Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10725
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (980) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1673)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ömer ÖZKAYA - (Ziyaretci) 1.04.2019 17:56:02

Deception

Deception
Pazartesi, 1 Nisan, 2019


Ömer Özkaya

Aldatma, hile, kandırma, beklenen hiçbir getirinin gerçekleşmemesi, umutsuzluk, düş kırıklığı gibi negatif anlamları olan ``deception´´, aynı zamanda strateji kavramına da derinlik kazandırıcı bir niteliğe sahiptir. Negatif anlam yüklü bir sözcüğün strateji gibi çok boyutlu ve ağır bir kavrama derinlik ve pozitif bir enerji vermesi, 21.Yüzyıl`ın kendisi gibi tuhaf olmalıdır.

Küresel gelişmelerin bir seans masasından izlenerek, analiz edilerek kitlelere aktarılması ve bireyin; yapılan yorumları bağlamından çok farklı olarak algılaması, Mortgage Krizi`ni yaratan zincirleme yapay menkul değerler zincirini akla getirmektedir.

Küresel ekonomik, siyasal ve jeopolitik ısınmalar küresel lav dalgalarına evrilmek üzereyken ister istemez ``deception´´ kavramına mercek tutmak zorunlu olmaktadır.

İstihbaratta, uluslararası ilişkilerde, dedektiflikte ve politikada pek canlı tutulmadan gizlice uygulanan en önemli ilke, "çok açık ve şüphe götürmez gibi görünen bir olgunun aslında hiç de göründüğü gibi olmadığıdır´´. Yani klasik ``hiç bir şey göründüğü gibi değildir´´ mottosunun Amerikancası.

Bu bağlamda uluslararası ilişkiler ve uluslararası ekonomik gelişmeler belki de tarihin hiç bir döneminde bu kadar ``deception´´ içerikli, bu kadar ağır stratejik hesaplı olmamıştır. Olayları, nedenlerini ve sonuçlarını kavramak giderek artan oranda imkânsızlaşmaktadır.

ABD için Pasifik bölgesi, Arap ve İran yani Ortadoğu ve Afrika neredeyse yaşamsal ötesi bir öneme sahiptir. Ve bu olgunun altı çizili ve son derece koyu şekilde boltlanmıştır. Doğal olarak adı geçen bölgeler başka birçok yerel ve küresel aktör için de aynı derecede yaşamsal ötesi bir ağır zarureti ifade etmektedir.

Bahse konu bölgelerdeki çıkar çatışmalarının yeni bir jeopolitiği üreteceği ve dayatacağı pek öngörülmemekte ve dillendirilmemektedir. Oysa çok yeni küresel veriler ve parametreler ortaya çıkmaktadır. Bu olgu da yaklaşık 600 yıllık bir "statüyü" zorlamakta ve tehdit etmektedir. Yeni veriler ve parametreler ile yapılan yepyeni analizler, yenidünya düzeni konsensüsünün üzerinde çok yoğun bir ihtilaf oluştuğunu ortaya koymaktadır.

Bu ihtilafın yelpazesi aslında epey hacimlidir. Dolayısıyla yeni uluslararası ilişkiler rejiminin nasıl oluşturulacağı öngörülemezlik sınırlarını da aşmıştır. İşte bu sebeple tanrının sağında duran adam (aktör) arayışları çok farklı terminolojilerle devam etmektedir.

``Kim tanrının sağında?´´ sorusu bugün mistik, ezoterik ve dinler ötesi bir karşılık aramaktadır. Bu sorunun karşılığı dünyayı beş-altı yüzyıl daha yönetecek konseptler serisini belirleyeceği gibi tanrının sağındaki ve solundaki sıralama da belli olacaktır.

Bu sebeple insanlık ilk defa kullanılan sayısız ``deception´´ ve strateji ile karşı karşıyadır. Konvansiyonel ve nükleer teknikler, akıllı araçlar, insansız araç-gereç ve silahlar, yeni dinsel analizler, yeni felsefî açılımlar ve bir finansal ve ekonomik din, yeni bir besin tanımı, yeni bir akıl, psikoloji ve birey tanımı, yeni bir kimya ve sosyoloji gibi yüzlerce "gücü ve silahı" aynı anda kullanan devletler ve devletler gibi güçlü fakat devlet olmayan büyük entelektüel-finansal topluluklar olgusu artık giderek netleşmektedir.

Silah, akıl, teknoloji, bilim, finansal güç ve doğal kaynaklar bazlı zenginlikler, bilişim teknolojileri ve bilimleri geometrik oranda artan yeni bir kuvvet türü yaratmaktadır.

Baba Bush`un stratejilerinden, Trump`ın küresel egemenliğin sahibi olarak izlediği yöntemlere yönelik kapsamlı bir inceleme, global düzeyde gerçekleşen jeopolitik, jeo-ekonomik, diplomatik, askeri, endüstriyel, finansal, mali, ticari ve bilimsel, teknolojik, tıbbi, tarımsal, besinsel, beyinsel ve psikolojik tasarımlar evreni, ``tanrının sağında duran adam´´ olmak için harcanan olağanüstü çaba için yeterince ipuçları vermektedir.

Birinci Körfez Krizi`nde "Siz deveye binmeyi bile bilmiyorsunuz, yenileceksiniz´´ diye bağıran Iraklı Bakan`a Koalisyon Güçleri`nin komutanı çok anlamlı bir karşılık vermişti: ``Yeni araçlar ve yeni veriler söz konusu bayım´´. Bu karşılık bugün tüm devletler, şirketler ve bireyler için geçerliliğini korumaktadır.

Update ve upgrate kavramlarının inovasyon bazlı sentezini yapıp bilişim bilimlerini etkin kullanarak, eğitimi yeniden dizayn ederek küresel yarışta ön sıralarda olmak artık yalnız başına yeterli olmamaktadır. Bunlara ek olarak yeniden tanımlanmış müttefiklere ihtiyaç bulunmaktadır ve tüm sorunlar da bu noktada başlamaktadır.

İnsanlar, şirketler ve devletler yepyeni bir işbirliği türü geliştiremezse içgüdüsel-ilkel bir siyasetin ve ekonomik vizyonunun ürettiği vahşi bir sisteme esir olabilir Ademoğlu.

Nietzsche`yi mezarından çıkarıp üst insan yaratmak için uğraşılacağına, yeni bir üst değerler sistemini kurmanın yolları bulunmazsa insanlık küresel bir felaketler sürecine girmiş olacaktır.

Yine Birinci Körfez Krizi`nde yaşanan bir diyalog çok çarpıcıdır. Iraklı Bakan, "Saddam`ı devirmek istiyorsunuz. Oysa Saddam bölgeye ve dünyaya gereklidir´´ der. Koalisyon güçlerinin önemli ismi, ``İktidar, istihbarat, diplomasi, askerlik, siyaset, tarih ve uluslararası ilişkiler sistemini bilseydi, Saddam kendi ipini çekmezdi´´ yanıtını verir ve devam eder: ``Bölgesel ve uluslararası bir güç olmak için istekten, ordudan, güçten öte birçok faktöre gereksinim vardır ve bunların Saddam`da olmadığını hepimiz görüyoruz.´´

İçgüdüsel siyasetin kurbanı olan Saddam`ın ve Irak`ın kaybı ortadadır.

Deception ve stratejik deception`lar sürecine çoktan çok hızlı bir giriş yaptığının farkında olmayan devletler, kurumlar ve bireyler, sadece sosyal medya platformlarında ve bilişim ortamlarında meydana gelen deception`lara baksa, ne kadar yoğun akıl, yoğun bilim ve teknoloji gerektiren bir sürece girmiş olduğumuzu göreceklerdir. Devletler ve bireyler zayıf olanın yanında durmak istemiyorsa ve zayıf olmamak için çırpınıyorsa deception oranı da yüksek olacaktır.

Ortadoğu gibi Küre`nin en yoğun rağbet gösterdiği bir bölgede varlığını sürdürebilmenin çok farklı koşulları, çok farklı tutumları, stratejileri ve deception`ları olduğu şüphesizdir.

İngiltere`nin stratejilerinin değiştiği bir sürecin, ABD`nin küresel egemenliğin parametrelerini yeniden oluşturmak için çabaladığı bir dönemin, Çin`in yeniden çok boyutlu gündeme geldiği ve tüm yerel, bölgesel ve küresel dengeleri alt-üst ettiği bir tablonun ve Suudi Arabistan`ın yeni bir teo-sosyoloji ile teo-strateji oluşturarak tarihte olduğu gibi yeni bir teo-yorum ile dinsel tüm dengeleri ve iktidarları sarstığı ve Türkiye`nin beka kavramını tartıştığı bir ``siyasal puzzle´´ın ne tür bir küresel dizaynı dayatacağı öngörülememektedir.

Öngörülen tek olgu ise İngiltere`nin, ABD`nin, Almanya ve Fransa`nın, İsrail`in, Türkiye`nin, Suudi Arabistan`ın, İran`ın, Suriye`nin ve Mısır`ın "hareketler serisi"ne başlaması durumunda küresel dizaynın çok çaplı, çok kapsamlı ve çok şaşırtıcı olacağıdır.

Deception`ların akademik, entelektüel, tarihsel, kültürel, ekonomik, diplomatik, istihbâri, medyatik, siyasal, etnik, finansal olacağı ve hepsinden önemlisi beyinin çalışma tekniklerine göre üretileceği de ortadadır. Son 15 yılda beyin üzerine yapılan araştırmalar ve yayınlar tam bir big-bang yapmıştır.

Deception`larin ilk hedefi beynimizdir. Çünkü beynin temel çalışma prensipleri önemli oranda tespit edilmiştir. Yine Hz. Adem ile Hz Havva`yı ve çocuklarını Cennet`ten sürdürecek yeni bir "bilgi" yani deception operasyonu ile yüz yüzeyiz.

Eğer birçok devlet ve kavimler Orta Doğu`ya yoğun şekilde yöneliyorsa; Doğu`da, Batı da, Kuzey`de, Güney`de büyük sorunlar ve yeni veriler var demektir.

Deception ile bilgeliğin yarışında Yaratıcı`nın yaratıcılık vasfını önceleyen ve yüceltenler kazanacaktır. Çünkü deception bilgeliği, bilgelik deception`u dışlamaz.

Ortadoğu`ya gelişler ve Ortadoğu`dan gidişler, kaderin güzergâhını belirler.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.