İslam ve Müslümanlara yönelik kanlı eylemin yıldönümü
İslam ve Müslümanlara yönelik kanlı eylemin yıldönümü İslam düşmanları tarafından yetiştirilmiş sadist ruhlu bir cani tarafından, Yeni Zelanda’nın Christ Church ilçesindeki iki camide Cuma namazı sırasında korkunç bir vahşet gerçekleşmişti.
Saldırıda 49 kişi hayatını kaybetti, aralarında çocukların da bulunduğu çok sayıda kişi yaralanmıştı.
15 Mart 2019 tarihinde gerçekleştirilmiş olan bu vahşetin üzerinden tam iki yıl geçmiş olmasına rağmen içimizde bıraktığı o acı hâlâ dinmiş değildir.
Her fırsatta “İslami terör” yakıştırmalarıyla Müslümanları suçlayan Batılı siyasiler ve Avrupa medyası her nedense bu vahşeti düzenlenen bu toplu katliamı sadece “terör saldırısı” olarak görmeleri ise gerçekten kelimenin tam anlamıyla bir kepazeliktir.
İslam ve Müslümanlara yönelik birçok eylem ve söylemi hâlâ fikir suçu olarak kabul edilmesi Avrupalıların İslam karşıtlığının en bariz örneğidir. Ayrıca Müslüman bir dengesizin yapmış olduğu kanlı eylemi “İslami terör” olarak tanımlanırken, Hristiyan birinin ise örgütsel bir yapı ve karanlık bazı devlet yapılarının desteği sonucu Müslümanlara yönelik kanlı eylemlerini masumane bir ifadeyle “ruh hastası” şeklinde tanımlaması İslam düşmanlığının bir başka versiyonudur.
Nitekim, eylemcilerin başı, İskoç bir aileden gelen ve Avustralya’da doğan 28 yaşındaki Brenton Tarrant isimli kişidir. Yani Avrupa kökenli bir kişi ve özel yetiştirilmiş bir Hristiyan olduğu unutulmamalıdır.
Elbette onun üzerinden tüm Hristiyanlar suçlanamaz ancak o bir Hristiyan teröristtir.
Avrupa’da İslam ve Müslümanlara karşı eylemler maalesef hâlâ devam etmektedir.
Bunun en büyük sebebi, Avrupa’nın kendine ait olduğunu iddia ettiği demokratik değerler, insan hakları bağlamında eşitlik ve hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştığı, ırkçı, faşist akımların her geçen gün güçlenmekte olmasıdır.
Avrupalı istihbarat servisleri ve ırkçı akımlar ile sivil toplum kuruluşu adı altında İslam karşıtlığı karalama kampanyaları üzerinden hem bir algı oluşturuluyor, hem de bir örgütlenme söz konusudur.
Nitekim, eylemcilerin başı, İskoç bir aileden gelen ve Avustralya’da doğan 28 yaşındaki Brenton Tarrant isimli kişidir. Yani Avrupa kökenli bir kişidir.
Bu vahşetin faili caniyi ve onun teşvik eden Haçlı ruhunu asla unutmadık ve unutmayacağız.
İSLAM KARŞITLIĞI,
FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ OLAMAZ
Avrupa’da İslam ve Müslümanlara karşı devam eden saldırıların her geçen gün artıyor olması Avrupa Birliği adına utanç verici olduğu kadar toplumsal barış, birlikte yasama kültürü, huzur ve güven adına ise üzücü bir gelişmedir.
Bu gidiş gelecek adına endişe ve korkulara sebep olmaktadır.
Çünkü, Avrupa’nın kendine ait olduğunu iddia ettiği demokratik değerler, insan hakları bağlamında eşitlik ve hukuk devleti ilkelerinden uzaklaştığı ve ırkçı, faşist akımların her geçen gün güçlendiğine şahit oluyoruz.
Daha korkutucu olan ise Avrupalı istihbarat servisleri ve ırkçı akımlar ile sivil toplum kuruluşu adı altında İslam karşıtlığı karalama kampanyaları üzerinden hem bir algı oluşturuluyor, hem de Müslümanlara yönelik örgütlenmeyi teşvik edecek şekilde verilen gizli destek devam etmektedir.
Nitekim, bu konuda birçok bilgi ve belge mevcuttur.
Avrupa Birliği İslamofobi faaliyetlerini yasaklamalı ve İslam dinini resmen tanıyarak, Avrupa kıtasında yaşayan 21 milyon Müslümanın haklarını teslim etmelidir.
Aksi halde tüm olumsuzlukların sorumlusu olmaktan kurtulamaz.
|