Dünya bir felakete mi sürükleniyor!?
Dünya bir felakete mi sürükleniyor!? 22 Ekim 2022
Mehmet Koçak İletişim: kocak61mehmet@gmail.com
Rusya’nın Ukrayna topraklarını ilhak etme süreci, 2014’te Kiev’deki meydan olaylarıyla başladı.
Ukrayna’nın başkenti Kiev’de Rus yanlısı yönetimin devrilmesinden sonra Rusya, Kırım’a askeri müdahale gerçekleştirdi. Silahların gölgesinde yapılan sözde referandumun ardından 18 Mart 2014’te Rusya, Kırım’ı ilhak etti.
Rusya Devlet Başkanı Putin, 21 Şubat 2022’de sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti ve Luhansk Halk Cumhuriyeti’nin tanınmasına dair kararnameyi Kremlin Sarayı’nda imzaladı ve 24 Şubat 2022’de Donbas’taki Rusları korumak gerekçesiyle “özel askeri operasyon” başlattıklarını duyurmasından sonra Rusya, Ukrayna işgal savaşını başlatmış oldu.
En son olarak, Rus güçleri ile ayrılıkçıların kontrolündeki sözde Donetsk ve Luhansk Halk Cumhuriyetleri ile Rus ordusunun ele geçirdiği Herson ve Zaporijya bölgelerinde, Rusya’ya bağlanmak için 23-27 Eylül döneminde referandumlar düzenlendi.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın gölgesinde yapılan referandumlardan “Rusya’ya bağlanma” kararı çıktığı açıklandı ve Rusya, Kırım’dan sonra Donetsk, Luhansk, Herson ve Zaporijya bölgelerini de ilhak etmiş oldu.
Böylece Rusya, Ukrayna topraklarının yaklaşık yüzde 15’ini ilhak etmiş oldu. Buna 2014 yılındaki Kırım’ın yasa dışı ilhakı da eklendiğinde, bu rakam yaklaşık yüzde 20’ye çıkmış oluyor.
•
Gelinen noktada diplomatik kanallar tıkanmış ve ateşkes görüşmeleri sonlanmıştır. Barış ise artık çok uzaklarda ve unutulmuş durumda.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal savaşında ilhaklarla yetinmiyor ve savaş tüm şiddetiyle devam ediyor.
Ukrayna, Kırım ile Rus topraklarını birbirine bağlayan Kerç Köprüsü’ne saldırı düzenlemesine Rusya’nın cevabı çok sert oldu; sivil ve asker ayrımı yapmadan Ukrayna’nın başkentini ve şehirlerini hedef aldı.
Şu bir gerçek:
Bu savaş Rusya ile Ukrayna arasında devam ediyor olsa da gerçekte bu savaş hiçbir zaman iki tarafla sınırlı olmadı.
Rusya, Ukrayna’ya karşı bir işgal savaşını sürdürürken, diğer yandan ise ABD ve AB ile NATO’dan oluşan Batı cephesi ile ilan edilmemiş bir asimetrik savaşın içindedir.
Rusya’ya karşı bir yandan ABD’nin öncülüğünde AB’nin de içinde yer aldığı yaptırımlar en kapsamlı şekilde devam ederken, diğer yanda ise Ukrayna’ya silah desteği sürmektedir.
Rusya ise Batı ve Avrupa ülkelerine karşı petrol silahını kullanmakta ve nükleer tehditlerini tekrarlamaktadır.
Tüm bu olumsuzluklar nedeniyle dünya bir yandan küresel enflasyona karşı mücadele ederken, diğer yandan ise karamsarlığa bürünmüş durumdadır.
Hiç bir ülke yakın gelecekte nelerle karşılaşacağını kestiremediği gibi ‘Nükleer Savaş’ söylemi dünyayı tedirgin ediyor
•
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısıyla birlikte nükleer silahların kullanılabileceği konusu gündeme geldi.
Zira Putin, Mart 2022’de “caydırıcılık güçlerini” hazır hale getirilmesi emrini verdi. O günden bu güne dünya başkentleri “3. Dünya Savaşı” ihtimallerini tartışmaya devam ediyor.
Putin’in bu tehditlerini sürekli tekrarlıyor olması, korkulara sebep oluyor.
….Ve hazır hale getirilen “caydırıcılık güçleri” hiç kuşkusuz nükleer silahlardır.
Rusya ordusunda bugün 6 bin 250 nükleer başlık olduğu tahmin ediliyor.
Putin’in bu emri ne anlama geliyor? Putin, nükleer başlıklı füzeleri harekete geçirecek emri verir mi? Sorusuna gelince!
Kim ne derse desin, saldırı ve savaşlar ile tehditler nükleer gücün de kullanılacağı bir üçüncü dünya savaşı tehlikesini barındırmaktadır.
Ukrayna’ya yönelik yaptırımlar Rusya ekonomisini yavaşlatır, daha fazla silah sevkıyatı devam eder ve Rusya, Ukrayna’da çok ciddi kayıplar verir ise Putin, savaşı kaybetmiş ve sonu geldiği korkusuna kapılır ise işte o zaman tabiri caizse çılgına döner ve düğmeye basma emrini verebilir.
Bu kadar çok sayıda aktörün elinde nükleer silah olduğunda, bunlardan bir tanesi bunu ateşlediğinde karşı taraftan kesinlikle bir cevap gelecektir. İşte o zaman korkulan olur ve dünya cehenneme döner… Bu hepimiz için topluca yok oluş demektir.
Allah, dünya ve insanlığı bu felaketten korusun…
|