Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10283
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (516) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (545) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1673)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Prof.Dr. Ata ATUN - (Ziyaretci) 6.10.2014 14:15:55

IŞİD mi, Esad mı?

IŞİD mi, Esad mı?

Yan bahçemiz fena halde yanıyor.
Ortadoğu`daki huzursuzluk gittikçe büyümekte. Çatışmalar diz boyunu aştı, sorunlar içinden çıkılamaz hale geldi. Belli ki 1916 yılında Fransız ve İngiliz siyasi görüşmeciler tarafından belirlenen Sykes-Picot antlaşması ve İngiliz İstihbarat Teşkilatı mensubu Bayan GertrudeBell tarafından çizilen sınırlar da artık geçerliliğini yitirdi.

Her etnik grup, her kabile kendi hükümranlığı içindeki toprakları kendisi yönetmek istediğinden, batılı güçler tarafından bir asır önce belirlenen sınırları takmıyor ve kabul etmiyor.

Başbakan R. T. Erdoğan`ın daha çatışmalar başlamadan evvel ABD`ye, BM`ye ve AB`ye Irak ve Suriye konusunda yaptığı tavsiyelere o dönemde kulak tıkayıp dikkate almayanların şimdi pişman olması ve üzgünüz demesi gerçekte hem bir ders, hem de geç kalmış bir uyanma.

Bölgesel konuları analiz edebilmek için o yörede yaşıyor olmak veya da o yöre insanı ile iç içe yaşayıp iletişim içinde olmak gerekiyor. Uzaktan bakıp, düşünce kuruluşları ile fikir yürütüp, karara varmanın ne denli yanlış sonuçlara yol açtığı, hem Suriye konusunda hem de IŞİD konusunda, inkar edilemez bir biçimde ortaya çıktı.

Suriye`de bugüne değin, Esad rejimi tarafından "muhalif" suçlaması ile öldürülen kişilerin sayısı çoktan 200 bini aşmış durumda. Hepsi de Suriye vatandaşı ve zamanında hem oğul Esad`a, hem de baba Esad`a oy vermiş, destekte bulunmuş kişiler.

Bir ülkede demokratik yollarla başa geldiğini iddia eden bir kişinin ve bu kişi tarafından görevlendirilen yönetiminin, ülke sınırları içinde doğmuş büyümüş, eğitim almış, yıllarca yaşamış, kendi dilini konuşan ve kendini tepeden tırnağa Suriyeli addeden insanları "muhalif" diye öldürmesini anlamak mümkün değil.

Dünya tarihi, hiç bir diktatörün yatağında kendi eceli ile öldüğünü yazmıyor. Esad`ın da, Ebu Bekir Bağdadi`nin de sonunun aynı olacağını söylemek bir kehanet olmaz.

Suriye`de, yıllarca önce Erdoğan hükümetinin öngördüğü gibi, Esad rejimi başta olduğu ve devam ettiği müddetçe, karmaşa, iç çatışma, zulüm, kan ve gözyaşı hiç bitmeyecek. Suriye`den, Irak`tan, Filistin`den ve Ürdün`den toprak alarak İslami devlet kurmak hedefinde olan IŞİD rejiminin Suriye`de boşalttığı yerleşim yerlerini Esad hükümeti taraftarları doldurmakta ve sakinlerini de katletmekte.

Bu açıdan bakıldığında Esad Hükümeti ve IŞİD yönetimi arasında hiç bir fark gözükmemekte. İkisi de kendilerinden olmayan yerel halkı öldürüp yok etmek konusunda adeta yarışmakta. Buna rağmen, Esad rejimi, IŞİD ve Hizbullah tarafından yok edilmeye çalışılan Özgür Suriye Ordusu halen ayakta durmayı başarıyor.

BM`nin aynen Irak ve Libya`da uygulamaya koyduğu ve başarılı sonuçlar aldığı gibi, Suriye`de de sürmekte olan katliama son verilebilmesi için "Güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge" ilanı yapması ve Suriye halkına sığınabilecekleri güvenli bir bölge yaratması gerekmekte.

Türkiye Cumhuriyeti hükümeti daha ilk günden "Güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge" uygulamasının gerekliliğini görmüş ve çağrısını yapmıştır. Irak ve Suriye`de yaşanan olayların Türkiye`ye tehdit oluşturması durumunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekat yapmasına izin veren "Tezkere"nin TBMM tarafından kabulü, Türkiye`nin bu konuya ne denli ciddi baktığının bir göstergesidir.

Tezkerenin arkasından "Güvenli bölge ve uçuşa yasak bölge" ilanının, büyük boyutta caydırıcı bir etki yapacağı ve bölgedeki çatışmaları asgari düzeye indireceği de kesindir.

Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun
6 Ekim 2014

T.C. ve KKTC`de Yüksek Öğrenim ile ilgili Resmi kuruluşlar ve Üniversitelerin Etik kurulları, Ata Atun intihal ile ilgili herhangi bir akademik bulguya rastlamamıştır.



Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.