Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10791
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2278) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (522) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (844) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (1052) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (4)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1671)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Mehmet KOÇAK - (Ziyaretci) 19.06.2019 22:59:21

Firavun el Sisi, Mursi`nin naaşından bile korktu


Firavun el Sisi, Mursi`nin naaşından bile korktu


Zalim yöneticiler, dış güçlerin kuklası, despot diktatörler, ellerinde en acımasız araçlar ve yöntemler olduğu halde sürekli korkularla yaşarlar.
Halka rağmen geldikleri için halktan ve halktan yana olan, onurlu olduğu kadar, davasında samimi, korkusuz ve de cesur kişi ve kişiler, onların korkulu rüyasıdır.
O zalim diktatörler, hayatta kalmaları ve iktidar koltuklarının geleceği açısından tehlikeli gördükleri muhaliflerini çeşitli ihanet oyunlarıyla ortadan kaldırırlar.
Ancak, onların korkuları cinayet sonrasında da devam eder. Varlıklarından korktukları gibi cansız bedenlerinden de korkarlar.

Çünkü, onurlu olanın cansız bedeni bile cesaret abidesidir.
Zalim ve işbirlikçi diktatörler ile ülkesi ve milletinin egemenliği ve özgürlükleri uğruna mücadeleyi kendine ilke edinenler arasındaki kavga ve yaşanan siyasi cinayetler, baskı ve zulüm tarihin her döneminde devam etmiştir.
Bunun en son örneği ise Firavunların asırlar boyu hükmettiği Mısır`da yaşanmıştır.
Tarihten bugüne Firavunların izini süren, ABD`nin öncülüğündeki Batılı emperyalist güç odakları ve işbirlikçi, son firavun Abdulfettah el Sisi ile imanı ve inancıyla, ülke ve milletine hizmet yolunda Firavuni düzene karşı şerefli mücadelesiyle bilinen &8216;Müslüman Kardeşler`in öncülerinden Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi arasında yaşandı.
Mursi, 2012`de Mısır`ın demokratik yollarla iktidara gelen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Mursi, ağır baskılara ve emperyalist güçlerin oyunlarına boyun eğmedi. Ancak Mursi, en yakını ve Milli Savunma Bakanı olan A.Fettah el Sisi`nin ihanetiyle devrildi.
Dış güçlerin desteğiyle yapılan bu darbeyle sadece görevinden alınmadı, aynı zamanda o ve mensubu olduğu İhvan Hareketi topyekûn yok edilmek üzere başlatılan operasyonlar sonucu tutuklandı.
Mahkemeler ve ağır tutukluluk şartlarının yanında idamla yargılandığı mahkemelerde süründürüldü.

İlerleyen hastalıklarına rağmen ağır baskılar ve kötü şartlar içinde haklı davasını savunmaya devam etti.
Ailesi ve avukatlarıyla görüşmesi gözetim altında ve çok kısıtlı olarak yapılıyordu.
Tedavisine bile müsaade edilmedi ve bu ağır işkence ve baskılara kalbi yenik düştü.
Mahkeme salonunda hukuk ilkelerini hiçe sayan zalim Firavun düzeninin uşakları yargıçlara ve kendisine ihanet eden el Sisi diktatörüne karşı haklı davasını savunduğu sırada Muhammed Mursi Rahmeti Rahmana kavuştu.
Tarihin her döneminde zalimlerin yaşadığı gibi El Sisi de Mursi`nin cansız bedeninden de korktu.
Abdulfettah el Sisi, denen o zalim elinde her türlü güç olduğu halde cinayetinden sorumlu olduğu Muhammed Mursi`nin cansız bedeninden de duyduğu korkuyu aşamadı içindir ki; bir cenaze törene müsaade etmedi.

Hatta ülke genelinde bir halk ayaklanması olur korkusuyla devletin tüm kolluk kuvvetlerini sokaklara sürerek halkı baskı altına aldı.
Şehit Mursi`nin bedeni sabaha karşı büyük bir askeri gücün kontrolünde defnettirildi.
Burada bir hatırlatma yapmak isterim. Başkan Erdoğan`ın ve aziz milletimizin Mursi`nin haklı davasına sahip çıktığı gibi onun vahdeti üzerinden onurlu bir tavır ortaya koymuş olması gerçekten takdire şayan bir vefa örneğidir.
Ancak, bunların yanında Türkiye veİslam ülkeleri ile demokrasiye bağlı, hukuk devleti anlayışındaki tüm ülkeler bayraklarını yarıya indirip, en az bir günlük yas ilan etmeliydi.
Çünkü Muhammed Mursi, Mısır`ın seçilmiş meşru Cumhurbaşkanıydı.
MURSİ VE MÜCADELESİ
Mursi, Firavuni düzene karşı demokratik yoldan mücadelesini vererek insan hakları ve inanç özgürlüğünün öncüsü olarak sembolleşmişti.
Askeri, istihbarat ve Firavuni yapıların baskıları ve tehditleri artarak devam ettiği bir dönemde Muhammed Mursi, ``Zalimlerle mücadele etmek şereftir, kahramanlıktır. İnsanlık tarihi bu şerefli mücadelenin örnekleriyle doludur. Her Firavuna bir Musa olmuştur ve bizde Hz. Musa`nın yolundayız.´´
Diyerek hem haykırıyor hem de mücadelesini özetliyordu.
Mısır halkı onun mesajını almış ve ``Firavuna karşı olmak yetmez! Musa`nın yanında olmak gerekir´´ düşüncesinden hareketle ona sahip çıkmış ve yakın tarihin en büyük Firavunlarından olan Hüsnü Mübarek`i devirmiş ve devamında güçlü bir destekle Muhammed Mursi`yi Cumhurbaşkanı seçmişti.
Mursi, 2012`de Mısır`ın demokratik yollarla iktidara gelen ilk Cumhurbaşkanı olmuştu.
Aslında bu bir tarihi zaferdi ve bu zafer sadece Mısır halkının değil, tüm Arap tarihinin en büyük zaferiydi.
Diğer bir ifadeyle, asırlarca devam eden o ağır baskıcı zulme karşı İhvan Hareketi`nin sürdürdüğü dillere destan direnişin zaferiydi.
Ancak bu zafer hem dış güçleri hem de Mısır`daki işbirlikçi Firavun kalıntılarını korkutmuştu.
Bizans entrikalarını aratmayacak düzeyde bu şer güçler, oyun ve operasyonlarını devam ettirdi ve o 3 Temmuz 2013 tarihinde Muhammet Mursi yönetimine son vermek üzere Milli Savunma Bakanı Abdulfettah el Sisi denen işbirlikçi bir darbeyle işbaşına getirildi.
&8230; Dünya insanlık tarihinde eşine zor rastlanan korkunç zulüm ve baskıların devamında idamlar ve kanlı cinayetlerle o tarihi zafer kanla sona erdirildi.
Kim ne derse desin, Mısır`da demokrasiye son veren ve idamlarla, kanlı cinayetlerle devam eden o facianın baş sorumlusu ABD ve AB`dir.
El Sisi`yi yöneten ve yönlendiren, kırmızı halılarla karşılayıp kanlı elini sıkan ABD ve AB ile AB üyesi ülkelerin siyasileri ve devlet yetkilileri Sisi`nin suç ortaklarıdır.
Demokrasi ve insan hakları havarileri olan o şer güçler, İslam ve Müslümanlar söz konusu olduğunda o değerlerin düşmanı olmaktan da çekinmediklerine Mısır örneğinde şahit olduk.
Bütün bu gerçekler gösteriyor ki, emperyalist devletler ve onların işbirlikçileri Mursi cinayetinin sorumlulardır.
Şehit Muhammed Mursi`yi rahmetle anıyor, Batılı emperyalistleri ve onların işbirlikçisi Firavun kalıntısı El Sisi`yi lânetliyorum.


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.