasak ve baskılara geniş yer almaktadır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Lozan`da ``Müslüman Azınlık´´tan kastedilenTürk Toplumu`dur´´hükmüne varmış ve tüm hakların iade edilmesine gerektiği kararını vermişti. Fakat; Yunan makamları hâlâ bu karara uymamaktadır. LOZAN UYGULANMIYOR 65 yıl sonra Cumhurbaşkanı düzeyinde komşumuz Yunanistan`ı ziyaret eden Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Yunan muhataplarına Batı Trakya Türk toplumunun gasp edilen hakları hatırlatılarak &8216;Lozan Antlaşması`nı adres gösterdi. Taraflardan birinin uymaması veya günün şartlarına uyumluluğu kaybolması durumunda anlaşmanın yeniden müzakere edilmesi elzem olur. Türkiye`deki &8216;Yunan Azınlığı` Lozan`daki tüm haklara sahiptir ve Patrik, Türk hükümeti tarafından tayın edilmiyor. Lozan`a uymayan ve Batı Trakya Türk Azınlığının haklarını vermeyen Yunanistan`dır. Zira bu gibi anlaşmalar, mütekabiliyet esasına göre devam eder. İyi komşuluk ve karşılıklı dayanışma ile var olan sorunların aşılmalı ve Lozan`da verilen haklar Batı Trakya Türk Toplumuna yeniden verilmelidir. Kalıcı kararlarla gelecek adına ümit veren adımların atılması bu hakların teslimiyle mümkün olacaktır. Türk Toplumunun tüm hakları verildiğinde toplumsal barış sağlanacağı gibi karşılıklı güven için önemli bir adım atılmış olacak. Böylece Yunan makamları Türk azınlığa karşı uyguladığı baskı ve yasakçı suçlardan kurtarmış olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın önerisi ciddiye alınması ve sorunların görüşülmeye başlanması her iki ülkenin menfaatinedir.
|