Türk Meclisi

Anasayfa Görüşler Tartışmalar Haber & Yorum Temel Bilgiler Anketler Arama İletişim
Türk Meclisinde kayıtl?toplam kullanıc? 1832
Görüşlerde Yer alan toplam Makale sayıs? 10388
Açılan toplam Tartışma konusu sayıs? 236
Tartışma Panelindendeki toplam Mesaj Sayıs? 756
Toplam 798 Bilgi Makalesi ve toplam 2053 Haber bulunmaktadır.
Üye olmak istiyorum
Şifremi unuttum
Kullanıcı Sözleşmesi
Kullanıcı:
Şifre:
Görüş bildirebileceğiniz Ana Kategoriler
Anayasal Düzen (154) | Dış Politika (2281) | Ekonomi (234) | Eğitim (91) | Devlet Kurumlarımız ve Memurlar (63) | Adalet (71) | Milli Kültür (523) | Gençlik (27) | Siyasi Partiler ve Siyasetciler (846) | Tarım (147) | Sanayi (13) | Serbest Meslek Mensupları (5) | Meslek Kuruluşları (2) | Basın ve Televizyon (19) | Din (643) | Yurt Dışındaki Vatandaşlarımız (54) | Bilim ve Teknoloji (13) | Milli Güvenlik (623) | Türk Dünyası (888) | Şiir (77) | Sağlık (185) | Diğer (3429) |

Görüş bildirebileceğiniz Dış Politika konuları
Irak`ın kuzeyinde yapılan sınır ötesi harekat ne olmalıdır? (5)
Barzani mi daha tehlikeli PKK mı? (15)
Avrupa Birliği ile olan ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (198)
ABD ve İsrail ile ilişkilerimiz nasıl olmalıdır? (275)
Türk Dünyasıyla ilişkilerimiz yeterli mi ?hedef ne olmalıdır? (5)
Beşli Shangay örgütü ile ilişki kurmalı mıyız? (110)
Dış politika ile ilgili diğer konular (1673)


Dış Politika - Dış politika ile ilgili diğer konular konusu hakkında görüşler
Ahmet Kılıçaslan AYTAR - (Ziyaretci) 9.12.2014 10:49:05

İŞTE HENDEK, İŞTE KIBRIS

İŞTE HENDEK, İŞTE KIBRIS





Türkiye`nin çağdaş ülke olmak enerjisini pan-islamcı yeni Osmanlıcılık hayaline tüketen hükümetin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, Yunanistan Başbakanı A.Samaras ile görüşmelerinin ardından,

"Kıbrıs`ta iki tarafın da ortak çabalarıyla doğalgazın işletilmesi ve bu kaynakların Türkiye üzerinden zaten interconnecte olan sisteme katılarak, Yunanistan`la bir barış köprüsü oluşturmasına önem veriyoruz. Bizim hedefimiz görüş ayrılıklarını giderip müzakerelerin tekrar başlamasını sağlamaktır. Tek taraflı yaklaşım çözüm getirmez" dedi.
Yıllardır ihmal edilen Batı`nın, şimdi Türkiye`yi bir çözümsüzlük alanı haline getirmekte olduğunu pas geçti.


Kıbrıs; NATO`nun geleceğini belirleyen Stratejik Konsept Belgesinde önemli bir stratejik merkezdir.
Belge hem Türkiye, hem mevcut iki devletli haliyle Kıbrıs`ı "AB üyesi olmayan NATO ülkesi " olarak anıyor,bu tanımlama ise taraflara sorun yazıyordu.
Türkiye, AB üyesi olmayan NATO üyesi olarak Avrupa güvenliğine katkı verebilmek için Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasına dahil edilmesi gerektiğini savunuyor,
Ama AB üyesi edilen Kıbrıs Rum Yönetimi Türkiye`nin Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasına girmesini, bu yüzden Türkiye`de Kıbrıs`ın NATO`ya girmesini engelliyordu...


Türkiye; Ankara Anlaşmasıyla Kıbrıs Türklerinin siyasi eşitliği, idareye etkin katılımı, aynı toplumsal statülerle hak ve özgürlükleri,

Lozan Anlaşması çerçevesinde de Türk-Yunan dengesinde Yunanlı olduğunu iddia eden Rumlarla Türkler arasında 1960 Kıbrıs Ortaklık Devletinin garantisine yönelik mülkiyet, toprak gibi konularda eksik kalmamaya çalışıyordu.





Üstelik petrolün ve doğal gazın olduğu yerde en önemli unsur olarak öne çıkan güvenlik konularında, NATO belgesinin omurgasını oluşturan füze savunma araçlarının konuşlandırması gibi konularda, hâlâ ABD ve NATO, Rusya`nın nükleer caydırma kuvvetlerini hedef almadığına ilişkin güvenilir hukuki garantileri vermiyor, Kıbrıs`ı ve Türkiye`yi bir çözümsüzlük alanı haline getiriyordu...


Türkiye, adanın birleşmemesi halinde bir kesimin adanın tümünü temsil ediyormuş gibi görülmesinin Avrupa değerlerine aykırı olduğunu savundu.
Bu yüzden Kıbrıs Rum yönetiminin İsrail`in teşvikiyle Doğu Akdeniz`de doğalgaz sondajına başlaması ardından Türkiye ve KKTC " Kıta Sahanlığını Sınırlandırma Anlaşması"nı imzaladı,
Rumların Ada`nın güneyinde başlattığı çalışmaları fırkateynler ve savaş uçaklarıyla uzaktan izlerken, benzer arama çalışmaları yapması önündeki engeli de ortadan kaldırdı.






O günlerde bütün bu sorunlar, ancak Kıbrıs Türk ve Rum kesimlerinin birleşme şartlarında anlaşmaları halinde, Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetinin NATO`ya, Türkiye`nin Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikasına üye olmasıyla çözümlenebiliyordu...


Nitekim,11 Şubat 2014`de Türk ve Rum liderler D.Eroğlu ile N.Anastasiadis, BM Özel Temsilcisi L.Buttenheim ile birlikte bir ortak bildiri üzerinde uzlaşıldığı açıklamasıyla çözüm müzakerelerine yeniden başlanırken, müzakerelerin;

Bir: Anlaşma`nın siyasi eşitlik temelinde iki toplumlu, iki bölgeli federasyona dayalı olacağı, Birleşik Kıbrıs`ın BM ve AB üyesi olarak tek uluslararası hukuki kimliğe ve Kıbrıslı Türkler ve Rumların eşit ve tek egemenliğe sahip olacağı,
İki:Federal hükümetin yetkileriyle ilgili konuların anayasa tarafından belirleneceği,
Kurucu devletlerin tüm yetkilerini bütünüyle ve geri döndürülemez şekilde federal hükümetin müdahalesinden özgür olarak kullanılabilecekleri,
Bundan dolayı ortaya çıkacak herhangi bir ihtilafta son kararın Federal Yüksek Mahkemece karara bağlanacağı,
Üç: Birleşik Kıbrıs Federasyonunun, iki tarafta eşzamanlı yer alacak referandumda anlaşmanın onaylanması sonucu ortaya çıkacağı,
Federal anayasanın Birleşik Kıbrıs`ın iki eşit statüye sahip, iki kurucu devletten oluşacağını belirteceği,
Federasyonun iki bölgeli, iki toplumlu yapısı ve AB`nin üzerinde kurulu olduğu ilkelerinin güvence altına alacağı,
Dört: Müzakerelerin, `her konuda uzlaşı sağlanmadan, hiçbir konuda uzlaşı yoktur` prensibine dayalı olduğu açıklandı.


Ne ki, 9 Ekim 2014` de Rum lideri N.Anastasiadis, Kıbrıs`ın Münhasır Ekonomik Bölgesine Türkiye`nin savaş gemileri göndermesi üzerine özlü görüşmelere ve al-ver sürecine odaklanmış müzakereleri terk etti.
Rumların İsrail, Mısır ve Lübnan ile birlikte bulduğu doğalgaz`ın Avrupa`ya sevki sorunu, Kıbrıs sorununda bütün sorunların önüne geçti...



Başlangıçta, İsrail ve Güney Kıbrıs`ın doğalgazını az maliyet ile hızlı getiri sağlamak kaydiyle Avrupa`ya satabilmesinde komşu ülkelerin mevcut boru hatlarının kullanılması düşünülüyordu.
Ama Türkiye`nin bu alanda bulunan gazda KKTC`nin de payı olduğu tezi, Güney Kıbrıs`ın Türkiye ve KKTC sorunu ve İsrail-Türkiye`nin mevcut kopuk ilişkileri buna imkan vermedi.






Yavaş-yavaş Ukrayna Kriziyle birlikte ABD`nin "Avrupa ülkelerinin enerji alımındaki Rusya`ya olan bağlılığı önlenmelidir.Eğer Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynakları çeşitlendirilirse enerji güvenliği temin edilir " konsepti işletilmeye başlanmış,

ABD`nin Temsilciler Meclisi kararıyla İsrail`i "NATO üyesi olmayan Büyük Stratejik Ortak" statüsüne almasıyla da,
Avrupa pazarlarına ulaşan enerji kaynaklarının çeşitlendirilmesine yönelik olarak İsrail ve Kıbrıs Rumları Doğu Akdeniz`de bulunan doğalgazın Avrupa`ya naklinde yeni bir güzergah belirliyordu.




Şimdi hafta içinde Yunanistan, Güney Kıbrıs ve İsrail enerji bakanları doğalgazı Avrupa`ya taşıyacak yeni bir doğalgaz boru hattının planlarını AB ile görüşmeye hazırlanıyor.
İsrail, Güney Kıbrıs ve Yunanistan`ın offshore sahalarının bağlanmasıyla oluşturulacak "Doğu Akdeniz Boru Hattı" ile doğalgazın Yunanistan ve diğer Güney Avrupa ülkelerine ulaştırılması öngörülüyor.

Türkiye by-pass edilirken, KKTC ve Türkiye`nin bir çözümsüzlük alanı haline gelmesi pahasına Avrupa`nın Rusya`ya olan enerji bağımlılığının engellenmesi hedefleniyor.





Bu sırada, Reuters Ajansı Avrupa Birliği`nin, temsilcilerinin Ankara yapacağı ziyareti öncesinde Türkiye`yi, Rusya`ya karşı uygulanan yaptırımları baltalamamaya çağırdığını duyuruyor...







8.12.2014












Ahmet Kılıçaslan AYTAR
ahmetkilicaslanaytar@gmail.com


Paylaş

Proje Yerlinet tarafından çözümlenmiştir.

© 2008 TurkMeclisi.org Her hakkı saklıdır. İçerik izin alınmadan kullanılamaz. Siteyi kullanan herkes "Kullanıcı Sözleşmesini" kabul etmiş sayılır. Kullanıcı Sözleşmesi.