Irak`ı kim yönetiyor?
Irak`ı kim yönetiyor? 11 Ocak 2017
Bir yanda Kıbrıs görüşmeleri diğer yandan TBMM`de yeni &8216;sistem ve yeni anayasa görüşmeleri` devam ederken, Başbakan Binali Yıldırım`ın Irak temasları başta olmak üzere çok hareketli ve bir o kadar da önemli olan gelişmeler yaşamaktayız. Başbakan Binali Yıldırım`ın, Rusya`dan sonra ikinci ziyaretini komşumuz Irak`a yapmış olması, Irak`taki gelişmelerin Ankara tarafından ne kadar önemsendiğini göstermektedir. Bunun sembolik anlamının yanı sıra siyasi açıdan da önemli bir anlamı var. Böylece uzun zamandır suçlamalarla devam eden tartışmalı süreç noktalanmış ve üst düzey ilk temas kurulmuş oldu. Başika`daki Türk askerinin durumu, ülkedeki Sünni kesime yapılan baskılar ve siyasi yasaklar, DAEŞ ve PKK, PYD/ YPG gibi terör örgütleri ile mücadele, ayrıca enerji başta olmak üzere ekonomik işbirliği konuları ele alınmış. Taraflar, neler düşündüklerini, beklentilerini ve gelecek adına karşılıklı güven içinde ortak politikalar geliştirilmesi gereğini karşılıklı istişare ettiler. Bunların hepsi güzel de Irak`ın, normal ve egemen bir devlet olmadığı gerçeğini de göz artı etmemeli. ABD`nin Irak`ı işgali ve sonrasında yapılan gizli pazarlıklar sonucu verilen tavizlerle nüfusun yüzde 60`ına sahip Şiiler, İran`ın da büyük desteğiyle yönetimi de ele geçirmeyi başardılar. Gelinen noktada Irak, mezhepsel ve etnik köken itibarıyla üç parçaya bölünmüş ve kendi toprak bütünlüğünü korumak ve kollamaktan aciz, iki yönetimli ve fiilen üç parçalı bir ülkedir. Bu ülkenin siyasileriyle şimdiye kadar yapılan anlaşmaların hiç biri yerine getirilmedi, getirilemiyor. Kendi geleceğini belirleyen politikaları üretemediği gibi İran ve ABD başta olmak üzere Irak, dış müdahalelerle yönetilmektedir. Başbakan Yıldırım`ın ziyareti vesilesiyle ``Bağdat merkezi yönetimi ve Kuzey Irak Kürt bölgesel yönetimi ile yapılan anlaşmalar ve alınan kararlar uygulanabilecek mi?´´ Sorusunu ister istemez akla getirmektedir. İfade etmek zorundayım ki; şimdiye kadar yaşananlar, inanma konusunda ciddi anlamda zihnimi zorlamaktadır. BAŞİKA`DAN ÇEKİLİYORUZ, YA SONRASI? Türkiye`nin bu karmaşanın yaşandığı Irak`ta asker bulundurması, keyfi bir uygulama veya komşumuz Irak`ın toprak bütünlüğünü ihlal amacıyla değildir. Ülke olarak önce kendi güvenliğimiz sonra ise bölgenin huzur ve güvenine katkı sağlamak amacıyla askerimiz Başika`dadır. Irak`ı Şiileştirmeyi hedefleyen İran ile Ortadoğu`yu sömürme planı olan işgalci ABD`nin yönlendirmesiyle Bağdat kukla hükümeti Başbakanı Abadi, Türk ordusuna ve Türk devletine dil uzatmıştı. Şimdi, Türk ordusu ile Bağdat yönetimine bağlı Şii Milis Ordu`nun terör örgütleriyle ortak mücadele şartı ile Başika`dan Türk askeri çekilmesi kararı alınmış. O zaman soruyorum: ``Amacı Sünnilerden temizlemek suretiyle Irak`ı Şiileştirmek olan katliamcı Haşdi Şabi Şii milis güçlerinin de içinde olduğu Bağdat Merkezi Hükümetin Ordusuna ne kadar güven duyulabilinir?´´ Yine soruyorum&8230; ``Terör örgütlerinin de içinde olduğu bir milis gücüyle teröre karşı ortak operasyonlar mümkün mü?´´ ``Çekilme, işgalci ve sömürgeci ABD ile Irak`ı Şiileştirmek isteyen İran`ın işini kolaylaştıracağı gerçeğinden hareketle soruyorum Musul ve Kerkük ile Telafer başta olmak üzere Sünni kesimi yalnız bırakmış olmuyor muyuz?´´ ``Ordaki Türkmen soydaşlarımızın güvenliğini kimler, nasıl sağlayacak?´´ ``Irak`tan sonra Suriye`nin Kuzey bölgesinden de Şam yönetimi Türkiye`ye çekil derse ne olacak?´´ Diğer bir soru. ``Bölge topyekûn yeniden yapılandırma ve şekillendirme sürecinde iken biz bunun neresindeyiz? Neresinde olmamız daha doğrudur? Bu süreçte Başika`dan çekilmemiz ne derece doğrudur?´´ Unutulmasın ki; İngilizlerin oyunuyla 1927`de terk ettiğimiz sadece Musul değildir. Musul Vilayeti bizim Misak-i Milli sınırlarımız dahilindedir. Aynı zamanda Ankara antlaşmasına göre Türkiye,Musul ve Kerkük`e garantör ülkedir. Hesaplar iyi yapılmalı ve her adın dikkatle atılmalıdır. Bizden hatırlatma ve uyarmak. Takdir ilgili ve sorumlularındır.
|