Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1831
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10765
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 755
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2268) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (519) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (835) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (622) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3426) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (196)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (272)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (109)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1667)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 25.04.2017 19:01:56

Barış Zamanı Savaşı 

Ömer Özkaya
omerozkaya@gunes.com
23 Nisan 2017



Barış Zamanı Savaşı 
Amerikan Ordusu`nu, Amerikan özel sektöründen ayıramazsınız, inanılmaz derecede bütünleştiler, yeni bir devlet sistemi oluşturdular. Anayasalarıyla oynamıyorlar ama neticede ordularının ve diğer devlet kurumlarının yeni gelişmelere ayak uydurmasını ve &8216;Barış Zamanı Savaşı`nı iyi yapmasını sağlıyorlar. Biz bu konularda zayıfız. 
Askeri, özel sektörde biz de istihdam ediyoruz ama biz, belirli misyonlarla istihdam etmiyoruz. Bir kısmı belki durumdan vazife çıkararak bir şeyler yapıyor ama durumdan vazife çıkarmanın da bir felsefesi ve mantığı olmalı ve bu, ordunun içinde verilmeli. Eğer ordunun içinde bunlara nitelikli bir yükleme yapmıyorsanız, dışarıda birçok şeyi yanlış yapacaklardır veya eksik yapacaktır ya da hiç yapmayacaktır. Ama Batı`da böyle değil, ellerinde bir plan-proje var ve buna göre eğitim alıyorlar. 
Biz birçok şeyi halka bırakıyoruz ya da öyle olmak zorunda kalıyor. Burada oluşan zaafı, boşluğu kısa zamanda doldurmak kolay olmayacaktır, bunu Batılılar analiz ediyor ve buna göre davranıyor bize. Türkiye`nin ve ordusunun 2005 yılından itibaren yaşadığı süreç, çok ciddi bir süreç, oturup, gerçekçi bir muhasebe yapmamız gerekiyor. Acaba alay ettiğimiz İran ordusu ile ve ``Lahana ekmekle, patates yetiştirmekle meşguller´´ diye geçmişte hafife aldığımız Kızıl Ordu`yla mukayese edilebilir miyiz? 
Bizim kafamızda hala geçmişteki ordu imajı var: Büyük birlikler, ağır metalden oluşan ekipmanlar... Bunların dönemi çoktan geçti, savaşların ve silahların niteliği değişti. Aynı şekilde orduların da niteliği ve büyüklükleri de değişti. Oluşan resme yeniden bakmamız lazım. 
Subaylarımızı eğitim ve tecrübe için Batı`ya gönderiyoruz, onlar da kendi oluşturdukları mekanizmalara uygun olarak bunları şekillendiriyor. Peki biz bunlarla mı Batı`ya karşı mücadele edeceğiz? Batı zaten bunları kullanıyor, bunlarla Batı`ya karşı önlem olacak ne yapabilirsin? Batı`nın eğittiği ordunun Batı`yla mücadele etmesi mümkün mü? En basit soruları bile sormayı unuttuk. En basit soruları soramayan, bütün gelişmeleri ıskalar, ıskalayacaktır. 
Devletten ve ordudan geçmişte inanılmaz şeyler bekledik, bugün de bekliyoruz. Bunlar mümkün mü, bu zor görünüyor. Şu anki halimize bakılırsa bu bir hayli zamanımızı alabilir. Bu süreyi kısaltmamız, kısaltabilmemiz lazım. Bu da yine yetişmiş insan gücümüzle yapabileceğimiz bir şey. 
Batı zaaf içinde olabilir, zayıf da olabilir, bu da bir avantajdır bizim için ama Batı`nın zayıflığını kendi üstünlüğümüz olarak görebilecek durumda değiliz, çünkü bu zayıflıktan ilk istifade edecekler listesinde biz yokuz maalesef. Diğer yandan biz de aynı yörüngedeyiz, Batı`nın yörüngesinin çok da dışında değiliz. Dolayısıyla onun zayıflığı, bizim de zayıflığımız demektir. Batı`ya her tür eleştiriyi yapabiliriz, bu bizim en doğal hakkımız, ama gerçeği görmemize engel olacak düzeydeki eleştiri, aklımızı ve algı mekanizmamızı köreltir, mağlup oluruz sonunda.  
Yarın devam edelim.
Barış Zamanı Savaşı (2) 
Bugün ordular hemen hemen her türlü konuyla ilgilenirler. Çünkü bir coğrafyaya fiili olarak giden, askerdir ve o coğrafyadaki her türlü unsuru değerlendirecek olan da askerdir. Askeri buna göre yetiştirmek zorundasınız. Asker; coğrafyacıdır, tarihçidir, arkeologtur, botanikçidir, endemik bitkiler uzmanıdır, meteorologtur, sosyologtur, psikologtur, antropologtur, bütün bu şapkaların hepsinin bir ordu mensubunda olması gerekiyor. Geçmişte Batılılar, ordularının yanında bilim adamlarını da götürürlerdi. Şimdi ayrıca bilim adamı götürmüyor, çünkü kendisi eğitiyor. Peki bu anlamda biz hangi düzeydeyiz? 
Güneydoğu`da yapılan çalışmalara bakalım: Biz Güneydoğu`ya orduyla birlikte antropolog götürmedik, sosyolog, psikolog götürmedik. Tarihçi götürmedik. Buradaki insanlarımızın düşüncelerini anlayacak hiç bir veriyi toplamadık, davranışlarını ve düşüncelerini değiştirecek hiç bir veriyi toplamadık. Terörle mücadelede bize yardımcı olacak hiç bir veriyi toplamadık, peki nasıl mücadele edeceksiniz terörle? Ama NATO Afganistan`a sosyolog ve antropolog götürdü, bunların burada istihdamından sonra askeri operasyon gerekliliğinin 67 oranında azaldığı, NATO`nun kendi itirafı. 
Ordu`yu terörle mücadele, barış zamanı savaşı ve diğer konularda yönlendirecek olan, üniversitelerdir. Ama üniversiteler, bilimden başka her şeyle meşgul, kim İslamcı, kim Ülkücü, kim Solcu, kim Laik, kim Kemalist gibi kısır tartışmaların içinde. Üniversitelerdeki tezlerin 98`ini çöpe atabilirsiniz çünkü hiç biri işe yaramaz. Ülkücü bir akademisyeni, ülkücü bir kurula sokuyoruz, solcu bir akademisyeni solcu bir kurula sokuyoruz, usulen bir kaç soru sorup, &8220;bu bizden&8221; deyip onu doktor, doçent, profesör yapıyoruz. Akademik dünyamız bu, bunu diğer ideolojik unsurlar için de söyleyebiliriz. Böyle üniversiteye böyle ordu, böyle orduya böyle üniversite... Batı bu anlamda gerçekten inanılmaz derecede disiplinli ve kaliteli. Batı`da tv tartışma proğramlarına çıkan insanlarla bizimkileri değerlendirelim... Mukayese edemeyiz. 
Alfabe değişikliği sebebiyle devlete bir dünya laf ediyoruz. Çok istiyorsan, nasıl ki İngilizceyi öğreniyorsun, Osmanlıca`yı da öğren, Arapça`yı da öğren, illa devletin mi öğretmesi gerekiyor. Sen öğren, bilim adamı isen, akademisyen isen, ara, bul, çıkart, dünya tarihinde, bilim tarihinde yerini al, bunu engelleyen mi var? İngilizceyi, İspanyolca`yı öğrenmek için para verip özel hoca tutuyorsun da, Arapça, Osmanlıca için neden yapmıyorsun? &8220;Dış dünya ile daha iyi iletişim kurayım, bulunduğum yerimi sağlamlaştırayım&8221; diye İngilizce öğreniyorsun da, arşivine kendi tarihine neden aynı gözle bakmıyorsun? Batı bunları ıskalamıyor, kendi tarihindeki en olumsuz şeyleri bile çıkarıyor ve değerlendiriyor. 
Perşembe günü bitirelim. 


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.