İran’daki çatlak sesler, korkular ve endişeler…
İran’daki çatlak sesler, korkular ve endişeler…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan’ın başkenti Bakü’deki ‘Zafer Günü’ geçiş töreninde ‘Aras Nehri’ ile ilgili okuduğu şiiri kendilerine göre yorumlayan İran’daki rejim kontrolündeki basın ve bazı siyasi çevrelerin ile hükümet yetkililerinin aşırı tepkisi, Şii mezhebi maskesi altında gizlenen Fars milliyetçiliğinin kendini dışa vuruşudur.
Karabağ savaşına atıfta bulunularak “Ermenistan’ı desteklemeyerek hata yaptık”, “Erdoğan, Saddam’ın kaderinden ibret dersi almalı”, “ABD ve AB’nin Türkiye’ye yönelik yaptırımları desteklemeliyiz” şeklindeki açıklamalarındaki hitap dili ve kurdukları cümleler tek kelimeyle diplomatik rezilliktir.
Tepkilerinde; devlet ciddiyeti, siyasi nezaket ve ahlak sınırları aşılmış, hakaretlere varan bir saldırganlık içeren seviyesizce ve küstahça bir tavır sergilenmiştir.
Peki, Başkan Erdoğan’ın okuduğu o şiirde hangi ifadeler yer alıyor.
“Bu kadar abartılı ve hakaretler içeren ahlak dışı tepki ve yapılan suçlamalar doğru mu?” sorularına cevap için önce o şiire bakalım.
“Aras’ı ayırdılar,
Kum ile doldurdular;
Ben senden ayrılmazdım;
Zor ile ayırdılar.”
Başkan Sn. Erdoğan’ın okuduğu ve bahane edilen şiirde tepki çeken dörtlük bu:
İran ve Azerbaycan arasındaki doğal sınır olan ‘Aras Nehri’nin iki yakasında Türkler yaşamakta.
Şiir, nehrin ayırdığı Türklerin hasretini dile getirdiği için on yıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan bir ağıt niteliğindedir.
“Bu mısralarda İran’ı hedef alan güvenliğini tehdit eden veya ima eden, bir kelime olmadığı halde bunca hakaret ve seviyesiz tepki neden?” sorusunu cevabı ise şudur:
Anlaşıldığı üzere okunan o şiir işin bahanesi.
İran’da mezhep kılıflı Fars ırkçılığının depreşmesinin asıl sebebi, Karabağ savaşında Azerbaycan’ın elde ettiği tarihi zafer ile bu zaferde Türkiye’nin büyük pay sahibi olarak Kafkasya jeopolitiğinde aktör ülke olmasından duyulan rahatsızlıktır.
Diğer bir önemli sebep ise son yıllarda İran Azerbaycan’ında Türkiye’ye ve Başkan Sn. Erdoğan’a duyulan ilginin bilhassa Karabağ’ın kurtarılmasıyla başlayan milli refleks hareketlerinin günün birinde Azerbaycan ile birleşme arzusunun kitlesel bir isyana dönüşeceğinden duyulan korku ve endişedir.
İran’da basın tamamen Mollalar rejiminin kontrolündedir.
Merdom Salari gazetesi, “Erdoğan’ın şiir okuması: küstahlık mı cehalet mi?”
Keyhan gazetesi, “Sayın Erdoğan! Tarih mi bilmezsin yoksa İsrail için iyi dans mı etmektesin?”
Bu iki gazetenin haddini aşan ve terbiye sınırlarını zorlayan manşetleri, rejimin basını nasıl kullandığını anlamak için sanırım yeterlidir.
Zira İran’da yayımlanan tüm gazetelerin manşetleri birbirinden farklı değildir.
Diğer bir gerçek ise şudur:
İran hükümetinin üyesi bakanlar, Meclis temsilcileri olan milletvekilleri ve rehberin Türklerin yoğun olduğu vilayetlerin yer aldığı Doğu ve Batı Azerbaycan’daki Zencan ve Erdebil’deki temsilcileri olan ‘Cuma imamları’ resmi sıfat sahipleridir ve rehber Ali Hamaneynî’nin emrinde hareket etmektedirler.
Bu zevatın bir şiir üzerinden Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’ı hedef alınıp hakaretler içerikli küstahça ifadelerde bulunulmaları İran İslam Cumhuriyeti ve rejiminin rehberi olan Ali Hamaneynî’nin bilgisi dışında zırvalamaları ise asla mümkün değildir.
Çünkü İran’da rejim demek rehber demektir.
Ayetullah Humeynî’den sonra rehberlik makamında oturan kişi ise Ali Hamaneynî’dir.
Basın, İstihbarat, Ordu ve Hükümet başta olmak üzere ülkedeki tüm kurum ve kuruluşlar ana bağlıdır.
Rehber Ali Hamaneynî’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’a yapılan bunca çirkefliklere engel olmadığı gibi bir açıklama yapmamış olması İran İslam Cumhuriyeti ve rejimi adına utanç vericidir.
Kısacası; İran’daki mevcut rejimin rehberi Ali Hamaneyî’nin yönetimindeki kadrolar, Humeynî öncülüğünde gerçekleştirilen (devrimi) yeni ‘İslam İnkılabî’ ilkelerinden uzaklaştığı gibi İslam’ın temel prensipleri ile bağdaşmayan bir yola saptıkları bir kere daha görülmüştür.
İran’da ve İran dışındaki İslam coğrafyasında izledikleri yayılmacı ve mezhebi bağnazlık politikaları bunun en bariz örneğidir.
|