Hain saldırının faili, katil Şam yönetimidir; Rusya ile İran ise suç ortaklarıdır
Hain saldırının faili, katil Şam yönetimidir; Rusya ile İran ise suç ortaklarıdır
Muhalif Suriyeli güçlerin son kalesi olan İdlib`de bugün gerçek anlamda bir vahşet yaşanıyor. İdlib`de artık hedef sadece muhalif güçler değil, aynı zamanda bölgede bulunan 3 milyon 700 bin sivile yönelik bir katliam yaşanmaması için görevde bulunan Türk ordusu da hedef alınan unsurlar arasında olduğu gerçeği ortaya çıkmıştır. Üçü sivil beşi asker sekiz kişi rejim güçlerinin alçakça bir saldırıları sonucu şehit düştü. Bu hain saldırının faili Şam`daki katil diktatör Esed`in yönetimi olsa da asıl sorumlusu Moskova`dır.
Çünkü, verdiği sözleri tutmadığı gibi imzaladığı mutabakatın gereğini de yerine getirmemiştir ve getirmemekte de ısrarlı. Ayrıca, Suriye`de bulunan işgalci Rus askerleri ile İran`ın milis güçleri, Şam rejim güçlerine sadece destek vermiyor, aynı zamanda fiilen devam eden operasyonlarda resmen yer almaktadırlar. Hatta bölgedeki Rus generaller, İdlib operasyonlarını yönettiği artık sır değil. Rusya`nın ``Rejim güçlerinin Türk askerlerine saldırılardan haberdar değiliz´´ gibi açıklamaları ise büyük bir yalandır. Zira, Şam diktatörü Esed ve Rejimi tamamen Rusya`nın kontrolündedir. Rusya`nın onayı olmadan Şam yönetimi böyle bir saldırıyı gerçekleştirmesi mümkün değildir. İşin gerçeği şu!.. Rusya tarafından verilen sözler ve imzalanan mutabakatların hepsi hikaye. Rusya, Suriye`de ABD gibi büyük bir oyun oynuyor ve kendi çıkarlarının gereğini yapıyor. İran ise İslam ahlakını ve İslam`ın temel prensiplerini hiçe sayarak mezhebi bir yaklaşım içinde katil Esed ve faşist rejimi Baas`a destek vererek Suriye`de Sünni Müslümanların katliamına öncülük etmektedir. Aslında, ABD`ye olduğu gibi ne Rusya`ya ne de İran`a asla güven duyulamayacağı gerçeği bir kere daha görülmüştür. Kısacası; şehitlerimizin katilleri Şam rejim güçleri olsa da, Rus askerleri ve İran milis güçleri o rejime destek veren ve saldırılarına katılan oldukları için katil rejim güçlerinin suç ortaklarıdır. TÜRK ORDUSU ASLA ÇEKİLMEYECEK İdlib`deki gözlem kulelerimize yapılan ve 5 erimiz ve 3 sivil görevlimizin şehit edildiği o hain saldırı asla kabul edilemez. Angajman kuralları gereği bunun karşılığı anında verildi. Ancak bununla yetinilir ise Ordumuza yönelik saldırılar bundan sonra artarak devam eder. Rejim güçleri birinci derecede suçlu olduğu için bedeli çok ağır olacak bir şekilde Türk Ordusu tarafından cezalandırılmalıdır ki, bundan sonra hiçbir güç Türk Ordu mensuplarına saldırmaya cesaret edememelidir. &8230;Ve yine, şartlar ne olursa olsun, Türk Ordusu, İdlib`den asla çekilmemelidir. Çünkü, İdlib düşerse Türkiye açısından 2016 yılından itibaren DEAŞ, PKK/YPG gibi terör örgütlerinden arındırılmış Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekat alanlarındaki kazanımlar da tehlikeye girer. İdlib, Esed rejimi karşıtlarının son kalesi konumundadır. Ayrıca; Türkiye`nin güvenliği ile Suriye`deki kazanımlarımız için çok ciddi bir stratejik öneme sahiptir. Suriye`de işgalci olan emperyalist güç odakları ile sözde İslam Devleti İran`ın, çıkarları uğruna yok saydığı insani değerlere sahip çıkan Türkiye, bölgede sivil halka yönelik toplu katliamlara müsaade etmemekte de kararlıdır. Yani Türkiye, Şam rejiminin katiller sürüsüne ve onun destekçileri Rusya ve İran`a İdlib`i teslim etmemelidir. RUSYA YA ŞAM`DAN DESTEĞİNİ ÇEKMELİ YA DA ARADAN ÇEKİLMELİ Esed rejimi tarafından Mehmetçik`e düzenlenen kalleş saldırının hesabını sormaya hazır. Bu durumda Rusya tercihini yapmalı. Eğer Rusya`nın iddia ettiği gibi bilgisi olmadan Şam yönetimi bu saldırı kararını almış ise o zaman Rusya, Şam`ı kontrol edemiyor demektir. Nitekim Başkan Erdoğan`ın Rusya`ya ``aradan çekil´´ çağrısı önemli bir uyarı olmuştur. Ayrıca, Başkan Erdoğan`ın Ukrayna ziyareti zamanlama bakımından önemli ancak bu ziyareti daha önemli kılan ise bu ziyaret esnasında verdiği mesajlardır. Rusya`nın ilhak ettiğini iddia ettiği Kırım için ``Kırım işgalini tanımıyoruz´´ cümlesini kurması ve Kırım Tatarlarının lideri Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu`nu kabul etmesi dikkat çeken ayrıntıydı. Gelinen noktada Rusya, Şam yönetimini kontrol edemiyor ise Şam`a desteğini çekmeli ya da devreden çıkmalı. Aksi halde Rusya, güçlü bir müttefikini kaybeder. Bu durumda elbette Türkiye`nin de kayıpları olur, ancak Rusya`nın tarihi ve stratejik kayıpları daha büyük olacağı açıktır. Bu gerçekten hareketle Rusya hesaplarını iyi yapmalı&8230;
|