Dış politikada yeni hamleler..
Dış politikada yeni hamleler..
29 Haziran 2016
&61489; Türkiye`nin dış ilişkilerinde birtakım gelişmeler var. &8216;Yeni Türkiye`nin geleceği adına yeni hamleler dikkati çekmektedir.
Bu yeni hamleler, Ankara`nın şimdiye kadar izlediği dış politikasında bir rota değiştirdiğine yöneldiği yorumlarına sebep oldu.
``Türk dış politikasında bir ``eksen kayması´´ mı var? &8216;Yani Türkiye` Batı`dan uzaklaşıp Doğu`ya veya özellikle Ortadoğu`ya &8211; mı yöneliyor?´´ Şeklinde bazı tahmin ve komplo teorileri üzerinden dünya başkentlerindeki kulislerde tartışmalar devam ediyor.
Türk dış politikasında gerçekten önemli değişimler olduğu doğrudur.
Fakat, Türkiye`nin dış politikadaki yeni hamleleri birilerinin iddia ettiği gibi bir &8216;eksen kayması` veya batı yerine doğu ya da Ortadoğu`ya yönelme falan değil.
Türkiye, dünyada başlayan bu değişim karşısında yeni şartları nazarı dikkate alarak kendini bu değişime hazırlamaya çalışıyor.
Türkiye`nin hedefi yeni ittifaklar dışında kalmaktır.
Değişim ve yeniden şekillenme sürecinde &8216;Küresel vesayetçi` güçlerin kıskacına düşmeden dengeler içinde yeni bir rol kapmaktır.
Bu dengeler içinde komşularımız İsrail ve Rusya önemli iki ülkedir.
Her iki ülkeyle yaşanan olumsuz gelişmeler izale etme için Türkiye`nin önemli girişimleri oldu.
İSRAİL İLE ROMA`DA ANLAŞMA İMZALANDI
Yerel ve küresel vesayetçi güçlerin oyununa gelmeden, Bölgesel tehditleri aşarak küresel yeni dengeler içinde hak ettiği yere gelmek için bu yeni dış politikadaki değişimin ilk belirtisi İsrail ile imzalanan Roma anlaşması oldu.
Rusya ile ilişkilerin düzeltilmesi yönünde Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan`ın iki ülke arasında oluşturulan heyetlerin iyi niyet çalışmalarına katkı sağlayan girişimleri dikkat çekmektedir.
Roma anlaşmasıyla Türkiye-İsrail ilişkilerine bağlı olarak Filistin`e insani yardım koridoru açılmış olacak.
Ayrıca bu anlaşmayla İsrail ile Güney Kıbrıs Rum kesiminin ortaklaşa çıkardığı Akdeniz Doğalgazı`nın Türkiye üzerinden Avrupa`ya taşınması projesinde Türkiye`nin önü açılmış oldu.
Bu anlaşmada 3 şartın ikisi &8216;Özür ve tazminat` yerine getirilmiş oldu. Filistin`e uygulanan &8216;ablukanın kaldırılması` şartı kısmen kabul edildi. Kontrollü olarak insani yardım koridorunun açılması olarak yumuşatılmış oldu.
Unutulmasın ki, Filistin açlık sınırına gelmiştir.
Altyapı çökmüş, su, elektrik ve temel gıda maddeleri tükenmiş vaziyettedir.
Ve bu anlaşma Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas ile Hamas lideri Halid Meşal ile yapılan görüşmeler sonrası imzalanmış oldu.
DEVLET YÖNETMEK
SORUMLULUK GEREKTİRİR
İsrail`le yaklaşık yedi buçuk yıldır süren ``One Minute´´li, ``Mavi Marmara sefer´´li ``diplomasi ve propaganda savaşı´´nı sona erdiren ``Roma Anlaşması´´ imzalanması beklenildiği gibi beraberinde bazı eleştirileri de getirmiştir.
Bilhassa İHH, Mavi Marmara olayı üzerinden anlaşmaya itirazları var.
Kendi zaviyelerinden yapılan değerlendirmelerde haklı oldukları taraflar elbette vardır.
Ama bilinmeli ki; bu anlaşmayla İsrail &8216;terör devleti` olmaktan kurtulmaz.
İsrail devleti, Filistin halkına ve Mavi Marmara saldırısındaki katliamlardaki sorumluluklarından kurtulmuş olmayacak.
İsrail hiç şüphesiz Türk ve İslam dünyasında olduğu kadar insan hakları evrensel beyannamesini kabul eden tüm insanlığın vicdanında mahkum olmuş bir devlettir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan, ``Bu anlaşmaya rağmen Filistin halkına yönelik baskı ve saldırılar ile Filistin topraklarına yönelik işgal yapılanmaları ile Mescid-i Aksa`ya uygulananlara itirazlarımız devam edecektir´´ diyerek Filistin halkına yönelik desteğin devam edeceğini açık bir dille ifade etmiştir.
Ayrıca İsrail`in ``Hamas`ın Türkiye`deki irtibat bürolarının kapatılması´´ talebi Türkiye`nin diretmesi sonucu anlaşmadan çıkarıldı.
Fakat unutulmasın ki, devlet yönetmek sorumluluk gerektirir..
Devleti yönetenler, uluslararası stratejiler ile bölgesel şartlara göre hareket ederler.
Devletlerarası ilişkilerde duygusallıkla değil, akıl ve mantıkla hareket edilir ve de beynelmilel hukuk kurallarına uyulur.
Zamanın getirdiği yeni şartlar ve yeni dengeler, yani konjonktür gereği gelişmeler nazari dikkate alınır.
Roma anlaşması bu şartlar içinde yapılmıştır.
Şu bir gerçek ki:
Devletler arası ilişkilerde taraflar karşılıklı taktiksel geri adımlarla anlaşma sağlayabilmektedir.
Elbette itirazlar ve eleştiriler devam etmeli ancak bu gerçekler de göz ardı edilmemeli.
Ülkeler arasında ne dostluk, ne de düşmanlık ebedidir.
Karşılıklı menfaatler ön plana alınarak bazen haklı bir tavır takınılmalı bazen ise şartların getirdiği zorunluluk dikkate alınarak diplomatik yollar açık tutulmak suretiyle uzlaşma yolları aranmalıdır.
Sonuçta; Türkiye`nin kararlı duruşu ve onurlu tepkisi büyük sonuç vermiştir.
Dileriz:
Rusya ile devam edecek benzer arayışlar diğer komşu ülkelerde insan hakları ve o ülkelerde yaşayan Müslüman kardeşlerimizin de hukukları konularak bir uzlaşma yolu bulunsun.
|