Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10189
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (422) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1673)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 21.04.2015 16:56:04

BU DA RUSYA` NIN HAMLESİ


BU DA RUSYA` NIN HAMLESİ




ABD Ukrayna krizinde Rusya ile cepheleşmek istemiyor.

Ukrayna anlaşmazlığını durgunluğa, küresel politikada Rusya ile ilişkileri Soğuk Savaş çerçevesine taşımıştır.

Rusya ile ekonomik ilişkileri sınırlandırıyor, stratejik bağ kurma fikrinden vazgeçmeyi geliştiriyor.






Rusya ise enerjiyi ekonomisinin ve dış politikasının belirleyeni haline getirmiştir.

Avrasyacı dış politika doktriniyle eski Sovyet topraklarındaki Rus kökenlilerin, yaşadıkları devletler ile etno-kültürel, tarihsel ya da siyasal anlamdaki sorunlarını kullanıyor.

Aleyhine hareket eden ve Batı ile yakınlaşan devletleri kendi lehine hareket eder hale getirmeye çalışıyor.






Üstelik havası da Ukrayna müdahaleleri, Kırım`ın, Abhazya ve Güney Osetya`nın ilhakıyla değişmiştir.

Bugün Rusya`da NATO ve AB`nin eski Varşova Paktı ülkelerini ve eski Sovyet cumhuriyetlerini içine alarak genişlemesi karşısında, kollektif güvenlik sözlerinin Avro-Atlantik topluluğun Rus çıkarları pahasına yayılmasının kılıfı olduğu düşünülüyor.

Bu noktadan Marksizm-Leninizm`in yerini alan yeni bir Rus ideolojisi gelişiyor...






Çünkü Rusya`da bir zaman önce oyunun kurallarını ABD`nin belirlediği ama bugün transatlantik ittifakın bir efsaneden ibaret olduğu,

NATO`nun sanıldığı kadar güçlü olmadığı ve Batı`nın inişe geçtiğine ilişkin inançlar pekişiyor.

Rusya`nın yeniden bir süper güç olduğu düşünülüyor, bu yüzden politikalarından geri adım atmıyor,Batı`yı ödün vermeye zorluyor.






Bir tarafta Baltık Denizi ile Karadeniz arasındaki potansiyel çatışma alanında Gürcistan, Azerbaycan, Litvanya, Letonya, Estonya, Moldova`da ilişkilerin gergin bir düzlemde ilerlemesinde Batı`yı yıkıcılıkla suçluyor.

Elbette Batı ile ekonomik fayda getirebilecek ilişkiler isteğini sürdürüyor ama öncelikle Batı`nın Rusya`yı dikkate almasını, nüfuz alanlarını tanımasını ve eski Sovyet ülkelerine karışmamasını istiyor.






Öte tarafta Rusya, İran ve Suriye ile diyalogunu da ısrarla sürdürüyor.

Ortadoğu ülkelerindeki çatışmaların birbiri ile iç içe geçmiş sorunlardan kaynaklandığını düşünüyor.

O nedenle uluslararası destekli diplomatik bir seçeneğin gerekliliğine vurgu yapıyor.






Ortadoğu`da diplomasiye yapılan vurguyla hem bölgedeki sorunların karmaşık tarihsel ve hukuki kökeni, hem Rusya`nın bölge devletleri ve diğer aktörler ile eşit ilişkileri sayesinde bölgede daha tarafsız ve etkin bir rol kazanmayı amaçlıyor.

Rusya ayrıca Sovyetler Birliği döneminden kalan silah sağlayıcı ülke konumunu tekrar kazanmaya, bölgede enerji ve ticaret alanında ilişkileri de geliştirmeye çalışıyor.






Bu çerçevede, 2 Nisan`da İsviçre/Lozan`da, İran ile 5+1 ülkelerinin sürdürdüğü nükleer müzakerelerde ön anlaşmaya ulaşılmış,

Üç ay daha görüşmelere devam edilmesi ve nihai anlaşmanın yazılması için 30 Haziran tarihi belirlenmiştir.

Ne ki, bu sırada taraflar Soğuk Savaş mantığına uygun birbirlerine karşı neredeyse her gün yeni ataklar geliştiriyor.






Önce Papa Francis`in açıklaması, sonra Avrupa Parlamentosu`nun "Türkiye 1915`te Ermenilere soykırım yapmıştır" kararı, Türkiye`yi giderek genişleyecek siyasi ve hukukî yaptırımlarla karşı karşıya bırakıyor.

ABD`nin nükleer silahtan mahrum bırakacağı İran`a, bölgede konvansiyonel bir hegemonya kurma yolu açacağı, karşılığında Türkiye`nin bypass`a alınacağı varsayılıyor.

Yakın gelecekte "Büyük Ermenistan İdeali" perspektifinde İran, Irak Kürt Yönetimi ve Azerbaycan enerji kaynaklarının Avrupa`ya taşınması güzergahının Güneydoğu, Doğu Anadolu ve Karadeniz`den Avrupa`ya mı yapılacağı sorusu gündemi oluşturuyor.





Bu sırada Rusya`nın İran`ın 5+1 ülkeleriyle sürdürdüğü nükleer müzakereleri sürerken ve İran`a uygulanan silah ambargosu kararı henüz kalkmadan Tahran`a S-300 hava savunma füze sistemleri satışına imkan sağlaması dikkat çekiyor.
Balistik füzelere karşı da etkili olan S-300 en gelişmiş hava savunma sistemlerinden biridir.
ABD Dışişleri Bakanlığı, İran`a S-300 hava savunma sistemlerini teslim etme kararını yapıcı bulmazken, "Bu satışların yapılması için şu anda uygun zaman değil" açıklamasında bulunuyor...





Rusya ve İran,S-300 füze savunma sistemi anlaşmasını 2007`de imzalamıştır.

Ancak BM`nin İran`a uyguladığı uluslararası yaptırımlar nedeniyle Rusya S-300 sevkiyatını askıya almış,

Bu tavır üzerine İran Savunma Bakanlığı, Rus askeri dış satım şirketi Rosoboronexport aleyhine Cenevre Tahkim Mahkemesi`nde dava açmıştır.






Şimdi Rusya, İran`a füze yasağını kaldırırken hem uluslararası silah pazarındaki rekabette erken manevrada bulunuyor, hem bu silahın verilmesi sürecinde İran iç siyasetinde oluşan olumsuz Moskova algısını onarıyor.

Rusya`nın İsrail`in karşıtı olan İran`a S-300 füzelerini vermesi ile bölgedeki jeopolitik dengelerin değiştirilmesinde taraf olduğunu gösteriyor.

Lozan`da imzalanan nükleer müzakereler sürerken Tahran`ın bundan sonraki süreçte kime daha yakın olacağıyla ilgili tercih sürecini belirliyor.






İran geleceğin kısa bir dönemi için Rusya ve ABD dünyaları arasındaki dengede kendine bir yer bulmaya yürüyor....







21.4.2015










































Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.