Esad’ın seçim tiyatrosu Uluslararası Toplum’un eseridir!
Esad’ın seçim tiyatrosu Uluslararası Toplum’un eseridir! Rejim, muhalefet ve ‘Uluslararası Toplum’ temsilcilerinin de katıldığı ve Birleşmiş Milletler’in (BM) Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen’in öncülük ettiği Cenevre görüşmeleri henüz tamamlanmadan Suriye diktatörü Beşşar Esad’ın Suriye’de kendini seçtirdiği bir seçimin yapılmış olması hem Cenevre görüşmelerini hiçe sayma hem de dünyaya bir meydan okuma anlamına gelmektedir.
Bu savaş suçlusu hâlâ koltuğunda oturuyor ve seçim tiyatrosu oynuyor olması tek kelimeyle Uluslararası Toplum’un bir utanç tablosudur.
Çünkü, Birleşmiş Milletler’in ve Uluslararası Af Örgütü’nün Suriye’deki soruşturmaları ve saha araştırmaları sonucunda, insan hakları ihlallerinin, işkencelerin ve savaş suçlarının büyük kısmının Beşşar Esad’ın öncülüğündeki Baas Partisi hükümeti yani rejim tarafından yapıldığı sonucuna ulaşılmış olduğu halde büyük güçlerin bölge üzerindeki hesapları yüzünden bu cani hâlâ Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesine çıkarılıp cezalandırılmaması Uluslararası Toplum’u temsil eden kuruluşların suçudur.
Aslıda Suriye’de insanlığa karşı suç işleyen sadece Beşşar Esad, değildir.
Mezhep bağnazlığı içinde Suriye diktatörüne her türlü desteği sağlayan İran ve Suriye’de güçlü bir etkinlik elde eden Rusya ile Beşşar Esad’a kimyasal silah ve zehirlik gazları satan ABD ve AB üyesi ülkeler adına çalışan Uluslararası şirketler de Beşşar Esad ve onun rejiminin suç ortaklarıdır.
İşte onun için beynelmilel hukuk işletilmiyor.
Suriye’de tartışmalı ‘Cumhurbaşkanlığı seçimi’ aslında tam bir komedi.
Çünkü ülkenin genelinde değil de sadece İran ve Rusya’nın desteğiyle rejim güçlerinin elinde bulunduğu bölgelerde sandık kurulmuş.
Ayrıca Suriye halkı değil, sadece kendine sadık küçük bir zümre olan Nusayri’lerin katıldığı seçimler yapılmış.
Suriye’nin nüfusu tahminen 16.9 milyon ve bunun 6 milyonu ülke dışında mülteci olarak yaşıyor.
Lübnan, Ürdün, Mısır başta olmak üzere 5 milyon 718 bin 489 Suriyeli 6 kıtada 127 ülkeye dağılmış durumdadır.
Türkiye en çok Suriyeli kabul eden ülke. Türkiye’de kayıtlı olarak 3 milyon 649 bin 750 Suriyeli yaşıyor.
4 milyon Suriyeli ülke içinde ve dağlara sığınmış durumda. Rejim güçlerince 670 bin sivil insan katledildi. Cezaevlerinde ne kadar insan bulunuyor belli değil. Halen 3.700 insan kayıp. Öldürüldü mü, yaşıyor mu? Bilen yok.
Ülke resmen 3 parçaya bölünmüş. Rejim ülkenin yerleşim bölgelerinin sadece 39’una tam hakim durumda.
Bu gerçeklere bakıldığında yapılan seçimler ve ilan edilen sonuçlar aslında kelimemin tam anlamıyla bir tiyatro.
Yani, Beşşar Esad, kendi çalıp kendi oynuyor.
Meclis Başkanı Hammuda Sabbağ, seçimlere katılım oranının 78,6 olduğunu ve Beşşar Esad oyların 95,1’ine sahip şeklinde duyurdu.
Şu bir gerçek:
Birleşmiş Milletler - Güvenlik Konseyi’nin (BM-GK) daimi üyeleri yani kuralları çiğneyen ve sadece kendi çıkarlarına hizmet eden o ‘beşli çete’ yapısı değişmez, Uluslararası hukuk işletilmez ve zalimler cezalandırılmaz ise Beşşar Esad gibi zalimler, tiyatrolarını oynar ve halklarına zulmetmeye devam ederler.
Hukukun üstünlüğü, temsili demokrasi ve insan hakları gibi içi boşaltılmış kavramlarla ABD öncülüğündeki Batılı emperyalist ülkeler istedikleri ülkelere baskı uygularlar bu değerleri yok sayan bazı ülkeler de kendi çıkarları için üç maymunu oynarlar.
Onun için ABD’nin öncülük ettiği Batılı emperyalist ülkelerin ve BM başta olmak üzere Uluslararası kuruluşların “Suriye’deki seçimleri tanımıyoruz. Adil bir seçim değil” ifadelerini kullanarak tepki göstermeye hakları yoktur.
Çünkü, Suriye’de bu zalim rejimin hâlâ varlığını sürdürmesi, onların yanlış ve sömürgeci politikalarının bir sonucudur.
|